Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

ABD bu cehalet ve bu kibirle kaybetmeye mahkûm

ABD ne zaman açık bir yenilgi tatsa, hatta hezimete uğrasa muhakkak birileri çıkar ve “Herşey ABD’nin kontrolü altında. Bütün bu olup bitenler önceden biliniyordu, tezgahlanmıştı. Amerikalılar mahsus kaybediyormuş görüntüsü yaratıyorlar” der. İşin ilginci ABD’ye toz kondurmayanların hemen hepsi Amerikan karşıtı olma iddiasındadırlar. İtiraz edip ABD’nin yenilmez olmadığını söylediğinizdeyse size “Amerikancı” damgası yapıştırırlar.

Uzaklara gitmeye gerek yok. El Kaide diye bir şebeke olmadığına ve 11 Eylül’ü bizzat Amerikalıların yaptıklarına inananların sayısı hayli yüksek. Bugün de Irak’ta ABD’nin zor durumda olduğu tespitlerini, yine Amerikalıların bir aldatmacısı olarak görenler ısrarla şunu iddia ediyorlar: “Bush demokrasi filan derken yalan söylüyordu. Asıl derdi petrol ve bunun için Ortadoğu’ya yerleşmek. Bu amacına ulaşmak için de Müslümanları bölmesi gerekiyordu. Irak’ta işte bunun provası yapılıyor.”

Yenilen kim?

Garip olan benzer değerlendirmeler ABD’de, üstelik Bush yönetimiyle araları hiç de kötü olmayan bazı isimler tarafından da yapılıyor. Bunların en meşhuru strateji uzmanı Edward Luttwak. Wall Street Journal’da 10 Ocak günü çıkan “İki İttifak” başlıklı makalesinde Luttwak, Bush’un demokrasi götürmek için yola çıktığını ama başarısız olduğunu kabul ediyor. Buna karşılık, Şii uyanışından telaşa kapılan Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün gibi ülkelerin Washington’a daha sıkı sarıldıklarını; öte yandan Irak Şiilerinin de ABD’yi kendilerine müttefik gördüklerini söylüyor. Luttwak’a göre bu iki ayrı ittifak ve Şii-Sünni çatışmasının yeniden canlanması Bush yönetiminin “kazara” da olsa başarılı olduğunu kanıtlamaktadır.

Yalan. En iyimser ifadeyle “wishful thinking” yani “temenni beyanı” . Böyle bir şey yok, olacağı da yok. Örneğin Luttwak, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi (IİDYK) lideri Ayetullah Abdülaziz el Hakim’in Beyaz Saray ziyaretini, yıllarca İran’da sürgün yaşamış ve “Kahrolsun Amerika” diye bağırmış bu İslamcı liderin tükürdüğünü yalaması olarak tarif ediyor. Halbuki bunu tersten okuyup denize düşmüş Bush’un yılana sarılması olarak da değerlendirebiliriz. Benzer bir şekilde ABD’nin İran ve Suriye ile doğrudan görüşmelere başlaması durumunda ne diyeceğiz? “ABD o kadar bastırdı ki, bu iki ülke ’radikalizm’den geri adım attı” mı? Yoksa “Bush o kadar zor durumda kaldı ki mecburen masaya oturdu” mu?

Vahim hesap hataları

Geçenlerde Yeni Amerika Vakfı’nda Luttwak’ı dinledim. Irak’ın aslında hallolduğunu, sıranın İran’a geldiğini anlattı. Ona göre Azeriler, Kürtler, Beluciler ve diğer azınlıklar rejimden çok rahatsız. Yani Tahran’la masaya oturmanın hiçbir alemi yok. Washington içerdeki muhalefeti desteklerse molla rejiminin ömrü uzun değil.

Luttwak gibiler ABD’nin gücünü alabildiğine abartıyor, Müslümanlarıysa acayip küçümsüyorlar. İslam dünyasındaki farklılara aşırı önem atfediyor, bunları kışkırtarak herşeyi kontrol edebileceklerini sanıyorlar.

Yani hem çok cahil, hem çok kibirliler. Bu yüzden genellikle yanıldılar, yanılmaya da devam ediyorlar. Dün Afganistan’da El Kaide’nin doğumuna sebep oldular, bugün Irak’ta hangi tohumları atmış olduklarını çok geçmeden öğreneceğiz. Hele yarın İran’a da müdahale etmeye kalkarlarsa, bunun faturası görülmedik ölçüde vahim olacaktır.

Özetle, ABD kaybediyor, hem de çok kötü. Bu gidişle, yani bu cehalet ve bu kibirle daha da kaybedeceğe benziyor.

Vatan, 15.3.2007

Ruşen ÇAKIR

16.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Günlüğün kodları

  ABD bu cehalet ve bu kibirle kaybetmeye mahkûm

  Unutmayalım/ unutturmayalım

  Atatürkçü Apo

  ‘Fotoğraf çekmek yasaktır’


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004