Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Millet dimdik ayakta

Varsa aksayan bir şeyler, bu milletten ziyade onu yönetenlere aittir.

Hepimiz çokluk gazetelerin üçüncü sayfa haberleri ile televizyonda gösterilen bazı sahnelere bakarak içimizi karartıp “Ne olacak bu memleketin hali” diye karamsarlığa kapılıyoruz. Gördüklerimiz ülkenin genelini hiçbir şekilde temsil etmiyor, içinizi ferah tutun. Medya sürekli sansasyon peşindedir.

Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü ile TÜİK’in 24 bin 647 kişiyle görüşerek yaptığı araştırma Türk aile yapısının ve hayatının bugünkü özelliklerini aydınlatıyor. Bu çalışma 1993’ten beri yapılan en kapsamlı çalışma.

Araştırma verilerine göre Türkiye’de aile giderek küçülüyor. Şehirleşen ve modernleşen ülkemizde bunun şaşılacak bir yanı yok.

Televizyon’da ikide bir ekrana getirilen dört eşli otuz iki çocuklu adam haberlerine aldırmayın. Tek eşlilerin oranı 95.7. Çift eşlilerin oranı %4. Evlenme yaşı genellikle 18-24 arası ve görücü usulü yaygın. Ancak görücü usulünde kızın ve erkeğin rızası alınıyor. Resmi ve dini nikah birlikte yapılıyor, oranı %85.9. Nikahsız yaşayanlar % 0,6.

Aile üyeleri sabah kahvaltısında % 73.4, akşam yemeğinde % 88.8, hafta sonlarında % 90.2 birlikte oluyor. Bu rakamlar aile fertlerinin birbirine ne kadar bağlı olduklarının işareti. Gelgelelim ailece sinemaya, tiyatroya falan gitme alışkanlığı zayıf. Bunun sebebini nerede aramalı? Halkta mı, sinemacılar ve tiyatrocularda mı? İkide bir toplumda yükselen şiddet ileri sürülerek burnumuza dayanan bir husus: Toplum olarak çocuklarımıza şiddet uyguluyoruz, bu da zincirleme olarak kuşaktan kuşağa geçiyor. Eğitimsiz ve bilinçsiz aileler çocuklarını dövüyor, o çocuklar büyüyünce onlar da kendi çocuklarını dövüyorlar. Öyle mi? Hayır.

Çocuğu ikaz hususunda en yüksek oran “azarlamak” o da % 13.2. Sık sık döverim diyenlerin oranı % 0.9. Buyurun buradan yakın.

Gelelim şiddetin öteki boyutuna: Kadına dayak. Hani uğruna ikide bir eylemler yapılan mesele. Efendim durum şöyle: Eşler arasında anlaşmazlık vuku bulduğunda gerçekleşen şey, en yüksek oranla “sesini yükseltmek” % 31.3. Bunu % 22 ile “sessiz kalma” takip ediyor. Fiziki şiddete maruz kalanlar % 7.8. (Bu da olmasa keşke). Beni en çok mutlu eden rakam “hasta ziyareti” konusunda belirdi: % 44.3. Demek ki duygularımızı, ahlâk ve faziletimizi koruyoruz. Demek ki şefkat, merhamet, feragat, hizmet, dayanışma devam ediyor. Boş zaman bulduğunda “hasta ziyareti”ne giden milletten umut kesilmez. Bunun gibi dini bayramlarda, bayram ziyaretinin oranı da az değil % 71.8. Bu rakam sanırım kırsalda daha fazladır. Çünkü şehirlerde bir yerden bir yere gitmek epeyce mesele oldu.

Bu araştırmanın dışında yapılan TÜSEV’in “Sivil Toplum ve Hayırseverlik” çalışmalarında beliren bir rakamı da bu yazıya ilave etmek isterim. Türk toplumu yılda 2 milyar dolar hayır için veriyor. Bu rakam daha da artabilir. Yakından bildiğim Deniz Feneri Derneği’nin gelişmesini örnek gösterecek olursam şunu derim: Biz bu işe başlarken gün gelecek bu dernek Pakistan depreminden sonra oraya hastane, okul, ev yapacak güce erişecek, bunu hayal bile edemezdik. Demek ki oluyormuş, millete “hayra hizmet” hususunda güvenmek lazım imiş.

Son olarak şu rakamları verelim. Türk toplumunun % 58.4’ü mutlu, % 26sı orta seviyede mutlu, % 10.9 çok mutlu. Buradan şu çıkar: % 90 mutlu.

Araştırma sonuçlarını kullanarak bir pembe tablo çizmek istemem. Zaten bu rakamlara güvenmediklerini söyleyenler de var. (Onlara niçin güvenelim?)

Evet, toplum sancılar çekiyor, (yoksulluk, yolsuzluk, gasp, cinayet, hırsızlık vb.) pek çok mesele ile boğuşuyor, (bilhassa gelir dağılımındaki adaletsizlik) kendine daha iyi bir gelecek, bir güvenlik alanı açmaya çabalıyor, bunlar doğru. Ama “battık, bittik, bu millet adam olmaz” edebiyatı da boş lakırtıdan ibaret. Ortalıkta dolaşan, hakim kültür-hakim sermayenin ürettiği her söze kanmayın. Varsa, aksayan bir şeyler bu milletten ziyade onu yönetenlere aittir. Millet, gördünüz işte çok şükür dimdik ayakta. Değerlerine sahip, kendine güveniyor ve mutlu (Mutluluk ne demekse).

Yeni Şafak, 17.1.2007

Mustafa KUTLU

18.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Biz Türk’üz, biz Kürt’üz Biz Sünni’yiz, biz Şii’yiz

  Sınırsız bayramlaşma

  Millet dimdik ayakta

  Yeni ‘Bağdat Seferi’ hevesi


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004