Irak’ta işler iyice sarpa sardı. Bir bilimsel araştırmaya göre, ABD’nin askerî operasyonu başladığından bugüne hayatını kaybeden Iraklı sayısı 600 binin üzerinde. Amerikan kamuoyu kendi kayıplarıyla daha fazla meşgul; ama o rakam da artıyor: Sadece bu ay içerisinde 70’in üzerinde ABD askeri çatışmalarda öldü. 11 Eylül’ün (2001) hemen ertesi günü seslerini yükseltmeye başlayan “Derhal Irak’a savaş açalım” cephesi çözülmeye başladı. Irak’ın Vietnam bataklığına benzediğini sonunda George W. Bush da kabul etmek zorunda kaldı.
Savaş cephesinde yer aldığı bilinen tipler arasından da “Yanılmışız, Irak’a askerî müdahale yanlışmış” diyenler çıkıyor artık. Canını dişine takıp Irak’taki işgali başarılı kılmaya çalışan subayların da sabırları tükeniyor. İngiliz Genelkurmay Başkanı Gen. Richard Dannatt’nın “Askerlerimizi derhal çekelim, aksi halde Irak’taki güvenlik sorununun altında kalırız” uyarısını Amerikalı subayların benzeri açıklamaları izledi. Bush’un kamuoyu baskısı üzerine gizlilik kaydını kaldırmak zorunda kaldığı rapor da aynı görüşte: Irak’a açılan savaş ve devam eden işgal dünyayı teröre daha açık hale getirdi...
(...)
Bugün gelinen noktada genel hatlarıyla bilinenler şu: ABD’de savaş kararını veren kadro kimi ideolojik kimi de dinî takıntılı kişilerden oluşuyor. Pentagon Beyaz Saray’ı peşine takarak yönetti bütün süreci. Pentagon’da yuvalanan gözü dönmüş siviller askerlerin savaşa dönük uyarılarını dinlemedikleri gibi savaş-sonrası hazırlıklarında da ihmalci davrandılar. Karar alma mekanizmasında bulunup da, Irak’ta işgal sonrası kapsamlı bir direniş olabileceğini düşünen neredeyse kimse yoktu. Ülkeye demokrasi götürme iddiasıyla yola çıkanlar, elektrik, su ve benzin gibi temel ihtiyaçları temin edemediler.
ABD’nin Irak’taki durumunu en iyi yansıtan tek bir sözcük var: ‘Fiyasko’...
Vietnam benzetmesi de tam bu noktada devreye giriyor. ABD’nin Vietnam mâcerası için dönüm noktasını ‘Tet saldırısı’ genel başlığı altında anılan bir dizi askerî harekât teşkil eder. O harekâtta Vietnam’daki komünist güçler ağır yaralar aldı ama, yapay başarı görüntüsüne rağmen “Vietnam’da yeniliyoruz” hissi ‘Tet saldırısı’ sonrası Amerikan halkı arasında yayıldı. Bir tv mülâkatında kendisine yöneltilen, “Irak’ta son zamanlarda şiddetini artıran direnişi Vietnam’daki Tet saldırısına benzetenler çıkıyor, ne dersiniz?” sorusuna, “Doğru olabilir” cevabını vermek zorunda kaldı Bush.
“Geçmiş olsun” dememiz gerekmiyor.
Bu gelişmenin derhal göze çarpan fiilî sonuçları var: Irak’ta ABD’nin işi iyi gitmiyor, ama olan-bitende adı hiç geçmeyen İsrail’in etekleri zil çalıyor; ABD’nin yaşadığı ‘fiyasko’ Irak’ı İsrail için bir tehdit olmaktan çıkardı çünkü. Süpergüç için ‘İsrail’in piyonu’ olarak görünmek hoş bir duygu olmamalı.
ABD’de seçmenler iki hafta sonra sandık başına gidip oy kullanacaklar. Aslında, Amerikan halkını etkileyerek dolaylı yoldan Iraklılar da oy kullanmış olacak ABD seçimlerinde. Bush yönetimi, esas sıkıntıyı ise, seçimden sonra yaşamaya başlayacak.
İngiltere ve ABD’den yükselen “Askerlerimizi Irak’tan çekelim” taleplerinin önümüzdeki günlerde daha da artması beklenebilir. Asker-sivil ilişkilerinin kötüleştiği ülkemiz, umarım, hemen yanıbaşımızdaki Irak’la ilgili bu gelişmeye hazırlıksız yakalanmaz.
Yeni Şafak, 21.10.2006
|