Kocaeli ve ardından Ankara’da susuzluğun baş göstermesi, geçen Aralık ayının nispeten sıcak geçmesi, meteoroloji uzmanlarının tahminlerinin yanlış çıkması medyanın “iklim değişikliği ve küresel ısınma” konusunu gündeme getirmesine sebep oldu.
Halbuki iklim değişikliği, çağın en önemli sorunlarından birisi olarak, özellikle 1990’lı yıllardan itibaren hemen hemen bütün çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma girişimlerinin odağında yer alıyor.
Geçen yüzyılda dünyanın sıcaklığı 0.6 derece arttı. Deniz seviyelerinde yükselmeler olurken, buzulların bir kısmı eridi, hâlâ da erimeye devam ediyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde yağış miktarları değişti, kimi bölgelerde fırtına ve sel olayları arttı.
1860 yılından beri görülen en sıcak 20 yılın 19’u, 1980’den sonra yaşandı. 1998, aletsel kayıtlara, ağaç halkası ve buz örneklerine göre son bin yılın en sıcak yılı; 2002 ise ikinci en sıcak yıl oldu. Son 50 yıl, buzul kayıtlarına göre son 6 bin yılda gözlenen en sıcak yarım yüzyıl. Okyanus sıcaklık kayıtlarına göre 1950’li yılların ortalarından 1990’ların ortalarına kadar önemli bir ısınma yaşandı.
Ancak “iklim değişikliği, küresel ısınma tam anlamıyla biliniyor mu?” ya da “sokaktaki insanın ne kadar gündeminde?” Bianet, bu soruların cevaplarını Karaköy iskelesinde insanlara sordu.
Verilen cevapların çoğu kış mevsiminde olmamıza rağmen hava sıcaklığının düşmemesiyle ilgili kafa karışıklığına dayanıyor ve bu durum da küresel ısınmaya bağlanıyor. Hemen hemen herkesin küresel ısınmadan haberi var ancak, küresel ısınmaya sebep olan etkenler bilinmiyor.
Ayrıca bundan böyle küresel ısınmanın muhtemel etkilerini gözeterek yaşamayı mümkün kılacak bir model konusunda da şaşkınlık hakim. Meselâ başta ABD olmak üzere Türkiye’nin de henüz onaylamadığı Kyoto Protokolü’nden haberi olana rastlayamadık. Uluslararası Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıklamasına göre, küresel ısınma sebebeyle yağış miktarlarında yüzde 11’lik bir düşüş yaşanacak ve bunun sonucu olarak tahıl ürünlerinde önemli bir azalma olacak. Dünyanın gelişmekte olan ülkeler nüfusunun yarısından fazlasını temsil eden 65 gelişmekte olan ülke, küresel ısınma nedeniyle muhtemelen yaklaşık 280 milyon ton tahıl ürünü kaybına uğrayacak.
Küresel ısınmanın tarım üzerindeki etkileri, açlık riski altında olan insanların sayısını önemli ölçüde artırabilir. Küresel ısınma sebebiyle daha fazla açlık riskiyle yüz yüze olan ülkelerin sayısı 40 civarında ve bu ülkeler 2 milyardan fazla nüfusa sahip.
|