Yunanistan tarafından sahiplenmeye çalışılan gölge oyunu “Karagöz-Hacivat”ın, Türk kültürünün vazgeçilmez unsurları arasında yer aldığı ve tamamen Anadolu’ya özgü olduğu bildirildi.
Türkiye’nin tanınmış Karagöz oyunu (Hayali) ustalarından, Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği (UNIMA) Bursa Şube Başkanı Şinasi Çelikkol, gölge oyunu tekniğinin Türk halk kültüründe “Karagöz” olarak ortaya çıkış tarihine dair değişik görüşler bulunduğunu, ancak genelde Karagöz ve Hacivat’ın Bursa’da yaşamış gerçek karakterler olduğu ve Orhan Camii inşaatında çalıştıkları görüşünün kabul gördüğünü söyledi.
“Karagöz ve Hacivat” oyununa, Anadolu’da ilk kez 14. yüzyılda Şeyh Küşteri tarafından hayat verildiğini belirten Çelikkol, bu oyunun zaman içinde Türk kültüründe klasikleşen bir gölge oyunu haline geldiğini vurguladı.
Çelikkol, Karagöz’ün Yunanistan halk kültüründe “Karagiozis” adıyla yer aldığını, oyunun en önemli karakterlerinden biri olan Hacivat’ın da “Hacivatis” olarak geçtiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Karagöz ve Hacivat gölge oyunu, 14. yüzyıldan beri Türk halkı tarafından sahneleniyor. Yunanistan’da ise ‘Karagiozis’ adıyla yer alan Karagöz oyunu, sadece 175 yıldır sahneleniyor. İlk olarak İstanbul’dan Pire’ye giden bir Rum, işsiz kalınca Karagöz oynatmaya başlamış. Zamanla bazı karakterler ekleniyor ve bugünkü şeklini alıyor. Karagiozis, Karagöz’e benzememekle birlikte, Hacivatis ile Hacivat arasında büyük benzerlikler söz konusu. Özetle, Yunanlılar, Karagöz oyununu Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk, Yunan, Rum, Ermeni birlikte yaşarken, Türk halkından öğrendiler.”
CAMİ İNŞAATINDA ÇALIŞMIŞLAR
Rivayete göre, Sultan Orhan döneminde, Bursa’daki bir cami inşaatında çalışan demirci ustası Kambur Bali Çelebi (Karagöz) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz (Hacıvat) arasında geçen nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler, işi gücü bırakıp onların etrafında toplanır. İşçilerin bu davranışı yüzünden, inşaat yavaş ilerler. Bu durumu öğrenen padişah, her ikisini de idam ettirir (Bir başka rivayete göre ise Karagöz idam edilir, ancak Hacivat hacca giderken yolda ölür).
Daha sonra yaptığından pişman olan padişahı teselli etmek isteyen Şeyh Küşteri, başından beyaz sarığını çıkarıp gerer. Küşteri, örtüsünün arkasında bir ışık yakar ve ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacıvat’ın tasvirlerini canlandırıp, nükteli konuşmalarını tekrar eder. O tarihten sonra da, Karagöz oyunları değişik mekânlarda oynanır hale gelir.
|