Risâle-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesi tarafında düzenlenen programda “Risâle-i Nur ve San’at” konulu bir seminer veren Yönetmen Osman Gökmen, Allah’ın her varlığı muhteşem zinetlerle yarattığını söyledi.
İnsanoğlunun san’ata ilgi duymasının san’ata karşı kayıtsız kalamamasının altında yatan sebebin yaratılmışların yaratılışında yüksek bir san’at iradesinin olmasından kaynaklandığını vurgulayan Gökmen, seminerde şunları söyledi:
“Yaşadığımız evrende durmaksızın hiçten hadsiz sayıda sanatlı mahlûklar vücuda getirilmekte. San’at varlıkların ve eşyanın yaratılışında bulunmakta.
“Risâle-i Nur’da yer alan ‘…madem bilmüşahade her vakit hiçten nihayetsiz sühuletle, nihayetsiz sanatlı masnular vücuda geliyor’ ve ‘çünkü en ehemmiyetsiz ve en küçük zannettiğimiz mahlûklar, bazen san’at ve hilkat cihetinde en büyüğünden daha büyük olur. Sinek tavuktan sanatça daha ileri gitmezse de geri de kalmaz...’ ifadeleri kâinata göz gezdiren her akıl ve şuur sahibinin ilk dikkatini çekenin Allah’ın yarattığı her varlığı alelade, sıradan, özensiz ve değersiz olarak değil kâinatın enva-ı acaib zinetlerle süslendirildiğini görmektedir.
“İşte böylesine mucizane benzersiz ve yüksek bir değerde yaratışın sebebi ise masnuları yaratandaki şiddetli güzel yapma iradesi ve süsleyerek yaratma kastından kaynaklanmaktadır. “Ve bilmüşahade şöyle tahsinat, tezyinat onların Saniinde gayet şiddetli bir irade-i tahsin ve kasd-ı tezyin var olduğunu gösterir” cümlesi bunu ifade eder.
“Aynı şekilde buna bağlı olarak böylesi süsleme ve bezemenin ardında ise bizzarure “O Sanide san’atına karşı kuvvetli bir rağbet ve kudsî bir muhabbet olduğunu gösterir.”
“Bu ise bu kâinat içerisinde insana özel bir yer ve istisnai bir konum vermektedir. İnsanın ve bütün şuur sahiplerinin böylesi bir yaratış karşısındaki misyonu ise “masnuatı yaldızlayana mezaya ve mehasine, mevcudatı ışıklandıran letaif ve kemalata karşı “Sübhanallah,” “Maşallah,” “Allahuekber” diyerek istihsan ve takdirini beyan etmek”tir.
“İşte buna biz “kulluk” diyoruz. Bu kulluğu ise şahsı ve hayatı ile en üstün derecede yansıtan ise Fahr-ı Kâinat Efendimiz olmuş. Dolayısı ile sanata ve Sania karşı insan ve insanın en şereflisi olan Peygamber-i Zişan Efendimiz kayıtsız kalmamış. Kalamamış. “Sübhanallah,” “maşallah,” “Allahuekber” diyerek semavatı çınlattırmış. “Ve Kur’ân’-ın nagamatı ile kâinatı velveleye verdiren, istihsan ve takdir ile tefekkür ve teşhir ile, zikir ve tevhid ile ber ve bahri cezbeye getiren O” olmuş.”
|