Ağrıyan başın ilâcıydı. Eczaneye gerek kalmazdı. Doktor tavsiyesi hiç gerekmezdi. Beyin kıvrımlarınıza girer, ihtiyacınız olan ilâç sözü bulur ve bir şekilde yansıtırdı. Bunu, sözün yetmediği yerde hal dilinin ve bakışın anlamlandıran güveni içinde yapardı.
Sabırla dinler, anlar ve derinleşerek kendi dünyasında sizi hissetmeye çalışırdı. Sizi yaşardı. Oldukça duyarlıydı. Diğergamdı. Her olumlu faaliyetin arkasında tebriğini ve takdirini esirgemezdi.
Pusula gibiydi. Konuşmadan gösterir ve nereye koyarsanız, hep aynı yönü doğru gösterirdi. Konumlanmasına göre yönünü değiştirmezdi.
Benimle eksiklerimi paylaşırdı. Çözümü de beraberinde söylerdi. Gıyabında ilkeli desteğini sürdürür ve kişiye indirgenmiş polemiklere tebessüm ederek sessiz kalırdı. Cevap verme ihtiyacı duymadan o tür ortamlardan uzaklaşırdı.
Sabahın erken saatlerinde günün bereketini yakalar ve evin önünde uzaklara dâvet eden bir bakışla sekiden uzaya doğru kısa bir süreliğine dalarak atmosferin enerjisini alırdı.
İkram ve şefkat odaklıydı. İnanarak korurdu. Kararlı ve metin dururdu. Diyalogdan yorulmaz, sınır koymaz ve üşengeçlik göstermezdi. Kendini sizde fanî edecek müstesnâ bir zevkin ve hazzın içindeydi.
Bilmediği konuların kıyas ve kritiğini yapmazdı. Size cesaret verirdi. Yüreklendiriciydi. İltifat eder ve coşkunuza ortak olurdu. Etrafınızı gözetler ve kem gözlerden koruyucu bir muamelenin bütün inceliklerine vakıf bir sahiplenmeyle yönlendirir ve duâ ederdi.
Bir macera insanıydı. İdealinin her türlü gereklerine hazırdı. Geceyi gündüz yapar. Kışı bahar görür ve sıkıntıya ümit ekerdi. Onu yıldıracak ve size dokunacak her türlü ayrık otlarını dezenfekte edercesine sınırlayarak önünüzü açardı.
Sitemleriniz onun sinesinde uyur ve kendinden geçerek kendini unuturdu. Naz makamına müsaade eder ve sizi şımartacak bir teşebbüsün enerjisini verirdi.
Kolay kabullenmeyen bir mizacı vardı. Kabullendiğini ise tartışmayan bir hoşgörünün beraberlik iksirini içmişti. Heyecanını sizin mutluluk haritanızla birleştirerek ortak paydaya dönüştürürdü.
Anlaşılmaz tutumlarının perde arkasında sevecenlik ve yufka yüreğin muhabbet köprüleri saklıydı. Endişe duyduğunda kalp gözüne akıl merceğini takarak düşünür ve beklenmedik bir anda orijinal fikrini ve size özel yaklaşımını sunardı.
Peşinen, yükselmenin bütün şıklarına evet cevabını verecek bir civanmertliğe sahipti. Bundan çok keyif alırdı. Arkadaşına arkadaştı. Can ciğer bir sızının derinliğini yaşayarak, her deminizi hissetme çabası içinde doğru sözün acı şerbetini içirirdi.
Onu hayal etmek dinlendirirdi. Onunla konuşmak rahatlatırdı. O ekmek, su ve hava kadar bir ihtiyaçtı. Karamsarlığın zerresine bile düşmandı. İradeli tutumun ağır risklerine aşinaydı.
Limanına demirlendiğinizde, kendinizi emanet etmenin duygu sıcaklığıyla akıl rehberliğine güvenirsiniz. Vicdan huzurunu hemen hissedersiniz.
Her yaşadığınız olayda ve karşılaştığınız zorluklarda, onun size söyleyeceği bir çift sözün sükûnet verecek duyuşu vardı. “Ben”in azade edilmiş ve başkasına adanmış örneğiydi. Beraberliğin vazgeçilmez kurallarına uyardı. Ortaklık gibi görürdü. Her hareketinde sizi dikkate alarak planlamayı tercih ederdi.
Çevrenin göremediği ve sizin gözünüzden kaçan incelikleri farklı bir nazarla yakalar ve önünüze koyarak daha farklı bir yaklaşım geliştirmenize ön ayak olurdu. Görünmeyen kazaları önleyiciydi. İyi bir üçüncü göz olur ve sizi toparlardı, sarardı.
En büyük zevki, zevki tattıran dostlarıydı. Sonunda dostları da ondan almışlardı aynı ilhamı. Ona da sunarlardı aynısının daha da ileri mertebesini.
Yüksek mertebelere çıkaran merdivende hidrolik sistemi gibi, sizi alır, varacağınız yere bağlar ve sağlam noktada tutardı.
|