Hoşgörü, itidal, sağduyu, farklılıklara saygı; dostlarımız bunlardır.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Rene van der Linden, gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesi konusunda son derece sağduyulu bir açıklama yaptı:
“Aşırı uçlar benim ülkem Hollanda’da olduğu gibi bütün ülkelerde de var. Sırf bu yüzden bir ülke kınanamaz....”
Linden, gerilimin düşürülmesi gerektiğini de söylüyor. Parlamenterler Meclisi’ndeki Türk ve Ermeni temsilcilerle görüşerek bunun için gayret edeceğini belirtiyor.
Rasyonel olarak doğru, ahlaki olarak sorumlu bir yaklaşım tarzıdır bu.
Bir aşırılığın çaresi, başka aşırılıklar değil, itidal ve sağduyudur.
Hrant Dink vahşi bir cinayete kurban gittiği halde, ailesi ve Ermeni vatandaşlarımız bu sorumluluğu ve sağduyuyu gösteriyorlar. Dink’in cenazesinde slogan atılmamasını, pankart açılmamasını vasiyet etmesi de aynı sorumlu davranışın bir örneğidir.
Dink niye böyle bir vasiyete ihtiyaç duymuş olabilir? Tabii muhtemel istismar ve kışkırtmalara meydan vermemek için.
Cinayet dalgaları
Her şeyden önce toplumsal yapımız bakımından ‘Ogün Samast’ların az olmadığını dikkate almalıyız. Topluma entegre olmamış, gergin, asosyal tipler... Kültürce şiddete yatkın... Dünyanın her yerinde bu gruplar aşırı sağ şiddete yatkındır ve farklı bir politik ortamda kolayca sol (goşist) şiddete de kayıvermeleri mümkündür.
Şehirleşmenin benzer aşamasında, 19. yüzyılda Avrupa’da ve ardından Rusya’da da böyle yaygın ‘bireysel’ siyasi cinayet akımları yaşanmıştı; nihilizm, goşizm, anarşizm gibi laflar oralardan gelir..
Öfkeli, gergin, asosyal, eğitimini tamamlayamamış, tamamlasa da topluma entegre olamamış, şiddete yatkın tipler! Bunlar mariz duygudaşlıklarla kolayca çetemsi yahut tam çeteleşmiş küçük topluluklar oluşturuyor. Örgütlü terörün de ‘bireysel’ çete cinayetlerinin de sosyolojik kökeni aynı...
Gerilimin ölçüsüz derecede yükseltilmesi ve kara lekelerin toplumun tümümün üzerine bir kâbus gibi bindirilmesi sağduyu kaybına yol açabileceği gibi, suça yatkın bu tür grupları tahrik edici nitelikte de olabilir.
Ermeni oyunu!
Trabzon, birkaç linç girişimi ve iki vahim cinayetle kanlı bir kâbusun altında kaldı! Ama aynı Trabzon’da, Osmanlı Ermenisi Agop Baronyan’ın yazdığı “Bağdasar Kardeşler” adlı oyun, Ermenistanlı, Ermeni yönetmen Hrant Agopyan tarafından sahneleniyor ve dolup taşıyor!
Hrant Dink’i öldürmek için kalkıp İstanbul’a gelen Samast’ın, onu kolayca yönlendiren Yasin Hayal’in tiyatro gibi bir kültürel etkinlikle ilişkisinin olduğunu düşünebiliyor musunuz?!
Dink’in ölümünün arkasında büyük güçlerin olduğu şeklindeki büyük komplo teorilerini destekleyecek ne hukuki ne de bilimsel bir kanıt elde yok. Ancak soyut zihinsel teoriler kurgulanabilir.
Ancak, toplumda veya toplumun belli kesiminde dehşet duygusu yaratacak hayali ve provokatif komplo teorilerinin de ülkemizde hoşgörünün, farklılıklara saygının yerleşmesine hiçbir katkıda bulunmayacağı açıktır.
Hoşgörü, itidal, sağduyu, farklılıklara saygı; dostlarımız bunlardır.
Düşmanımız ise husumettir!
Milliyet, 23.1.2007
|