Risâle-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesi tarafından düzenlenen “Risâle-i Nur Işığında Alevî-Sünnî kardeşliği” konulu seminerde konuşan Prof. Dr. Mustafa Kılınç, Aleviliğin yanlış gösterildiğini, asıl Aleviliğin Peygamberimizin (asm) sünnetine uymak olduğunu söyledi.
Kendisinin Alevî kökenli olduğunu ancak Alevîliği Risâle-i Nur’ları okuduktan sonra öğrendiğini ifade eden Kılınç seminerde şunları söyledi:
“Alevîlik, Sünnîlik gibi kavramlar alt kimliktir. Üst kimlik Müslümanlıktır. Eğer bir kişi ben Alevîyim diyorsa Hz. Ali’ye benzemek zorundadır, ehl-i sünnet olmak mecburiyetindedir. Alevîlikte ölçü Hz. Ali’dir. Onun da üstadı, mürşid-i küll olan Hz. Muhammed’dir. Madem ölçü odur (asm), o zaman ona (asm) benzemek gerekir.
“Sünnetin kaynağı Hz. Muhammed’dir (asm). O Kur’ân’ı en iyi tefsir edendir. Hz Peygamber olmadan Kur’ân’ın anlaşılması mümkün değildir. Peygamberimiz hadis-i şerifinde ‘Size iki şey bırakıyorum: Biri, kitabullah; diğeri Ehl-i Beyt’ buyurmaktadır. Bediüzzaman da bunun üzerinde duruyor.
“Alevîliği yanlış gösterenlere kızıyorum. Alevîliği dinsizliğe âlet edenler var. Bunlar kendi ideolojilerine taraftar bulmak için Alevîliği kullanmaktadır. Medya da, Alevîliği hep menfî gösterenleri ekrana çıkarıyor.
“Şimdi Müslüman deyince akıllara Usame bin Ladin, Hizbullah örnekleri geliyor. Halbuki bunların tarzı İslâmiyetle uyuşmaz. Müslümanlık deyince akıllara Hz. Peygamber (asm), dört halife, sahabeler gelmeli. Hz. Ali savaş sırasında yere yatırdığı düşmanına tam kılıcı batıracakken yüzüne tükürülmesi sebebiyle vazgeçer. Nefsinin karıştığını söyler. Ladin ve Hizbullah’ın yaptığı Hz. Ali’nin hareketine ne kadar uyuyor?
“Alevîlikle ilgili en güzel tesbitler Bediüzzaman’a aittir. Her şeyin ifrat ve tefritinin iyi olmadığını, istikametin orta yol olduğunu, Ehl-i Sünnet ve Cemaatin onu tercih ettiğini ifade eder. Ehl-i Sünnet ve Cemaat perdesi altına Vehhâbîlik ve Haricîlik fikrinin kısmen girdiğine işaret eden Bediüzzaman, siyaset meftunları ve bir kısım mülhidlerin Hazret-i Ali’yi (r.a.) tenkit ettiğini bu yüzden Alevîlerin Ehl-i Sünnete karşı küstüğünü ifade eder.
“Bediüzzaman, Ehl-i Sünnetin, Alevîlerden fazla Hazret-i Ali’nin taraftarı olduğunu, bütün hutbelerde, duâlarda Hazret-i Ali’ye duâ ettiklerini ve Şâh-ı Velâyet bildiklerini hatırlatır.”
|