301’inci maddeyi bir gecede kaldıracağımız yerde 301 kapsamında yargılananları koruma altına alıyoruz.
Anayasamızın 25’inci maddesi çok açık: “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz
“ TCK’nın “Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” başlığı altındaki 301’inci maddesi de çok açık: 1. Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 2. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti’ni, Devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 3. Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. 4. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. Gördüğünüz gibi Anayasa ile TCK’nın çeliştiği de çok açık...Türkiye’de ifade özgürlüğü falan yok... Anayasa’nın kepçeyle verdiği ifade özgürlüğünü TCK kaşık kaşık geri alıyor. Nasıl ayırt edeceksek eleştirel olanla olmayanı?... Bayrak yakmanın bile eleştiri sayıldığı, konuşma özgürlüğünün dibine kadar uygulandığı, ABD gibi ülkeleri anımsarsak hele de.. Madem yargı organlarını, askeriyeyi, emniyeti koruyoruz; üniversiteleri, diyanet işlerini, Başbakanlığı, medyayı niye korumuyoruz ki? Ne üstünlüğü varmış yargının, askeriyenin, emniyetin? Ya da Türklüğü koruyacaksak Kürtlüğü, Çerkezliği, Araplığı, Lazlığı, Ermeniliği niye korumuyoruz. Böyle “ayrımcılığı, bölücülüğü” körükleyen saçma sapan bir yasa maddesi olur mu? Biri bir konuştuğunda, bir roman yazdığında ya da bir makale yazdığında, Türklük ya da devlet kurumları iki seksen bir doksan yere uzanacaksa her kurumu, her ırkı, her dini korumak lazım değil mi? Gerçi Türklük ya da devlet kurumlarımız iki yazı çiziktirmekle yerle bir olacaksa, bu kadar zayıf temellere dayanıyorlarsa onları hangi yasa koruyabilir ki!
Komünizmin “Doğu Bloku”nda kol gezdiği zamanlarda komünist ülkelerde böyle ifade özgürlüğüne karşı yasa maddeleri vardı. Nice demokrasi savunucusu ifade özgürlüğünü savundukları için bu tür yasa maddelerine dayanarak hapse atıldı, işkence gördü, öldürüldü. Sonuç ne oldu? Özgürlüklerden korkan, insanlarına özgürce konuşmayı çok gören komünizm çöktü!
Bizim 301’inci madde ile yaptığımız da aynı komünist ülkelerdeki gibi özgürlükleri kısıtlamaktan başka bir şey değil. Hem demokrasiden, hem liberal düşünceden söz edip hem de özgürlüklerden korkmak çok militanca! Hatta bugün milliyetçiliği bu yolla militanlaştıranlar dün yine aynı militanlıkla “Komünistler Moskova”ya diye bağırıyorlardı. Şimdi komünistlerden daha fazla baskıcı rejim taraftarlığı yapıyorlar.
Biz de onların oyununa gelip; Türklüğü, devlet kurumlarını korumanın en doğru yolu sınırsız ifade özgürlüğü vermekten geçerken gidip özgürlükleri kısıtlıyoruz. Yasaklarla Hrant Dinkleri, Orhan Pamukları, Elif Şafakları hedef tahtasına koyarken, diğer taraftan “Türklüğü” militanlaştırıp Ogün Samast gibi sahte kahramanları gün yüzüne çıkarıyoruz. Ve de hâlâ ders almayıp 301’inci maddeyi bir gecede kaldıracağımız yerde 301’inci madde kapsamında yargılananları koruma altına alıyoruz.
Madem devlet eliyle koruyacağız o halde niye yargılayıp insanları korunacak hale getiriyoruz. Bu işte bir gariplik yok mu?
Bugün, 23.1.2007
|