Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 06 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

İnönü demokrasiye falan geçmedi ki!

Kaşalotlar, İnönü’nün bu ülkeye ettiği en önemli hizmetin ‘demokrasiye geçmek’ olduğunu söyleyip dururlar. Hatta kimilerine göre bu ‘çağdaş demokrasi döneminin yolu’ daha 1925 yılında açılmıştır... Tek parti diktasının kurulması demokrasiye yol göstermiştir. Bunu söyleyeni Siyasal Bilimler’in birinci sınıfında çaktırırlar ama Türkiye’de köşe yazarı yapıyorlar.

İnönü, demokrasiye geçmemiştir. Başka partilerin kurulmasına izin vermek, demokrasiye geçmek değildir.

Evvela, anlı şanlı diktatörümüz Milli Şef İnönü, muhalefete ‘gönüllü’ olarak izin vermemiş, savaşı Almanya kaybettiği, Amerika kazandığı için vermek zorunda kalmıştır. Batı demokrasilerine eklemlenmek, bizden toprak ve üs isteyen Stalin’in baskısına direnebilmek için müttefik bulmanın tek yoluydu.

İnönü savaş boyunca ikili oynadı; Almanya kazansaydı faşizme koşulacaktı, Amerika kazanınca ister istemez o tarafa meyletti. CHP içinde bir faşist hizibi hep elinin altında tuttu, hatta 1942-43 yıllarında sorumluluk mevkiine de getirdi, savaşın ucu görününce, sonu belli olunca da tasfiye etti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin şöyle ya da böyle ayakta kalması için şeytanla bile işbirliği ederdi çünkü!

Saniyen, muhalefete izin verdi ama, bir iktidar değişikliğinin ‘altyapısını’ hazırlamadı. Çerçeveyi değiştirmedi.

Faşist İtalya yıkılmış, ama bizim oradan aldığımız Türk Ceza Kanunu dimdik ayakta kalmıştı!

Sosyalist muhalefet bir ara başlar gibi oldu, hemen tırpanlandı. Sendikalar dizginlendiler. İşçi hakları verilmedi.

Salisen, ekonomide hiçbir, ama hiçbir reform yapılmadı. Liberal bir partinin bürokrat diktasının yerini alabilmesi, bir ‘alternatif’ doğabilmesi için en küçük bir yapı değişikliğine gidilmedi. KİT düzenine, yani devlet kapitalizmine ve tekellere hiç dokunulmadı. Kambiyo reformu kimsenin aklına gelemedi.

(...)

Bir iktidar değişikliği olabileceğine hiçbir zaman gerçekten inanmamıştı. Muhalefete ‘göstermelik’ olarak izin verdiğini, Batı’ya karşı görüntüyü kurtardığını düşünüyor, halkın ‘cahillik etmeyip’ gene kendisini seçeceğini sanıyordu.

1950 yılında bu olmayınca şaşırdı. 1954 yılında DP daha da büyük bir koltuk sayısıyla iktidarda kalınca daha da şaşırdı, halkın dört yıllık bir dönemden ‘hevesini aldığını’, artık ona döneceğini ummuştu.

1957 seçimlerinde oylarını arttırdı, fakat iktidarı gene elinden kaçırınca huysuzlandı. Çünkü seçim sistemini değiştirmek de hiç aklına gelmemişti ‘demokrasiye geçerken’... Çoğunluk sisteminin, yani kendi düzeninin kurbanı oluyordu!... O yıldan başlayarak da bürokrasiye göz kırpmaya, ‘gelin beni kurtarın’ sinyalleri göndermeye koyuldu.

Türkiye’yi darbe ortamına götürecek olan ünlü Meclis Tahkikat Komisyonu’nun kurulma nedeni ‘CHP’nin darbe kışkırtıcılığı yapıp yapmadığını tahkik etmek’ yani araştırmaktı...

Haklıydılar, çünkü bu yönde ciddi belirtiler vardı!

Darbeden sonra ‘CHP ihtilalin ne içindedir ne de dışındadır’ diyerek futbol deyimiyle ‘açıkta beleş bekledi’... Halk ‘nihayet’ hatasını anlayacak, gene onu seçecekti...

Seçmedi... İnönü 1961-65 arası ancak ‘koalisyon lideri’ olabildi. Ondan sonra ölümüne kadar da koalisyona bile yetecek oy sayısına ulaşamadı. Evvelce diktatör olmuş olmanın ve memlekette gerçekten demokratik bir düzen kurmamanın cezasını çekiyor, faturasını ödüyordu.

Akşam, 5.12.2006

Engin ARDIÇ

06.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Hodri meydan!

  Türkiye AB yolunda devam ediyor

  Laiklik ve ahlâk

  Askerî harcamalar, NATO, AB

  İnönü demokrasiye falan geçmedi ki!


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004