28 Şubat mağduru Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 28 Şubat’ın Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşma operasyonu olduğunu söyledi. Tarhan, 28 Şubat’ı “Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşmasının yaşandığı dönem” olarak tanımlayarak, bu dönemde bin 565 subay ve astsubayın ordudan uzaklaştırıldığına, 10 bine yakın askerî personelin de emekliliğe mecbur bırakıldığına dikkat çekiyor.
Haftalık haber dergisi Aksiyon, bu haftaki sayısında Gülhane Askerî Tıp Akedemisi’nde (GATA) klinik şefliği yaparken dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir’in talimatıyla Gaziantep’e veteriner olarak atanan Prof. Dr. Nevzat Tarhan’la yapılan bir röportaja yer verdi. Dönemin GATA komutanı tarafından makamına çağrılan Tarhan’a “yargı kararları ne olursa olsun bir daha GATA’da çalışamayacağı” bildirilir. Gerekçe olarak da “yaşam tarzı” gösterilir. Tarhan, bunun üzerine emekliliğini ister ve yıllarca giydiği askerî üniformasını büyük bir üzüntü ile dolabına asar.
Hakkındaki düzmece raporların Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından hazırlandığını ifade eden Tarhan, “emir komuta zinciri dışında hareket eden bir oluşum” diye tanımladığı bu ekibin gerçek maksadının irtica ile mücadele adı altında kadrolaşmak olduğunu kaydetti. Tarhan, 28 Şubat’ı “Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşmasının yaşandığı dönem” olarak tanımlayarak, bu dönemde bin 565 subay ve astsubayın ordudan uzaklaştırıldığına, 10 bine yakın askerî personelin de emekliliğe mecbur bırakıldığına dikkat çekiyor. Tarhan, “Çanakkale ruhunu” hedef alan bu tasfiye hareketinin milletle orduyu karşı karşıya getirmeyi amaçladığını dile getirerek, bu grubun yeni hedefinin cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ülkeyi kana bulamak olduğunu iddia ediyor.
“28 ŞUBAT’IN ANAHTAR KELİMESİ İRTİCA”
28 Şubat’ın anahtar kelimesinin ‘irtica’, anahtar sembolünün de ‘türban’ olduğunu ifade eden Tarhan, “Toplumun bunlara bakışı gayet iyi bilindiğinden bu iki kavramın içini dolduracak ve bunlara negatif anlamlar yükleyecek olay ve oyuncular piyasaya sürülmüş ve kitlelerin algıları değiştirilmek istenmiştir. Psikolojik savaş sistematik bir faaliyettir. Tartışılan fikirler rastgele değil, yetiştirilmiş fikirlerdir. Bu grup lehine veya aleyhine nefret ya da taraftarlık duyguları meydana getirme faaliyetidir.” dedi.
Kendisi açısından derin devlet sözünü anlamlı kılan kuruluşun Batı Çalışma Grubu (BÇG) olduğunu belirten Tarhan, şunları söyledi: “Artık vaktinin geldiğini düşünerek basında ilk kez anlatıyorum. GATA’da görev yaparken haksız bir şekilde tayinim çıktı. Ben de mahkemeye verdim ve kazandım. Tekrar tayinim çıktı; yine mahkemeye gittim, yine kazandım. Bunun üzerine dönemin GATA komutanı beni makamına çağırdı. ‘Nevzat yine kazanırsın biliyorum; ama bu sefer tayinin Şırnak’a çıkacak, bunu söylemek zorundayım’ dedi. Ben de kendisine ne kusur işlediğimizi sorunca, ‘Devlet içinde emir-komuta zinciri dışında bir odak var; sizi istemiyor’ dedi. Neden beğenmiyor? diye sorunca da ‘Sizin yaşam tarzınızı beğenmiyor’ cevabını verdi.”
Bu birimin BÇG olduğunu ifade eden Tarhan, “Emir-komuta zinciri dışında istihbarat topluyor, kişileri fişliyor, yalan-yanlış bilgilerle hazırladığı raporları Yüksek Askerî Şûrâ’da projeksiyon cihazlarıyla komutanlara sunuyor ve bunun neticesinde bazı kişiler ordudan uzaklaştırılıyor. Bu tasfiye ise ciddi bir psikolojik harekâtla gerçekleştiriliyor” diye konuştu.
“FİŞLEME FAALİYETLERİNİN
BAŞINDA AKTULGA VARDI”
Kimilerine Amerikancı, kimilerine dinci, kimilerine kafatasçı denilerek ordu içindeki bir ekibin tasfiye edildiğini anlatan Tarhan, “28 Şubat sürecinde bin 565 subay-astsubay re’sen emekli edildi. 10 bine yakın subay-astsubay da zorla emekli edildi. Bu, bir tasfiye operasyonudur ve her tasfiye operasyonunun doğal sonucu yeni bir kadrolaşmadır. Bu kadar insan ordudan atılınca yerleri boş kalacak değildi ya. Ciddi bir kadrolaşma gerçekleşti ve bugün de bu süreç devam ediyor” diye konuştu.
28 Şubat döneminde fişleme faaliyetlerinin başında Doğu Aktulga’nın yer aldığını söyleyen Tarhan, “Aktulga, atılan her personelin yerine kendi adamlarını yerleştirdi. Bu kişiler Aktulga’ya o kadar sadıktı ki eşler hatta çocuklar bile istihbarat toplama görevini seve seve yerine getirdi” dedi.
“YAŞ, DEMOKRASİ DIŞI BİR KURUM”
YAŞ’ın demokrasi dışı bir kurum olduğunu ifade eden Tarhan, şunları söyledi: “Temel vazifesi şûra, yani danışma kurulu olan bir kurumun eylem yapması başlı başına bir suçtur. Alınan kararların yargıya kapalı olması, birtakım şeylerin hukuksuz olduğunu gösteriyor. Bugün YAŞ kararı ile ordudan uzaklaştırılan askerî personel, ne acıdır ki terör örgütü liderine tanınan yargılama hakkından yararlanmak için uğraşıyor.”
|