28 Şubat sürecinde inançlarından dolayı 1520 subay ve astsubayın tasfiye edildiğini, binlercesinin de tasfiye tehdidi ile erken emekliliğe zorlandığını hatırlatan Adaleti Savunanlar Derneği Genel Başkanı Adnan Tanrıverdi, “Bu tasfiyelerin, devlette, milletin manevî değerlerine zıt bir kadrolaşmanın sağlanması amacıyla yapıldığına inanıyoruz” dedi.
Yüksek Askerî Şûrâ kararları ile ordudan uzaklaştırılan kişiler tarafından kurulan Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER), 4. Olağan Genel Kurul toplantısını dün gerçekleştirdi. Fırat Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıda konuşan ASDER Genel Başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, 28 Şubat döneminde ordudan uzaklaştırılan subay ve astsubayların söylendiği gibi devlete tehdit olması durumunda çeteciler gibi foyalarının çıkması gerektiğini ifade ederek, bu tasfiyelerin asıl amacının, milletin manevi değerlerine zıt bir kadrolaşma olduğuna inandıklarını belirtti.
TASFİYELER HUKUK DIŞI
Hiçbir yasal dayanağı olmadan, yasal hiçbir suç isnad edilmeden, hiçbiri bağmısız yargı önüne çıkarılmadan, yargı önünde hesaplaşma hakları da ellerinden alınarak kamudan tasfiye edilen bütün mağdurlara yapılan işlemi hukuk dışı ve adaletsiz kabul ettiklerini ifade eden Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Genel Başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, dernek olarak, mağdurların gasp edilen haklarını yasal platformlarda aramaya devam edeceklerini söyledi.
Milli Güvenlik Kurulu’nun oluşumunun, askerlerin Anayasa eliyle siyasete sokulması anlamına geldiğini söyleyen Tanrıverdi, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nde de milletin bir kısım inanç, ideoloji ve etnik gruplarının devlete tehdit olarak gösterilmesiyle, silâhlı kuvvetlerin bu kitleler üzerine kışkırtıldığını ve gayretlerinin içeride heba edildiğini, dış tehditlerin gözden kaçırılmasına sebep olduğunu dile getirdi.
DİNDARLARI TEHDİT GÖRENLERE ELEŞTİRİ
“Dininin icaplarını yerine getirme gayreti içinde bulunan insanlarımızı, örtünen kadınlarımızın sayısının artmasını, ibadet edenlerin sayısındaki artışı, cami ve mescit sayısındaki artışı Cumhuriyete ve devlete tehdit olarak değerlendiren zihniyeti, milletimizin değerlerine ve devletimizin geleceğine karşı yönelmiş gerçek tehdit olarak kabul ediyoruz” şeklinde konuşmasını sürdüren Tanrıverdi, başörtüsü yasağı, meslek liselerine yönelik farklı katsayı uygulaması, Kur’ân Kurslarına gitme yaşının büyütülmesi ve imam hatip liselerinin önlerinin kesilmesini de eleştirdi.
Tanrıverdi, Prof. Dr. Atilla Yayla’nın maruz kaldığı olaylar hakkında da, “Her şeyden önce o konuşmasında bir hakaret sözcüğünün olmadığını düşünüyoruz. Ama suçlanan sayın profesör Yayla’nın dinlenmeden apar topar verilmiş bu kararı aynen Yüksek Askerî Şûrâ kararı gibi yargısız infaz şeklinde değerlendiriyoruz. Düşünceleri ifade etme özgürlüğüne indirilmiş bir darbe olduğunu düşünüyor ve kınıyoruz” şeklinde konuştu.
ŞERHE RAĞMEN SAYGISIZLIK
MGK toplantılarında Başbakanın defalarca şerh koymasına rağmen yine de önüne tasfiye edilecekleri içeren dosya konulmasını ‘saygısızlık ve disiplinsizlik’ olarak değerlendiren ASDER Onursal Başkanı Prof. Dr. Ahmet Alper de, hükümetin, istediği takdirde YAŞ kararlarının yargı denetimine açma işini bir günde halledebileceğini, bunun için TSK Personel Kanununa 1982’de eklenen bir cümlenin çıkarılmasının yeterli olacağını belirtti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise, sözkonusu hukuksuzlukların giderilmesi yolunda demokrasi vurgusuna şiddetle ihtiyaç olduğunun altını çizdi.
|