DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın Güneydoğu gezisi sırasında söylediği, “Dağda silâh sesleri olacağına düz ovada siyaset yapsınlar” sözünü Yeni Asya’ya değerlendiren İHD Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Demirtaş, “Ağar’ın desteği çözümü kolaylaştırır” dedi.
* Ağar’ın açıklamaları Diyarbakır’da nasıl yankı buldu?
Burada temkinli ve olumlu bir yaklaşım var. Temkinli, çünkü Ağar’ın geçmişi ile ilgili bölgede çok parlak bir düşünce yok. Olumlu, belki de bu sözleri en son söyleyecek insan en önce söyledi. Her insanın fikri değişebilir. Mehmet Ağar geçmişte denediği ya da denenmesini savunduğu yöntemlerin dışında bir şey söylüyor şimdi.
* Sürpriz mi oldu sizin için?
Ağar’ın söylemesi sürpriz oldu tabiî ki.
* O halde bu sürpriz sorunun çözümünü de somutlaştırır mı?
Evet. Ağar’ın farklı projeler önermiş olması önemli. Bu sözleri farklı çevreler dile getiriyordu ama Ağar söylüyorsa demek ki uzlaşma noktasının yakalanması için bir aşama katedilmiştir. Çözüm bundan sonra daha kolaydır biçiminde düşünülebilir.
* Neden böyle bir açıklama ihtiyacı duymuştur sizce?
Mehmet Ağar sonuçta bir politikacı. Bir partinin genel başkanı. 2007’de seçimler olabilir. Bölgede de boşta dolaşan çok sayıda oy var. Sonuçta siyasî bir yaklaşım. İkincisi bu sorunun çözümüne gerçekten katkı sunmak istiyor olabilir. Çünkü Türkiye’yi derinden yaralayan bir sorun. Sürece insanî ve vicdanî açıdan yaklaşıyor da olabilir. Üçüncüsü bu soruna yönelik çözümü en doğru olarak bilenlerden biridir. Bugüne kadar savunmasa da aslında çözümü en iyi bilenlerden biridir. Kendi döneminin ve rolünün geldiğini düşünüyor olabilir.
* Projeye nasıl bir anlam yüklüyorsunuz?
Türkiye kamuoyunun bazı hassasiyetleri var. Af gibi kavramlar tepkiyle karşılanıyor. Bunlar bir yerde haklı hassasiyetler. Dolayısıyla bu hassasiyetleri de dikkate alan bir kavram belirlemek gerekiyor. Ortak bir dil oluşturmak lazım. Toplumsal barış süreci benzeri biraz daha yumuşatılmış bir dille adlandırma yaparak başlamak lâzım. En nihayetinde yasal düzenlemeye ihtiyaç var.
* Bu açıklama farklı cenahlarda nasıl bir karşılık bulur sizce?
Ordunun ateşkese karşılık mesajları pek pozitif değildi. Hükümetin pozitifti. Özellikle Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın yaptığı konuşma aralarında ki ifadesi şuydu: “dağda elinde silâh bulunan tek terörist kalmayıncaya kadar mücadelemiz sürecek” diyordu. “Öldüreceğiz” demiyordu. Dolayısıyla o da bir silâhsızlandırma sürecini ifade ediyor. Ordunun da şiddetten yana olmadığını düşünüyorum. Bu sürece açıktan olmasa da destek verecekler. Çünkü kendileri, “bu konuda tarafız bizim görüşümüzü almayın” diyorlar.
* Devletin bu konuda da politikası mı değişiyor?
Bizce değişiyor. Çünkü Ortadoğu’da politikalar, dengeler değişiyor. 20-30 yıldır bu soruna ilişkin genel politikaların sonuç vermediği görülüyor. Ortadoğu haritalarının yeniden çizilmesinin hedeflendiği şu günlerde Türkiye’nin kendi Kürt sorununu çözmesi elzemdir. Bu nedenle devlet politikasının değiştiğini düşünüyoruz. Türkiye’nin birliği, bütünlüğü, kardeşliği açısından son derece önemli. Eğer bu sorunlar biterse Türkiye Ortadoğu’da daha güçlü söz sahibi olacak. Bölünme tehlikesi ve kaygısı olmayacağından çok daha rahat bir politika üretebilecek.
* Netice itibariyle umutlusunuz?
Umutluyuz tabiî. Bu defaki ateşkesin öncekilerden biraz da iyiye yönlendirilebileceği umudunu oluşturuyor bizde. Ağar’ın açıklaması bölgede de sevinçle karşılandı. Çünkü insanlar artık şiddetten bıkmış durumda. Bu işin ölmekle de öldürmekle de bitmeyeceğini biliyorlar.
|