Gazetemizin Yazıişleri Müdürü Faruk Çakır’ın TCK’nın 288/1. maddesi uyarınca “âdil yargılamayı etkilemeye teşebbüs”le suçlanarak ceza almasını değerlendiren hukukçular karara tepki gösterdiler. Yeni Asya’ya yaptıkları açıklamada, TCK 288’in de yoruma açık maddelerden biri olduğunu vurgulayan hukukçular, uygulamadaki çifte standarda da dikkat çektiler.
“YENİ ASYA’NIN HABERİNDE ETKİLEME YOK”
İnsan Hakları Derneği (İHD)
Genel Başkanı Av. Yusuf Alataş:
Geniş yorumlanırsa bütün bir dâvâ veya soruşturma ile ilgili söylenen her söz ve açıklama için bu madde uygulanabilir. Maddenin amacı bir soruşturmayı veya davayı basında tartışılmasına engel olmak değildir. Dâvâyla ilgili görüşlerin ileri sürülmesi başka bir şeydir, doğrudan hakimin hükmünü engelleyecek yayın yapılması başka bir şeydir. Mesela Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın Şemdinli olayında “tanırım iyi çocuktur” demesi doğrudan doğruya bir müdahaleydi.
Yeni Asya’nın haberinde “kızılelma koalisyonu var” demesi hakime belli bir konuda karar vermeye zorlayıcı, telkin edici nitelikte değil ki. Ayrıca yargının da, soruşturmanın da eleştirilmesi gerekir. Aksi taktirde o zaman bağımsızlık yerini keyfiliğe bırakır. Keyfilikle bağımsızlık farklı şeylerdir. Gazete mevcut delillere göre bir kuşkuyu ortaya atıyor. Yargıya düşen şey basında yer alan kuşkuları deliller çerçevesinde araştırmaktır. Doğru değilse de bunu ortaya çıkarmaktır. 288. madde maalesef ifade özgürlüğünü engellemek için kullanılıyor.
“VİCDANLARA AYKIRI KARAR ADİL DEĞİLDİR”
Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı
Av. Hüseyin Yüksel Biçen:
Faruk Çakır 301’den beraat ettiğine göre 288’den hiç ceza almaması lâzım. TCK 288 de gereksiz bir maddedir. Aslolan toplumsal vicdandır. Her türlü karar tartışılmalı. Adalet meselesi vicdanla ilgili bir mesele. Vicdanlara uygun karar verirseniz karar adildir. Vicdanlara aykırı ise adil değildir. Büyükanıt’ın Şemdinli soruşturması ile ilgili sözleri yargılamayı etkilemiyor mu? Savcı Ferhat Sarıkaya avukat olmayacak şekilde meslekten atıldı.
“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ENGELLENİYOR”
Diyarbakır Barosu Başkanı
Av. Sezgin Tanrıkulu:
Hakimler bu kadar çabuk etkileniyorsa hakimlik yapmasınlar. 288. maddenin yasa içinde olmaması lazım. Hakimler etkilenecekse Yaşar Büyükanıt’ın Şemdinli davasındaki açıklamasından etkilenmeleri lazım. Burada herhangi bir işlem yapılmadı. Hakim önüne gelen meselede “keyfi bir biçimde” etkileme var diyebilir ve 288’e göre ceza da verebilir. Neden etkilenip etkilenmeyeceğinin bir ölçüsü yok. Doğrudan doğruya basın özgürlüğünü engelleyen bir madde. Hem haber alma hakkını hem de gazeteciler bakımından basın özgürlüğünü engelliyor. Bu maddenin Ceza Yasasında olmasına gerek yok. Basın kanununda koruyucu düzenlemeler var zaten.
“288 DE 301 GİBİ UYGULANIYOR”
Demokrat Hukukçular Derneği
Başkanı Av. Halil Doğan:
Sadece olayları yazan bir haberle hiçbir hâkim etkilenmez. Eğer bu maddeyi katı olarak yorumlarsak hiçbir adli vakayı haberleştirme imkânı kalmaz. Yargının etkilenme unsuru yeterince düzenlenmemesi halinde her haber suç unsuru olabilir. Bu madde ya kaldırılmalı ya da tekrar düzenlenmelidir. “Yargıyı etkilemek amacı”nın objektif kriterleri belirtilmelidir. Gelişen olaylar ortaya çıkarmıştır ki, 301’in yanında 288 de özgürlükler açısından kısıtlayıcı ve kötüye kullanılacak maddelerinden biridir. Yazılı sözlü tüm medya günlerce yazıp konuştuktan sonra medyadan birine veya birkaçına dâvâ açmak da adalet değildir. Bu çifte standart bu maddenin kötüye kullanılabileceğini işaretidir.
“BÖYLE ADALET OLMAZ”
Hukukçular Derneği Yönetim
Kurulu Av. Üyesi Selçuk Kar:
Şeffaf bir ölçü olmadığı için Faruk Çakır’a verilen ceza adilane değil. Sınırlama gerekiyorsa herkes için getirilmeli. Hrant Dink suikastı sonrasında resmi ağızların ne söylediklerine bakılsın. Basın açıklaması adı altında o kadar çok bilgi verildi ki. Soruşturmanın selametini tehlikeye sokacak bir dünya açıklama yapıldı. Diğer gazetelerin yaptıkları haberlere bakılsın. Zanlıların verdiği ifadeler ertesi gün gazetelerde yer aldı. Burada ciddi bir çarpıklık ve eşitsizlik var. “A medyası” yapınca onlara bir şey olmuyor, “B medyası” yapınca ceza veriliyor. Böyle şey olmaz. Böyle bir adalet olmaz.
“ADLİ KURUMLARA OLAN GÜVEN SARSILIR”
Sosyal Etüdler Derneği (SETÜD)
Genel Başkan Yrd. Av. İsmail Civelek:
Faruk Çakır’ın 288. maddeden ceza alması özgürlükler ve basın özgürlüğü adına üzüntü vericidir. Yine bir uygulama problemi ile karşı karşıyayız. Günlerce medyada yer almış bir konudaki tartışmada, sadece bir iki kişinin sözlerini değerlendirmek ve sadece bu kişilerin sözlerinin yargıyı etkilediğini iddia ederek dava açmak çok yanlış. Sonuçta olay topluma intikal etmiş ve herkesi ilgilendiren bir boyut kazanmış ise bu konuda okuyucularını bilgilendiren gazeteciden daha doğal ne olabilir ki. Eğer işin ucu açık bırakılırsa, yargıya intikal etmiş herhangi bir olaydan her ne şekilde bahsedilirse bahsedilsin bir dâvâ konusu olabilir. Bu halde de gazetecilik mesleğinin bir anlamı kalmaz. Kastı değerlendirmeden, her haberi adliyeye yönelik bir tehdit olarak değerlendirmek de adli kurumlara olan güveni sarsacaktır. AB ülkelerinde de olan bu tür maddeler daha çok özgürlüklerden yana bir yorumla uygulanmakta, ülkemizde ise daha çok devleti milletten koruma refleksi ile yorumlanarak uygulanmaktadır.
“KAMUNUN BİLGİLENMESİ ÖNEMLİ”
Hukuk ve Hayat Derneği Genel
Başkanı Av. Nurullah Albayrak:
Maddede etkilemenin çerçevesi çizilmemiş. Basın mensuplarına karşı tolerans olmalı. Suçun oluşması için somut amaç mahkemeyi, bilirkişiyi etkilemek olmalı. Kamunun bilgilenmesi amacıyla tolerans göz önünde bulundurulmalı. Çünkü kamunun bilgi edinmesi daha önemli.
28 ŞUBAT BRİFİNGLERİ
YARGIYI NASIL ETKİLEDİ?
Mazlumder Ankara Şube
Başkanı Av. Emrullah Beytar:
Bir yargı mensubu, bir gazetecinin kaleminden veya ağzından çıkan beyanattan adil yargılamayı yaralayacak şekilde etkileniyorsa acaba 28 Şubat sürecinde askerler tarafından verilen brifingler adil yargılamayı hiç mi etkilemediler?
288. maddenin farkında olmadan halkın adalet mekanizmasına olan güveni sarsmaya yönelik bir düzenleme olduğu açıktır. Gazetecinin beyanatından kolayca etkilenen bir yargı mensubunun çete dâvâlarında etkilenmemesi mümkün mü?
Maddedeki düzenleme talihsiz ve yargı mekanizmasını yıpratan bir düzenlemedir. Böyle bir düzenleme yapılacak olsa bile bunun muhataplarının sivil ve askeri bürokratlar olması daha sağlıklı olurdu. Çünkü devlet otoritesini kullanan ve yargı mensubunu etkileyebilecek tek mekanizma burasıdır.
|