17 Mart, savaşa ve işgale karşı küresel eylem günü. Dört yıla yaklaştı, her savaşa karşı eylem günü için benzer şeyler yazıyorum. Sanki bu bir gerekçe olabilirmiş gibi, benim bile aklımdan bir an için bile olsa, ‘aynı şeyleri tekrarlayacağız, acaba sadece duyuru yapsam, gündemdeki başka bir konuyu yazsam’ şeklinde utanç verici bir düşünce geçti.
Evet, çok utanç verici bir düşünce. Dünyada, yanı başımızda, savaş ve işgal var, yüz binlerce insan öldü, ölmeye devam ediyor, bir ülke yerle bir oldu, milyonlarca insan evlerinden, işlerinden, okullarından, hastanelerinden oldu, olmaya devam ediyor. Ve benim bile aklımdan, ‘aynı şeyleri tekrarlayacağız’ türünden bir düşünce geçiyor. İnsan, kötülüğü kanıksama açısından ne kadar zayıf bir varlık. Oysa, yazan için de, okuyan için de, aynı şeyleri tekrarlamakta ne beis var? İşgalciler, binlerce insanın katilleri aynı şeyleri tekrarlarken, onlara karşı çıkmak isteyen biz neden aynı şeyleri tekrarlamaktan kaçınmak durumunda olalım ki? Üstelik, tüm kötülükler, bu zaafımız üzerinden yürümeye devam ediyor. Kanıksamak, insanlığın en zayıf yanlarından biri. ‘Tekrar tekrar aynı şeyleri söylüyoruz, ne faydası oluyor?’ hissine, düşüncesine kapılmak son derece tehlikeli. İşgale, savaşa karşı çıkan bizlerin, sesimizi olabildiğince yüksek ve en önemlisi ‘sürekli’ çıkarmak dışında gücümüz yok, ama bu güç küçümsenecek bir güç olmamalı.
Oysa, başta kendimiz bu gücümüzü küçümsüyoruz. Dünyada, hiçbir şeyin gücü, insan iradesinin gücünün önüne geçemez, geçmemeli, yeter ki bu gücün farkında olalım. Bakın, dünyanın en zengin, en yüksek teknoloji sahibi, en güçlü ülkesi ve etrafındaki koalisyon, Irak’ta batağa saplandı. İşgalin başında, ‘Irak ikinci Vietnam olabilir’ dediğimiz zaman dalga geçen, işgal yanlıları rezil oldular. Gelinen noktada, işgalciler, Irak’ı ikinci Vietnam olarak tanımlamaya başladılar. Bilemiyorum, işgal yanlısı kalemlerin yüzleri kızarmıyor mu, oysa kırmızı onlara çok yakışıyor.
Irak’ta, direnişin kendisi de sorunlu, iş etnik ve mezhep kavgasına döndü, insanlar birbirinin boğazını sıkacak noktaya geldi. Tam da bu nedenle, işler bu bataklara savrulmadan, topyekûn insanlık adına yola çıkan direniş hatlarına, itiraz eksenlerine her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Tam da bu nedenle, biz, ABD Irak’da batağa saplanmasa da, karşı çıkmaya devam edecektik, çünkü çıkış noktamız reel siyaset hesapları değil, insani ilkeler. Reel siyaseti kutsayanların hesaplarının bu kadar boşa çıktığı, tükürdüklerini yalamaya başladıkları bir dönemde, işgal ve savaş karşıtlarının seslerinin daha da gür çıkması beklenir. Bu koşullar altında, bugün, önümüzdeki en büyük engel ‘kanıksama’, kanıksatma. Buna karşı aynı şeyleri tekrarlamaktan asla yüksünmeden, biz de unutmamalı, unutturulmasına izin vermemeliyiz. Irak işgali, yakın tarihin en utanç verici olaylarından biridir, bizden sonra tarihte olanları okuyanlar, ‘Bunlar olurken insanlar nasıl seyirci kalabilmiş?’ diye soracaklar. İnanın, sessiz kalmak bir nevi savaş suçu olarak görülecek. Bu suça ortak olmayalım. Barış ve Adalet Koalisyonu, 17 Mart Cumartesi günü (saat 13.00’te) Kadıköy İskele Meydanı’nda, savaşa karşı küresel eylem mitingi düzenliyor. Çocuklarının, torunlarının gözünde savaş suçlusu olmak istemeyen herkesi, meydanda buluşmaya bekliyoruz.
Radikal, 15.3.2007
|