Kan; plazma denilen sıvı kısım ve kan hücrelerinden oluşan, damar sisteminin içini dolduran, kalbin pompa gücü ile bu sistem içinde tüm vücudu dolaşan bir dokudur. Görevlerini taşıma, düzenleme ve savunma olarak üç grupta inceleyebiliriz.
Taşıma görevi: Hücrelere besin maddelerinin ve oksijenin iletimi, hücrelerde oluşan metabolizma artıklarının ve karbondioksitin ortamdan uzaklaştırılması ile hücrelere canlılığın sağlanabileceği bir ortam oluşturur.
Düzenleme görevi: Vücut için hayatî önem taşıyan pH ve sıcaklığın sabit tutulmasına katkıda bulunarak, taşıdığı hormonlar ile organlar arasında karşılıklı işbirliğini sağlayarak sistemlerimizin dengeli bir şekilde çalışmasını sağlar.
Savunma görevi: İçerisinde bulunan çeşitli moleküller ve lökositler (akyuvarlar) sayesinde vücudu mikroorganizmalara ve organizmanın kendine yabancı bulduğu her türlü etkene karşı korur.
Kan muhtevasında bulunan hücrelerin hacminin tüm kan hacmine oranına hematokrit denir. Normalde bu oran % 44-46 seviyelerindedir. Laboratuvar tetkikleri içinde en çok istenen tetkiklerden olan hematokrit kandaki hücre oranını etkileyen hastalıkların teşhisinde önemlidir.
Kanın sıvı kısmı olan plazmanın % 91-92’si sudur. Geri kalan kısmını kan proteinleri, mineraller ve bir kısım maddeler oluşturur. Kan proteinleri kanın vücuttaki dengesini sağlamaları açısından çok önemlidir.
Kan hücreleri: Kan hücreleri; eritrositler (Alyuvarlar, kırmızı kan hücreleri), lökositler (Akyuvarlar, beyaz kan hücreleri) ve trombositlerdir (Kan pulcukları). Yetişkinlerde kan hücrelerinin büyük kısmı kemik iliğinde üretilmektedir. Anne karnındaki bebekte ise kemik iliğine ilâveten dalak ve karaciğerde de üretim vardır. Çocukluk yıllarında, kan hücreleri tüm kemiklerin kemik iliğinde üretilirken 20 yaşından sonra uzun kemiklerin kemik iliği kan hücresi üretimini durdurur ve kan hücreleri yassı kemiklerde özellikle; vertebralar (omurlar), kostalar (kaburgalar) ve sternumun (Göğüs kemiği) kırmızı kemik iliğinde üretilir.
Eritrosit: Sayıca en fazla olan kan hücresi grubudur. Sayıları, 1 mm3 kanda kadınlarda ortalama 4,8 milyon, erkeklerde 5,4 milyondur. Görevleri yapılarında bulunan hemoglobin sayesinde oksijenin kanda taşınmasını sağlamaktır. Kolayca şekil değiştirebilme yeteneğine sahiptirler. Bu özellikleri en dar kılcallara kadar ulaşabilmelerini sağlamaktadır. Aynı zamanda eritrositlerin yüzeylerinde taşıdıkları bazı yapılara göre kan grupları oluşmaktadır.
Lökosit: Organizmanın savunma sisteminin hareketli elemanları olan lökositler organizmayı bakterilere, virüslere, parazitlere ve tümörlere karşı savunurlar. 1 mm3 kandaki sayıları 4000-10000 arasında değişebilir. Ortalama 7000’dir. Lökosit kelimesi tıpkı “asker” kelimesi gibi genel bir kelimedir. Askerler nasıl nişancılar, topçular, tankçılar gibi çeşit çeşit ise lökositler de farklı farklı alt birimlere sahiptir. Bunların hepsi özel durumlara karşı etkilidir.
Trombositler: Sayıları 1 mm3 kanda 300000 civarındadır. Damar yaralanmalarında, kanamanın durmasında ve pıhtı oluşmasında görev alan hücrelerdir. Eksiklikleri pıhtılaşmanın azalmasına sebep olur.
Burada bahsettiklerimiz bir insanı birisine tanıtırken adını söylemek gibi çok genel bilgilerdir. Aslında her bir başlığın altında yatan mekanizmalar için ciltlerle kitaplar yazılabilir. Bu kadar girift ve insanın idrakinden aciz kaldığı mekanizmaların son derece intizamlı bir şekilde işlemesi elbette bir Yaratıcının ve onları kabza-i tasarrufunda tutan bir Kadir-i Hakîm’in varlığını gösterir ve hissettirir.
[email protected]
|