İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) yetkilileri, hükümetin 301'le ilgili olarak görüş istediği STK'lar arasında insan hakları örgütlerinin bulunmamasının büyük bir eksiklik olduğunu, şimdiye kadar ortaya çıkan görüşmelerin de "görüntüyü düzeltmekten" öteye gitmediğini bildirdiler.
İnsan Hakları Ortak Plâtformu (İHOP) temsilcileri Türk Ceza Kanununun 301. maddesi ile ilgili neler yapılabileceği konusunda gazetelerin temsilcileri ile bir araya gelip neler yapılabileceği konusunda görüş alışverişinde bulundular.
Mazlumder, İnsan Hakları Derneği, Helkinki Yurttaşlar Derneği ve Uluslar arası Af Örgütü tarafından oluşturulan İHOP, düşünceye özgürlük kampanyası çerçevesinde yapılan faaliyetleri değerlendirmek amacıyla düzenlenen istişare toplantısında, 301. maddenin değiştirilmesinden öte kaldırılması gerektiğini vurguladılar.
Türkiye’nin 9 Nisan 2002’de imzaladığı Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan kaldırılmasına ilişkin Birleşmiş Milletler Uluslararası Sözleşmesine dikkat çekilen toplantıda, “TCK’nin 301. maddesinde yer verilen “Türklük” ibaresi, doğrudan ırka yönelik bir referans verdiğinden ve maddenin koruma alanına başka ırk ve etnik grupların girmemesi dikkate alındığında 301. maddenin Irkçılığa Karşı Sözleşmeye aykırı olduğu açıktır. Öte yandan, ‘Türklük’ ibaresi, oldukça muğlak ve anlam içeriğine sahiptir. Bu ibare, rahatlıkla evrensel bir ırkçı söylemin unsuru haline getirilme tehlikesi taşımaktadır” görüşüne yer verildi.
301. maddenin, madde içinde korunan değer ve kurumlara yönelik “aşağılayıcı” ifadeleri cezalandırdığına dikkat çekilen toplantıda, bu kelimenin geniş bir anlama sahip olduğu ve yorumlanmaya muhtaç olduğu vurgulandı.
Yapılan açıklamalarda, “Gerek Türklük gerek aşağılanma ifadeleri sözkonusu uluslar arası standart ile uyum içinde değildir. Fiziksel olarak yasa içinde düzenlenmiş olmakla birlikte anlamların muğlaklığı, idare organları ve yargı organlarına gereğinden fazla yorum hakkı sunmaktadır” denildi.
Demokratik hukuk devletinde kamu düzeninin sağlanmasının, özgürlüklerin korunması ile mümkün olduğunun belirtilen toplantıda, bu çerçevede özgürlükler ile ceza sistemi arasında bir dengenin varlığının zorunluluğu olduğu, ceza sisteminin özgürlükleri koruyucu bir suç ve ceza politikasının oluşturmanın gerekliliği üzerinde duruldu.
Son yıllarda TCK’nin 301. maddesi temelinde açılan davaların tümünde “tabulaştırma” zihniyetinin izlerinin bulunduğu dikkat çekilen toplantıda, “Bu da rejime en azından bir otoriter nitelik kazandırmakta, özgürlükler ve düzen dengesinde de düzen lehine aşırı bir biçimde bozmaktadır. Bu nedenlerle insan hakları örgütleri 301. maddenin düzeltilmesinden yana bir mücadele sürdürmektedir” denildi.
Hükümetin son zamanlarda 301 ile ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşünü almasını olumlu bulan İHOP yetkilileri, ancak bunlar arasında insan hakları örgütlerinin bulunmamasının büyük bir eksiklik olduğunu, şimdiye kadar ortaya çıkan görüşmelerin “görüntüyü düzeltmekten” öteye gitmediğine dikkat çektiler.
|