Maslow’un meşhur talepler hiyerarşisi, yenilenmekle karşılanabilir. Bireyin kendine has talepleri, genel kategorilerde Maslow’un yaptığı gibi tasnif edilebilirse de, öngörü ve ruhaniyat; beşerî planlamaların ötesinde insanın kontrol edilemeyen ve daha fazlasını sürekli isteyen özelliğidir.
Bitmeyen senfoni, insanların talepleridir. Çoğumuz taleplerden ve beklentilerden yorulsak da, bizim de bir başkasını aynı taleplerle karşı karşıya getirdiğimiz ve beklentiye girdiğimiz bir vakıa.
Demek ki, isteme duygusu, duâ etme ihtiyacı yaratılışın bir gerçeği. Buna göre isteklerimizi planlama, amacımızın uygun olanlarına öncelik verme ve bunların tahakkuku için uğraşma, ister istemez bizi yeni süreçlere taşır. Yenilenme süreçleri; araç, okul, ev, iş, eşya, konum v.b. her değişikliğimizde bizi yenileyen fonksiyonlardır.
Benzer şekilde sıkıldığımızda, taleplerimizin karşılanamadığı sıkıntılı hallerde, sorumluluklarımız gereği elde etmemiz gereken kaynaklara sahip olmadığımızda, taleplerimizin önceliği ve ısrarı artar.
Çare bulmaya uğraşırız, dertleşiriz, yeni bir yol ve yöntem bulmaya çalışırız. Günümüz geceye karışır, çözümü düşünmek zihnimize takılır kalır. Yeni bir söz, yeni bir ifade, yeni bir hal ve yeni bir sonuç, hasret çektiğimiz sabırsız anlarımız olur.
Bütün bunlar gösteriyor ki, akan bir zaman nehrinde yıkanıyoruz. Yüzme bilmeden olmaz. Derinliği bilmeden deneme yapmak, felâketimize yol açabilir. Sahilde sadece suyu seyredip avunmak da, rahatlatıcı olmaktan ziyade bir avuntudan öteye geçmez.
Avuçlarımızı doldurup, parmakların arasından akıp kayan suya takılmadan hızlıca suyu okşarcasına yüzümüze serptiğimizde yakaladığımız serinlik, eğer iç serinliğe dönüşecekse de onu kana kana içmek gerekir.
Yenilenme; suyun seyredilen, avunulan veya sadece dokunulan özelliğinden öteye içilecek, vücuda gıda olacak ve organizmayı besleyecek bir yeni değer kazanmasıdır.
Yenilenmenin taleplerle bağlantılı değişkenliği göz önüne alındığında; öncelikler zamana ve şartlara göre değişebilir. Değişmeyen gerçek ise bütün bu aşamalarda yeniliğe duyulan talebin arttığı ve sadece öncelikler listesinin değiştiğidir.
Böyle bakıldığında, ihtiyaçlarımızı merkeze koyup bunu karşılayacak yaklaşımlar ve modeller üzerinde çalışmak, doğru bir başlangıç olur. İnsanın kendine ait ihtiyaçlarını ifade etme cesaretini kullanabileceği demokratik iklim ve dikkate alınma ciddiyeti, taleplerin yenilenme üzerindeki pozitif baskısını arttırır.
İstemenin birey merkezli bir hak olarak algılanıp değerlendirilmesi, topluma yansıyacak organizasyon boyutuna taşınması ve ortaklık kavramının ortak ihtiyaçlar bağlamında öne çıkarılması, yenilenmenin kurumsal kotlarını oluşturur.
Hepimiz insanız ve her anımız yenidir. Yeniden düşünmek ise, muhakeme zenginliğidir. Kavrayış farkının nihaî sınırına uzanma iradesidir.
Birimiz, hepimiz ve herkes, muhakeme yolculuğunda birbirine eklenen ve tamamlayan parçalar olup, büyük hedefin büyük dâvâya yakışan bireyleri olmamıza ve geleceği aydınlık görmeye ne mani var?
Yeni sorularla kafamız tepki vermeye hazırlanıyorsa, zihin uyarıcı görevini yapıyor demektir. İyi düşüncelerle kalın, bembeyaz düşünün ve pozitifte yaşayın. Bir de olumlu görün. Çünkü bunlar yenilenmenin gıdaları.
[email protected]
|