|
|
|
Çelik: Şûrâya gölge düşürülmesin |
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Millî Eğitim Şûrâsının kısır, ideolojik, siyasi tartışmalarla gölgelenmemesi gerektiğini belirterek, “Hiçbir siyasî partinin gölgesi bu şûrâya düşmemelidir. İktidarın da muhalefetin de gölgesi bu şûrâya düşmemelidir. Medyanın gölgesi de bu şûrâya düşmemelidir” dedi. Çelik, şûrâda objektif bir rapor hazırladıklarını dile getirdi.
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Millî Eğitim Şûrâsını kısır siyasi, ideolojik tartışmaların gölgelememesi gerektiğini belirterek, ‘’Buradaki müzakereler esnasında, ortaya atılan bazı görüşler, birilerinin hoşuna gitmeyebilir’’ dedi.
17. Millî Eğitim Şûrâsı’nda önceki gün tamamlanan ön komisyon çalışmalarından sonra dün MEB Şûrâ Salonu’nda Genel Kurul çalışmalarına geçildi. Genel kurul oturumu, Millî Eğitim Bakanı Çelik’in konuşmasıyla başladı. Çelik, konuşmasında Şûrâyla ilgili haberlere ve ortaya atılan görüşlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ‘’Şûrânın, her türlü peşin hükümden arınarak, ideolojik saplantılar bir tarafa bırakılarak, ortak aklın hakim kılınması gereken bir çalışma şekli’’ olduğunu belirten Çelik, eğer bu yapılmazsa çalışmanın adının ‘’Şûrâ’’ olmayacağını söyledi. Çelik, şöyle konuştu:
‘’Cumhuriyetimizin temel nitelikleri, laik eğitim bu Şûrâya katılan herkesin, başta ben olmak üzere, Şûrâya davet edilen, tabii olarak katılan, seçilerek gelen herkesin ortak paydasıdır. Üç gündür devam eden müzakereler esnasında değişik teklifler ortaya atıldı, bazı konularda eğilimler belirlendi. Buralardaki müzakereler esnasında, ortaya atılan bazı görüşler, birilerinin hoşuna gitmeyebilir. Eğer herkesin söylediği, herkesin sahip olduğu düşünce, herkesin hoşuna gitseydi, yeryüzünde farklılıklar olmazdı. Dolayısıyla, buradan hareket ederek sanki vahim bir tablo varmış gibi, bir çerçeve çizilmesi doğru değildir. Laik eğitimin belini kırmadan söz edenlerden tutun da, ‘laik eğitim örseleniyor’ diyenler var. Şunu kesinlikle belirtmek istiyorum; Türkiye Cumhuriyeti devletinde eğitim laik bir eğitimdir.’’
‘’MEDYANIN DA GÖLGESİ DÜŞMEMELİDİR
Anayasa’nın demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletini öngördüğünü kaydeden Çelik, demokratik devletin, hür tartışmayı ve düşünce özgürlüğünü gerektirdiğini belirtti. Çelik, şöyle devam etti: ‘’Laikliği tanımlamama gerek yok. Devlet, dinler, inançlar ve düşünceler karşısında eşit mesafededir. Şüphesiz ki, bu Şûrâyı kısır siyasi ve ideolojik tartışmalar gölgelememelidir. Hiçbir siyasi partinin gölgesi, bu Şûrânın üzerine düşmemelidir. İktidar partisinin de muhalefet partisinin de düşmemelidir. Bu Şûrâya medyanın da gölgesi düşmemelidir.’’
Millî Eğitim Bakanı Çelik’in bu sözlerini, Şûrâ üyeleri alkışladı.
Çelik, Şûrânın ilk gününde üyelerin uyukladıkları yönündeki haberlere de değinerek, “Bu tür yorumların Şûrâya katılanlara yapılmış bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. İnsanlar yoldan geldikleri için her toplantıda olabileceği gibi, insani bir hal gereği olarak uyuklamış olabilir. Ama, Şûrâya gelen tüm insanların horul horul uyuduğu şeklinde bir tanımlama yapmanın, bu Şûrâya katılan insanlara, onların temsil ettiği kesimlere büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum” dedi.
‘’Eğitimciler olarak dertlerinin bağcıyı dövmek olmaması gerektiğini’’ ifade eden Hüseyin Çelik, Avrupa Birliği sürecinde, küreselleşmenin hakim olduğu bir dönemde, aklın prensipleri çerçevesinde duygusallıktan uzak yeni bir şekillenmenin nasıl yapılacağı, çocuklara nasıl bir gelecek temin edileceği kaygısını taşıdıklarını belirtti. Çelik, ‘’Buradaki bütün topluluğun aynı endişeleri, hassasiyetleri taşıdığına inanıyorum’’ dedi.
Çelik, Şûrâya katılan değerli bilim adamları ve akademisyenler bulunduğunu, eğitimin her alanından büyük tecrübe sahibi yöneticilerin, sivil toplum örgütü temsilcilerinin Şûrâda görüşlerini özgür bir tartışma ortamında ortaya koyarak Türkiye adına tespitlerde bulunacaklarını söyledi. Çelik, ‘’Başta bakan olarak ben ve Millî Eğitim Bakanlığının bu Şûrâ üzerinde dikte ettirici ve bizim sabitlerimiz, bizim doğrularımız doğrultusunda, onları ısrarla yönlendirici bir tablo olduğunu hiç kimse söyleyemez’’ diye konuştu.
Katsayı adaletsizliğini savunanlar salonu terk etti
Şurada, ‘’Türk Milli Eğitim Sisteminde Kademelerarası Geçişler, Yönlendirme ve Sınav Sistemi’’ konulu komisyon raporunun Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in başkanlığında görüşülmesi sırasında söz alan YÖK Üyesi ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, meslek liselilere uygulanan katsayı adaletsizliğinin gündeme gelmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Saylan, ‘’Şura’nın böyle bir şeye alet edilmesinin acıklı olduğunu’’ iddia etti. Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer de Şura’da toplantının önemine uygun kararlar çıkmadığını savundu. Şura’yı katsayı tartışmasına kilitleyerek, eğitimdeki sorunların çözülemeyeceğini ileri süren Dinçer, ‘’Biz katsayıyı değil, yapısal sorunları yapılandırmayı ve yöneltsel sorunları gündeme getirdik. Sorunu katsayıya kilitleyen, Şura’yı bunun gölgesine düşüren eğitim politikalarıyla eğitimin sıkıntıları giderilemez. Hükümetin bu politikalarına ortak olmayacağız. Biz herkesin parasız, bilimsel, laik eğitim hakkından yararlanmasını savunuyoruz’’ diye konuştu. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in, Dinçer’in konuşma süresinin bittiğini belirtmesi üzerine, salonda bulunan katılımcılardan bazıları Dinçer’i alkışlarla protesto ettiler. Tartışmaların ardından Dinçer, ‘’Yurttaşların eğitim hakkını engellemeye yönelik bu Şura’ya ortak olmamak adına Şura’dan çekiliyoruz’’ diyerek, salonu terk etti. Dinçer ile DİSK Genel Sekreter Yardımcısı Perihan Sarı da salondan ayrılarak, Şura’dan çekildiklerini açıkladı.
|
/ ANKARA
17.11.2006
|
|
|
Yoksulluk ilk sırada yer aldı |
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Temsilciliğinin (UNDP) yaptığı ankete göre muhtemel bir genel seçimde oy verme tercihi olarak laiklik ve Atatürkçülüğü öne çıkaranların oranı sadece yüzde 2. Konsensus Araştırma ve Danışmanlık şirketine yaptırılan “Türkiye’de Siyaset ve Kadın Kamuoyu Araştırması”nda, seçmenlerin öncelikleri yoksulluğun (yüzde 32.6), işsizliğin (yüzde 17.4), eğitim sorunlarının çözülmesi (yüzde 15.4) ve terörün önlenmesi (yüzde 7.8) olarak sıralanıyor.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Temsilciliği’nin (UNDP) yaptığı ankete göre muhtemel bir genel seçimde oy verme tercihleri arasında “Laiklik ve Atatürkçü” görüşünü önemseyenlerin oranı sadece yüzde 2 olarak ortaya çıktı. Ankete göre bugün yapılacak seçimde dört parti barajı aşıyor.
UNDP’nin Konsensus Araştırma ve Danışmanlık şirketine yaptırdığı “Türkiye’de Siyaset ve Kadın Kamuoyu Araştırması” ilginç sonuçları ortaya çıkardı.
PARTİLERDEN BEKLENENLER
Temmuz-Ağustos 2006 döneminde, 26 ilde 18 yaş ve üstü bin kişi ile yüzyüze yapılan ankete göre siyasi partilerden en önemli beklentiler arasında ilk üç sırayı yoksulluk, işsizlik ve eğitim sorunlarının çözümlenmesi yer aldı.
Yoksulluğun azaltılmasını isteyenler yüzde 32.6, işsizlik sorunun çözümünü isteyenler yüzde 17.4, eğitim sorunlarının çözümünü isteyenler yüzde 15.4, ekonomik sorunların çözümünü isteyenler yüzde 8.4 ve terörün önlenmesini isteyenlerin oranı yüzde 7.8 olarak belirlendi.
Muhtemel bir seçimde hangi partiye oy verileceği şeklindeki soruya verilen cevaplarda barajı dört parti aşıyor. Ankete göre AKP yüzde 34, CHP yüzde 19, DYP yüzde 11 ve MHP yüzde 10 oy oranıyla Meclise giriyor.
AŞIRILIK İSTENMİYOR
Partilerin siyasi yelpazede konumlandırılmasıyla ilgili sorulara göre DTP en solda MHP ise en sağda yer alan partiler olarak görülüyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 40’ı politik yelpaze içerisinde kendisini sağda tanımlarken, yüzde 25’i solda, yüzde 25’i merkezde tanımlıyor.
Kendini aşırı solda tanımlayanların oranı yüzde 2.5, aşırı sağda tanımlayanların yüzde 4.4, kendini solda tanımlayanların oranı yüzde 15.5, kendini sağda tanımlayanların oranı yüzde 23.1, kendini merkez solda tanımlayanların oranı yüzde 6.6, kendini merkez sağda tanımlayanların oranı ise yüzde 12.7, kendini merkezde tanımlayanların oranı da yüzde 25 olarak gerçekleşti. Bu sonuca göre Türkiye’de vatandaşların aşırlığa prim vermediği sonucu ortaya çıktı.
OY VERME SEBEBİ
Oy verme tercihleri arasında gösterilen nedenler de Türkiye’de halkın görüşü ile kamuoyunda gösterilmek istenen görüş arasında fark olduğu ortaya çıktı.
Muhtemel bir genel seçimde oy verme tercihlerinin belirlendiği soruda siyasi görüşüne uyduğu için oy verenlerin oranı yüzde 19, partinin başarılı çalışmalarına oy verenlerin oranı yüzde 19, dürüst bir parti olmasına oy verenlerin oranı ise yüzde 10 olarak ortaya çıktı. Partinin “Laik-Atatürkçü” olduğu için oy verdiğini söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 2 olarak gerçekleşti. Bu sonuç Türkiye’nin sürekli “Laiklik ve Atatürkçülük” söylemleriyle gerginleştirilmesine vatandaşların itibar etmediğini ortaya koydu.
|
Kemal BENEK
/ ANKARA
17.11.2006
|
|
|
CHP de “YÖK kalksın” demiş |
TBMM Genel Kurulunda, yeni kurulan 15 üniversiteye kurucu rektör atanmasını öngören kanun teklifinin görüşülmesi sırasında AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz’un, CHP’nin seçim bildirgesinde YÖK’ün kaldırılacağına ilişkin ifadelerin bulunduğunu söylemesi tartışmalara sebep oldu.
TBMM Genel Kurulunda, yeni kurulan 15 üniversiteye kurucu rektör atanmasını öngören yasa teklifinin görüşülmesi sırasında AKP Grup Başkanvekili Kapusuz, partileri bağlayan şeyin yazılı metinler olduğunu söyledi. Kapusuz, CHP’nin ‘’Yeni Hedefler ve Yeni Türkiye’’ adlı parti programı ve 2002 seçim bildirgesinde YÖK’ün kaldırılacağına ilişkin ifadelerin bulunduğunu dile getirmesi üzerine, CHP milletvekilleri tepki gösterdi.
CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, CHP’nin 1980 darbesiyle kapatılan bir parti olduğunu hatırlatarak, YÖK’ün ilk kuruluşunda anti demokratik bir anlayışıyla kurulduğunu söyledi. YÖK’ün, CHP iktidarında kaldırılacağını anlatan Koç, AKP’nin, insan hakları, özgürlükler ve demokrasi adı altına sığınarak bir şeyler sakladığını ileri sürdü. CHP’li Koç, ‘’Bu kavramlar adı altında getirilmek istenen adımların arkasında, Başbakan ve şu Millî Eğitim Bakanının fotoğrafı bulunuyor. O fotoğraf, uzun yıllardır siyasi geçmişinde bıraktığı sözlere karşın, her şeyi yapabileceğini gösteriyor. İdari, mali açıdan özerk bir üniversiteye evet, ama medrese değil sayın Kapusuz...’’ diye konuştu.
Bunun üzerine yeniden söz alan Salih Kapusuz, medreselerin tarihte önemli görevler üstlendiğini, bir kısmının bugünkü üniversitelere dönüştüğünü belirterek, geçmişi karalayarak bir yerlere varılamayacağını vurguladı. Kapusuz, kendilerinin medreseleri geri getirmek gibi bir niyetlerinin bulunmadığını da söyledi.
Tartışmaların ardından kanun teklifi kabul edilerek yasalaştı. Kanuna göre, yeni kurulan üniversitelerin kurucu rektörleri 2 yıl görev yapacak. YÖK Genel Kurulu, yasa yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde dörtte üç çoğunlukla 6 rektör adayı seçecek. YÖK’ün seçtiği 6 adayı Millî Eğitim Bakanlığı 3’e indirerek Cumhurbaşkanına sunacak. YÖK’ün bir ay içinde adayları belirlememesi durumunda, Millî Eğitim Bakanlığı seçeceği 3 adayı doğrudan Cumhurbaşkanlığına gönderecek.
|
/ ANKARA
17.11.2006
|
|
|
Erdoğan’dan Kerkük uyarısı |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kerkük’te herhangi bir hileye başvurulmamasını isteyerek “Kerkük özel bir statüye tabi tutulmalı ve geleceğe Kerkük böyle taşınmalıdır” dedi.
Başbakan Erdoğan ve Irak Başbakanı Nuri el-Maliki görüşmelerinin ardından basına açıkamalrda bulundu. Erdoğan, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması yönünde fikir birliğinin sürdüğünü belirterek, askeri ve eğitim alanında Türkiye’nin verdiği desteğin bundan sonra da süreceğini söyledi. Görüşmede Irak’taki mevcut sıkıntıları giderme noktasında Irak’ın komşularıyla sağlıklı bir ilişki içinde olması üzerinde durduklarını anlatan Erdoğan, “Türkiye’nin bölgenin barış ve istikrara kavuşturulması yönündeki girişimleri üzerinde fikir birliğinin ortaya çıkması bizleri memnun etmiştir. Bizler her zaman Irak halkının ve yönetiminin yanında olacağız. Yeterki Irak halkının birliği ve beraberliği bozulmasın. Bize göre Irak’ta güvenliğin tesisi için sorunların kendi içinde çözülmesi şarttır. Bu noktada Maliki’nin planı önem arzediyor” diye konuştu.
Görüşmede Kerkük’ün durumununda konuştuklarını anlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: “Bu konuda herhangi bir hileye başvurulmamalıdır. Kerkük özel bir statüye tabi tutulmalı ve geleceğe Kerkük böyle taşınmalıdır. Yoksa demografik yapıyı değiştirip yeni bir referandumla Kerkük’ü bir etnik yapıya teslim etmek gelecek için büyük sıkıntı olur. Burada ortak bir zeminde anlaşmaya varıldığı zaman bu Irak için büyük bir güç kaynağı olacaktır. Irak’ı bölmeye yönelik düşüncesi olanlar da başarısız olacaktır. Kerkük’te bütün etnik kimlikleri kapsayacak bir planın ortaya konması gerekir.” Erdoğan ayırıca terör örgütüne karşı işbirliğinin aynı şekilde devam edeceğine dair görüş birliğine vardıklarını, neticeye dönük somut adımlar atılması gerektiğini tekrar Maliki'ye ilettiğini söyledi.
Irak Başbakanı Maliki de Türkiye’nin bölgenin güçlü bir ülkesi olduğunu belirterek Irak’ın da bu güçlü ülkenin desteğine ihtiyacı olduğunu söyledi.
|
/ ANKARA
17.11.2006
|
|
|
Güneydoğu’da Başbakan alârmı |
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 44 kişinin hayatını kaybettiği sel felâketinin ardından bugün bölgeyi ziyaret edecek olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gezisi için güvenlik tedbirleri artırıldı.
Başbakan Erdoğan’ın Şanlıurfa’dan başlayıp Diyarbakır’da sona erecek gezisi için emniyet birimleri çalışmalarını yoğunlaştırdı. Güvenlik tedbirlerini üst seviyede tutan emniyet, savcılıktan üç günlük arama izni aldı. Bugün saat 20.00’ye kadar savcılıktan arama izni çıkaran polis, uygulamalarını sıklaştırdı. Gezi öncesi emniyette izinler de geçici süre kaldırıldı.
Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa ile Mardin’in girişlerinde kontrollerini sıklaştıran polis, şüpheli şahıslar üzerinde de uygulama yapıyor. Özel harekat polisinin de güvenlikte kullanılacağı gezide, zaman zaman da havadan helikopterlerle Başbakanın güvenliği sağlanacak.
Diyarbakır’a bugün saat 15.00 sıralarında gelmesi beklenen Erdoğan burada, selden en çok zarar gören Çınar ilçesinde incelemelerde bulunacak. Saat 16.30 gibi Diyarbakır’dan İstanbul’a hareket etmesi beklenen Erdoğan ile birlikte, kabinedeki bakanlar, birçok kamu kurumun temsilcisi ile Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları da gezide yer alacak.
|
/ DİYARBAKIR
17.11.2006
|
|
|
Hatemi: Ortak noktalarda buluşalım |
İran Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, kimsenin mezhebini ya da anlayışını ötekine kabul ettirmek gibi bir gayret içinde olmadığını belirterek,”Herkes kendi anlayışı içinde ortak ve temel noktalarda bir araya gelmeli; Daha mutlu ve huzurlu bir dünya için ortak çalışma alanı oluşturmalıdır” dedi.
Medeniyetler Buluşması toplantısı dolayısıyla Türkiye’ye gelen İran Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, önceki gün Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nu makamında ziyaret ederek bir süre görüştü.
Görüşmede, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapısı ve çalışma biçimiyle ilgili bilgi alan konuk Cumhurbaşkanı, modern dünyada dine duyulan ihtiyacın çok açık olduğuna dikkat çekerek halkı dindar olan Türkiye’de başkanlığa bu alanda büyük sorumluluk düştüğüne vurgu yaptı.
ORTAK NOKTALARIMIZ
FARKLILIKLARDAN FAZLA
İslâm Dünyası’nın kendi içinde, Batı ile olan ilişkisinde, özellikle ilahi dinlerle ilişkisinde özeleştiri yapılması gerektiğini söyleyen Hatemi, “Aradaki ortak noktalar, farklılıklardan ve krizlere sebebiyet veren önyargılardan çok daha fazla” dedi.
İslâmın farklı yorum gruplarıyla mezhepleri arasında iletişim ve ilişkisinin önemine dikkat çeken Hatemi, “Kimse mezhebini ya da anlayışını ötekine kabul ettirmek gibi bir gayret içinde değil ve olmamalı. Herkes kendi anlayışı içinde ortak ve temel noktalarda bir araya gelmeli; Daha mutlu ve huzurlu bir dünya için ortak çalışma alanı oluşturmalıdır” diye konuştu.
DİYALOG BİR SEÇENEK
DEĞİL ZORUNLULUK
Günümüzde diyaloğun bir seçenek değil zorunluluk olduğu gerçeğinin altını çizen Diyanet İşleri Başkanı Başkanı Ali Bardakoğlu, “Krizlerin çoğu gerçeklikler arasındaki farklılıklardan değil, algılardaki farklılıklardan kaynaklanıyor” dedi. Ali Bardakoğlu, konuk Cumhurbaşkanı’na Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hizmetleriyle ilgili bilgiler de verdi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, halkın dini ihtiyaçlarına cevap vermenin yanı sıra; Bilgi ve çözüm üreten kısacası geniş yelpazede bilgi demeti sunan bir kuruluş olduğuna dikkat çekti.
|
Yeni Asya
/ ANKARA
17.11.2006
|
|
|
Asker siyasete müdahale etmesin |
Türk Bilgi Araştırma ve Danışmanlık tarafından 3-4 Kasım 2006 tarihleri arasında Ankara, Antalya, Balıkesir, Bursa, Elazığ, Gaziantep, Mersin, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Manisa, Samsun, Van illerinde 3 bin 718 kişi ile yapılan araştırmada, askerin siyasete müdahale etmemesi çıktı.
Her meslek ve yaş grubundan “denekler”in seçildiği anketi Türkiye’de AB’ye bakış, asker müdahalesi, Papa ziyareti ve terör-kapkaç güvenlik sorunu konusunda da bazı yeni ipuçları verdi. Ankette yöneltilen “Asker siyasete müdahale etmeli mi?” sorusuna ise “hayır” cevabı geldi . Ankete katılanların 2 bin 158’i yani, yüzde 58’i askerin müdahalesine “hayır” derken, 539’u yani yüzde 14.5’i evet diyerek müdahaleye destek verdi. 514 kişi (yüzde 13.8) ise müdahale için “gerektiğinde” dedi. 507 kişi de (yüzde 13.7) fikrinin olmadığını söyledi.
KAPKAÇTA HÜKÜMET VE SİYASET SORUMLU
Ankette yöneltilen “terör-kapkaç gibi güvenlik sorunlarının kaynağı” konusundaki soru, artan olaylarla ortaya çıkan güvenlik konusunda faturanın ekonomik krizler ve hükümete çıkarıldığını ortaya koydu. Ankete katılanları terör ve kapkaç sorunun kaynağı olarak yüzde 59.3 oranında “ekonomik kriz-işsizlik”, yüzde 54.5 oranında da “hükümet” olarak gösterildi.
AB İLE İLİŞKİLER ASKIYA ALINMALI MI?
Ankette, “Türkiye, AB ilişkilerini askıya almalı mı?” sorusu yöneltildi. Bu soruya, ankete katılanların 2 bin 227’si yani yüzde 59.9’i “evet” , 347’si (yüzde 9.3) kısmen cevabı verdi. 776 kişi ise (yüzde 20.9) AB ile ilişkilen askıya alınmasına “hayır” dedi. Ankete katılanların 368’i ise (yüzde 9.9) bu konuda fikri olmadığını belirtti.
PAPA GELSİN Mİ?
“Papa Türkiye’ye gelmeli mi?” sorusuna bin 399 kişi (yüzde 37.6) “hayır” cevabını verirken, 372 kişi ise (yüzde 10) ise “evet” diyerek Papa ziyaretine destek verdi. Bin 407 kişi (yüzde 37.8) farketmez derken, 540 kişi (yüzde 14.5) Papa ziyaretiyle ilgili bilgisinin olmadığını ifade etti.
|
Ahmet TERZİ
/ ANKARA
17.11.2006
|
|
|
Babacan: Üyeliğimiz AB’yi yeniden tanımlayacak |
Devlet Bakanı Babacan, “Türkiye’nin AB üyeliği, tüm dünyanın bakışını kökünden değişterecek bir süreçtir” dedi.
Devlet Bakanı ve başmüzakereci Ali Babacan, AB turu kapsamında geldiği Danimarka’nın başkenti Kopenhag’Da, Politiken gazetesiyle Avrupa Hareketi adlı sivil toplum örgütünün ortaklaşa düzenlediği toplantıya katıldı.
Toplantıda Türkiye’nin AB müzakere sürecini ve Türkiye’deki reformları detaylı olarak anlatan Bakan Babacan, Türkiye’nin AB sürecinin 28., 29. bir üyenin eklenmesinden ibaret olmadığını belirterek, “Türkiye’nin üyeliği AB’yi yeniden tanımlayacak, AB’ye tüm dünyanın bakışını kökünden değiştirecek bir süreçtir” dedi.
Türkiye’deki çeşitli gelişmeler ve özellikle Kıbrıs sorunu konusundaki soruları da cevaplayan Babacan, “Kıbrıs konusunun önemli bir siyasi sorun olduğunu” belirterek, “Kıbrıs sorununun çözümü konusunda BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a çözüm talebiyle giden tarafın Türkiye olduğunu” söyledi. Babacan, AB’nin Kıbrıs konusunda sürekli Türkiye’nin yükümlülüklerini gündeme getirdiğini hatırlatarak, “Ancak burada AB’nin de KKTC üzerindeki izolasyonları kaldırma yükümlülüğü var” dedi.
Toplantıdan sonra Türk gazetecilere açıklamalarda bulunan Devlet Bakanı Babacan, Danimarka’daki sivil toplum örgütlerinin toplantıya yoğun ilgi göstermesinden memnun olduğunu belirterek, “İlginin yoğun olması çok doğal, Türkiye’deki gelişmeler, yani Türkiye’nin AB üyeliği Avrupa’nın birçok yerinde ilgi çekiyor. Avrupa için çok önemli bir olay” diye konuştu. “Türkiye’nin AB süreci 28., 29. bir üyenin eklenmesinden ibaret değil” diyen Babacan, Türkiye’nin tam üyeliğinin “AB’yi yeniden tanımlayacak, AB’ye tüm dünyanın bakışını kökünden değiştirecek bir süreç olduğunu” kaydetti.
Babacan, Kopenhag havaalanında Danimarka polisi tarafından güvenlik kontrolünden geçirilmek istenmesiyle ilgili bir soruya karşılık, “Çok şükür biz gittiğimiz her yerde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanının nasıl karşılanması gerekiyorsa o şekilde karşılanıyoruz. Burada belli ki birimler arısında bir iletişim kopukluğu oldu. Biraz da geç vakit gelmiştik. Biz tamamen teknik ve iletişim kopukluğundan kaynaklanan bir sıkıntı olduğunu düşünüyoruz” dedi.
|
/ KOPENHAG
17.11.2006
|
|
|
Alpogan’dan Gürcistan’a iade-i ziyaret |
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri Yiğit Alpogan, 19-22 Kasım tarihleri arasında Gürcistan’a resmi ziyaret gerçekleştirecek.
MGK Genel Sekreterliği’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, MGK Genel Sekreterliği ile Gürcistan Ulusal Güvenlik Konseyi arasında karşılıklı gerçekleştirilen resmî ziyaretler çerçevesinde, Alpogan ve beraberindeki heyet, Gürcistan’a gidecek. Bu ziyaret, dönemin Gürcistan Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri olan ve şu anda Gürcistan Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Gela Bezhuashvili’nin 4-6 Nisan 2005 tarihlerinde Türkiye’ye yaptığı resmî ziyarete karşılık niteliğini taşıyacak. Ziyaret kapsamında, MGK Genel Sekreteri Alpogan, Gürcistan Devlet Başkanı Mikheil Saakashvili, Başbakan Zurab Noghaideli, Parlamento Başkanı Nino Burjanadze ve Dışişleri Bakanı Gela Bezhuashvili tarafından kabul edilecek. Ziyarette, Alpogan ve Gürcistan Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Konstantin Kemularia, iki ülke arasındaki ikili ilişkilere dair konular ile Türkiye ve Gürcistan’ın içinde bulunduğu coğrafyada yer alan bölgesel ve uluslar arası gelişmeler hakkında kapsamlı değerlendirme ve görüş alış verişinde bulunacak.
|
/ ANKARA
17.11.2006
|
|
|
Avrupalı gençler Osmanlı kültürünü öğreniyor |
Samsun Gençlik Merkezi tarafından hazırlanan ve AB Gençlik Programları Merkezi tarafından kabul edilen ‘’Ortak Tarih Ortak Miras’’ projesi kapsamında Osmanlı İmparatorluğu’nun izlerini taşıyan Polonya, Yunanistan ve Romanya’dan Samsun’a gelen 14 üniversite öğrencisi, ebru san’atından Türk musikisine kadar Osmanlı sanat ve kültürünü uygulayarak öğreniyorlar.
Samsun’dan üniversiteli gençlerin de yer aldığı proje kapsamında 24 kişilik genç grup için çeşitli faaliyetler düzenlenirken, gençler hem Osmanlı tarih, kültür ve san’atını yakından öğreniyor, hem de kültürler arası kaynaşma sağlıyorlar.
Yöresel kıyafetlerle halk oyunları hakkında da bilgi alan gençlere ‘’Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü’’ filmi de izlettirilerek Hacivat ve Karagöz hakkında bilgi de verildi. ‘’Osmanlıyı Tanımak’’ isimli belgesel filminin ardından Osmanlı mutfağı ve Osmanlı müziği hakkında da bilgi alan gençler bir sonraki çalışmada ise kendi ülkelerindeki Osmanlı izleri hakkında hazırladıkları çalışmaları arkadaşlarına sundular.
Proje Koordinatörü Yener Özamaç, yaptığı açıklamada, Osmanlı medeniyetinin katılımcı gençlerin ortak mirasları olduğunu ifade ederek, ‘’Bizim amacımız bu ortak miras çerçevesinde farklı kültürlerden gençleri kaynaştırmak ve bazı ön yargıları yıkmaktı’’ dedi. Program kapsamında 17 Kasım Cuma ve 19 Kasım Pazar akşamları Atatürk Kültür Merkezi’nde çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin katılacağı “Osmanlı’’ konulu bir sempozyum düzenlenecek, Klasik Türk Müziği konseri, Halk Oyunları ve Mehteran takımlarının gösterileri sunulacak. AB Gençlik Programları Merkezi tarafından kabul edilen ‘’Ortak Tarih Ortak Miras’’ projesinin bedelinin ise 18 bin 500 YTL olduğu bildirildi.
|
/ SAMSUN
17.11.2006
|
|
|
İstanbul’da ekmeğe kısmî zam |
İstanbul’da bazı ilçelerdeki fırınlarda 200 gram ekmek 40 YKr’den satılmaya başlandı.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclis Başkanı Muharrem Keçeli, yaptığı açıklamada, şehrin büyük bir bölümünde 35 YKr’ye satılan ekmeğin, başta Beşiktaş olmak üzere bazı ilçelerdeki fırınlarda 40 YKr’den satıldığını söyledi.
Muharrem Keçeli, İstanbul’da ekmek fiyatının İstanbul Büyükşehir Belediye encümeninin 1994 tarihli kararına göre serbest olduğunu dile getirerek, ‘’İstanbul’da ekmekte serbest piyasa söz konusu. Her fırın kendi ekmeğinin fiyatını ve gramajını ilân eder. Bir yerden izne ihtiyacı yok’’ dedi.
Son dönemde un, doğal gaz, elektrik ve motorine gelen zamlar sebebiyle bazı fırınların bu zamma ihtiyaç duyduklarını ileri süren Keçeli, fırıncıların marketlerde satılan ucuz ekmek ve halk ekmek sebebiyle de zor bir süreçten geçtiğini, köklü ailelerin sahip olduğu fırınların bile kapanmaya başladığını iddia etti. İstanbul Fırıncılar Odası Başkanı Fahri Özer de ‘’Bazı ilçelerde uygulanan ekmek zammıyla bizim ilgimiz yok’’ diye konuştu.
|
/ İSTANBUL
17.11.2006
|
|
|
Sınır ötesi bayramlaşma hazırlığı |
Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde, Kurban Bayramı’nda sınır ötesi bayramlaşmadan yararlanarak, Suriye’deki yakınlarını ziyaret etmek isteyenlerin başvuruları başladı.
Ceylanpınar Kaymakamlığından yapılan açıklamada, iki ülke makamları arasında imzalanan protokol gereği her yıl dinî bayramlarda düzenlenen sınır ötesi bayramlaşma kapsamında, bu yıl da 31 Aralık Pazar günü kutlanacak olan Kurban Bayramı’nın 3. günü başlayacak geçişler için başvuruların başladığı bildirildi. Başvuruların 1 Aralık Cuma gününe kadar devam edeceği belirtilen açıklamada, yapılacak değerlendirmenin ardından geçişlerine izin verilen vatandaşların, bayramın 3. ve 4. günlerinde, 48 saatliğine Suriye’deki yakınlarına konuk olabilecekleri kaydedildi.
|
/ CEYLANPINAR
17.11.2006
|
|
|
Sel bölgesinde ikaz: Suları kaynatarak için |
Hatay Sağlık Müdürü Bayram Kerkez, önceki gün İskenderun ilçesinde sağanak yağış ve meydana gelen selden olumsuz etkilenen vatandaşlara yönelik, olası salgın hastalık için bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirdiklerini söyledi.
Kerkez, yaptığı açıklamada, bu gibi olaylar sonrasında, en önemli sorunun sağlıklı içme suyu temin etmek olduğuna dikkati çekti. Şehir merkezindeki 4 ana depoda klor seviyesini olası riskleri dikkate alarak iki katına çıkardıklarını belirten Kerkez, ayrıca, vatandaştan suları kaynatarak içmelerini istedi. Dağdan gelen selden olumsuz etkilenen merkeze bağlı Suçıkağı köyünde de vatandaşa klor tableti dağıttıklarını ifade eden Kerkez, şunları kaydetti: “2 gündür sürekli olarak değişik mekanlardan su numuneleri alarak analiz yaptırıyoruz. Şu ana kadar korkulacak ve endişe duyulacak önemli bir şeyle karşılaşmadık. Yine de kaçak olabileceğini düşünerek ve tedbir için 4 ana depoda klor seviyesini 2 katına çıkardık. Kriz Masasıyla koordineli çalışıyoruz. Antakya’dan gönderilen 112 Acil Servis yanında Dörtyol ve Erzin ilçelerinden de takviye olarak 7 ambulans ve 24 sağlık görevlisi sürekli olarak vatandaşları ziyaret ederek sorunların çözümü konusunda katkıda bulunuyorlar.’’
|
/ HATAY
17.11.2006
|
|
|
Pakistanlı yetimlere yardım |
Düzce’de düzenlenen yardım kampanyası kapsamında alınan 15 prefabrik ev, depremde yetim kalan 350 çocuğun barınma ve eğitim ihtiyacının karşılanabilmesi amacıyla Pakistan’a gönderildi.
Düzceli iş adamları, İnsani Yardım Vakfı ve Düzce İnsanî Yardım Derneği tarafından Pakistan depreminde anne ve babalarını kaybetmiş 350 çocuk için yardım kampanyası başlatıldı.
Kampanya kapsamında çocukların barınma, eğitim-öğretim ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri prefabrike evler hazırlandı. TIR’lara yüklenen prefabrik evlerin Pakistan’a gönderilmesi dolayısıyla tören düzenlendi. Törende konuşan Vali Halil Nimetoğlu, Türkiye’den Pakistan’a yapılan yardımlarda Düzce’nin ilk sıralarda olduğunu belirterek, “Depremi Düzceliler de yaşadı. Depremzedenin acısını da en iyi onlar bilir. Yapılan bu yardım çok büyük anlam ifade ediyor. 350 yetim çocuk bu gönderilen prefabrik evlerde barınacak ve eğitim alacaklar’’ dedi.
İnsanî Yardım Vakfı Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç da Pakistan’a yardımlarının süreceğini ifade ederek, “Prefabrikeler, 975 metre karelik arazide kurulacak ve depremde yetim kalan çocuklar için hazırlanacak. Çocuklarımız bu tesiste barınacaklar ve 10 derslik okulda eğitim görecekler’’ diye konuştu.
|
/ DÜZCE
17.11.2006
|
|
|
Karadeniz’de etkili sağanak yağış uyarısı |
Rize ve Hopa çevreleri başta olmak üzere Karadeniz kıyılarında yarın ve Cumartesi günü etkili sağanak yağış beklendiği bildirildi.
Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan meteorolojik uyarıda, bugün ve Cumartesi günü Rize ve Hopa çevreleri başta olmak üzere Karadeniz kıyılarında etkili sağanak yağış beklendiği belirtilerek, vatandaşlar ve ilgililer, sel, su baskını, heyelan gibi yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı tedbirli olmaları yönünde uyarıldı.
|
/ ANKARA
17.11.2006
|
|
|
Bugün ve yarın sıcaklık artacak |
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, bugün ve hafta sonunda yurdun büyük bir bölümünde yağış beklenmediğini bildirdi.
Yapılan yazılı açıklamaya göre, hava sıcaklığının bugün tüm yurtta artmaya devam etmesi, yarın kuzeydoğu kesimlerde, Pazar günü kuzey ve iç bölgelerde 2-4 derece azalması bekleniyor. Bugün ve yarın Rize ve Hopa çevreleri başta olmak üzere Doğu Karadeniz kıyılarında beklenen etkili sağanak yağışların oluşturacağı olumsuz şartlara karşı (sel baskını, heyelan) ilgililer ve vatandaşlar, tedbirli olmaları yönünde uyarıldı.
|
/ ANKARA
17.11.2006
|
|
|
|