“Düşünce Özgürlüğü ve Demokrasi’’ konulu panelde konuşan Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, TCK’nın 301. maddesiyle ilgili bir sorun olduğunu belirtti. Selçuk şöyle konuştu: “Sorun şudur: Kimileri 301. maddeyi kutsallaştırdılar. Hiçbir hukuk kuralı kutsal değildir. Her an değişmeye hazır olması gerekir, çünkü yanlışlıklar olabilir. 301. maddenin düzenlenişi yanlıştır, sakattır. Hiçbir yargıç, hukukçu 301. maddeyi yorumlarken bir başka arkadaşı ile aynı sonuca ulaşamamaktadır.’’
Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, ‘’Kimileri 301. maddeyi kutsallaştırdılar. Hiçbir hukuk kuralı kutsal değildir.
Her an değişmeye hazır olması gerekir, çünkü yanlışlıklar olabilir. 301. maddenin düzenlenişi yanlıştır, sakattır’’ dedi.
Öz İplik-İş Sendikasınca düzenlenen ‘’Düşünce Özgürlüğü ve Demokrasi’’ konulu panelde konuşan Selçuk, TCK'nın 301. maddesiyle ilgili bir sorun olduğunu belirtti. Selçuk, şöyle konuştu:
‘’Sorun şudur: Kimileri 301. maddeyi kutsallaştırdılar. Hiçbir hukuk kuralı kutsal değildir. Her an değişmeye hazır olması gerekir, çünkü yanlışlıklar olabilir. Ama, Türkiye’de öyle olmamıştır. Öyle Türklüğe hakareti boş bırakalım sorunu filan değil. Nedir sorun? Hukuk açısından sorun vardır. 301. maddenin düzenlenişi yanlıştır, sakattır. Niçin? 301. madde bütün ceza yasalarının temelini oluşturan, anayasalara ve uluslar arası sözleşmelere giren temel bir ilkeye aykırıdır. Nedir o ilke, suçların yasallığı ilkesi. Çünkü, suçları öyle düzenleyeceksiniz ki insanlar, yasaklar hangi sınırdan itibaren başlar onu bilecek. 301. madde buna izin vermemekte. Hiçbir yargıç, hukukçu 301. maddeyi yorumlarken bir başka arkadaşı ile aynı sonuca ulaşamamaktadır.’’
“MİLLET İRADESİ TEHDİT EDİLİYOR”
Eski bakan Hasan Celal Güzel de Türkiye’de demokrasi ve düşünceyi ifade hürriyeti konusunda çok büyük bir sınırlama olduğunu söyledi.
Anayasada cumhurbaşkanının nasıl seçileceğinin anlatıldığını ve niteliklerinin sayıldığını ifade eden Güzel, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bu nitelikler arasında karısının başının açık olması diye bir nitelik yok. Milletvekili ise veya milletvekili olma ehliyetine sahipse, 40 yaşını doldurmuşsa ve yüksek tahsili varsa cumhurbaşkanı olabilir. Başbakan Erdoğan da bütün bu nitelikleri haiz. Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasını istemeyebilirsiniz, siyasî olarak karşı çıkabilirsiniz, bu sizin hakkınız. Oraya lâyıktır, değildir tartışmasını yapabilirsiniz. O olmasın da Ahmet, Mehmet olsun diyebilirsiniz. Ama bunu böyle yapmaz da ‘birileri şu adama söylesin de çıkmasın’ derseniz askeri kastederek, yani araya yine zoru koymaya kalkarsanız veya Silahlı Kuvvetlerin en üst seviyedeki komutanlarını yemeğe dâvet edip onlara bu konuda telkinde bulunmaya kalkarsanız o zaman millet iradesini tahdit etmeye çalışıyorsunuz demektir. Ben aslında sayın Başbakan’ın, cumhurbaşkanı olmasından yana değilim. Daha genç yaşta. Parlamenter sisteme göre cumhurbaşkanlığında oturacak, bir bakıma hapis hayatı yaşayacak. Sayın Sezer gibi bir veto makinesi de olmayacağı için herhangi bir şekilde fazla işi kalmayacak. Halbuki şimdi faal bir başbakan olarak çalışıyor."
“DEMOKRASİMİZ DEFOLUDUR’’
Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Salim Uslu da bir ülkede düşünceden korkmanın akıldan, insandan ve gelişmekten korkmak olduğunu söyledi. Gelişmiş ülke ve demokrasilerde hukukun egemen olduğunu, demokrasinin tüm kurallarıyla işlediğini vurgulayan Uslu, ‘’Birey özgür düşüncesini ifade eder. Korkunun yerini öz güven, hoşgörü ve toplumsal barış almıştır’’ diye konuştu. Uslu, şöyle konuştu: “Oysa bugün baktığımızda, devletin ideolojisi bireyden önemli ve öncelikli hale gelmiştir. Toplum, seçtiklerini birilerine beğendirmek zorunda kalmaktadır. Hakimiyet toplum yerine atanmışlar eliyle kullanır hale gelmiştir. Yani demokrasi bu ülkede bazı çevrelerce güçlülerin ve galiplerin ideolojisi haline gelmiştir. Bu nedenle demokrasimiz eksiktir, ayıplıdır ve defoludur.’’
|