Türkiye ilginç ülke..
Kendine özgü tartışma konuları buluyor..
Yeni konumuz ne?
Başbakanlar, karar alırken Genelkurmay Başkanı’na danışmalı mı, danışmamalı mı?
Konu askeri ilgilendiriyorsa.. Askeri bir operasyon gerektiriyorsa.. Silahlı Kuvvetler harekete geçecekse..
Evet..
Peki ya siyasi ise?
O zaman, elimizi vicdanımıza koymak lazım..
Başbakan niye Genelkurmay Başkanı’na danışsın ki..
(...)
Erdoğan’ın izlediği politika yanlış da olsa.. Genelkurmay Başkanı’nın; ‘bizim görüşümüz sorulmadı.. Bunu yazın’ demeye hakkı var mı?
Yok..
Büyükanıt diyor ki.. Kıbrıs’ta 40 bin askerimiz var.. Ben de onların başıyım..
Doğru..
Doğru da Gümrük Birliği anlaşmasıyla 40 bin askerimizin ne ilgisi var anlamadım..
Şimdi bir parti çıksa.. AB’ye karşıyım dese.. İl il, ilçe ilçe dolaşsa görüşlerini anlatsa.. Beni iktidar yaparsanız ilk gün Avrupa ile köprüleri atacağım dese..
Seçmen de arkasında dursa.. Oy verse.. İktidar yapsa..
Genelkurmay Başkanı; AB’den vazgeçemezsin bu devlet politikamız mı diyecek..
Veya tam tersi..
Bir parti çıkıp, ‘Benim yolum Avrupa.. Limanları da açacağım, 400 bin Rum’dan mı, üç beş tane Rum gemisinden mi korkacağım’ dese.. Bu kampanyasıyla iktidar olsa..
Genelkurmay itiraz mı edecek..
Sorum şu..
Ankara’da önceden belirlenen devletin resmi politikaları varsa.. O politikaların dışına çıkılamıyorsa..
Bunca parti niye var?
Biz niye sandık başına gidiyoruz.. Niye oy veriyoruz.. Niye partiler arasında tercih yapıyoruz..
O zaman iktidar kim olursa olsun.. Ne fark eder ki..
Bu konuda hükümeti haklı buluyorum.. Çünkü bedelini kendileri ödeyecek..
Çünkü karar siyasi..
Siyasi olduğu için de Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın TV’den öğrenmesi çok normal..
Vatan, 10.12.2006
|