Bütün değerlerin allak bullak olduğu, doğrularla yanlışların birbirine karıştığı, yalanların gerçekmiş gibi sunulduğu bir ülkede, bir soru. 301 diğer ülkelerde var mı, yok mu?
Bu soruyu soranlar arasında Deniz Baykal da var. Baykal kendi sorusunda kendi yanıt veriyor ve “301 diğer ülkelerde de var” diyor.
Bir bilgi aktarıyorum, bunu Deniz Baykal’a armağan ediyorum.
Evet, 301 diğer ülkelerde de var, ancak devlete karşı zarar doğmuşsa, var. Doğabilir, tehlikesi filan değil. Fiilen zarar doğmuşsa var.
Yoksa, bizdeki gibi, her tarafa çekilebilecek, her türlü yoruma açık, muğlak bir madde, Batı’da yok.
“Kıbrıs’tan asker çekelim” demek bile, 301 kapsamında, Türklüğe hakaret olabiliyorsa, daha neyi tartışıyoruz?
ALTMIŞ YIL
Tam altmış yıl, çoktan tarihe karışan 141 ve 142, Türkiye üzerinde Demokles’in kılıcı. 1980 sonlarında Özal’ın kaldırdığı, eski TCK’nın maddeleri. Düşünce özgürlüğünü yok eden, düşünce akımlarına karşı, sözüm ona, devleti koruyan ceza maddeleri.
Kutsal devlete ve kurulu düzene karşı ise, ister düşünce açıklamak, ister çeviri yapmak, altmış yıl boyunca, reçete hazır, 7.5 yıl hapis.
Bir kaç kuşağın ömrü, 141 ve 142 karşısında hesap vermekle geçiyor. Zaten o nedenle, Türkiye’de düşünce hayatı güdük kalıyor. Batı zihniyetini kavramakta uzağa düşüyor.
AYNI İSTASYONDA
141, 142 bitiyor, yerine 301 geliyor. Gerçi, hukukçular 301’in eski 159, yani devletin manevi şahsiyetine hakaret maddesi yerine geçtiğini söylüyor.
Ancak, işin özünde ifade ve düşünce özgürlüğü var. Teknik olarak 159 olsa bile, uygulamaya bakınca, 301’in, 141 ve 142 ile benzerliği ortada.
Bu benzetmenin sonucu vahim. Altmış yıl düşünce özgürlüğü diye çırpınan Türkiye, AB süreciyle birlikte, sözüm ona, demokrasi trenine biniyor.
Tren uzun süredir aynı istasyonda bekliyor. Demokrasi filan geldiği yok.
CHP ÇOK VAHİM
(...)Ya CHP?
Aslan sosyal demokratlar yine duvara tosluyor. İki gündür Baykal’ın ve bazı CHP milletvekillerinin açıklamaları facia.
Bu açıklamalara bakınca, CHP ne AB’den yana, ne de düşünce özgürlüğünden.
CHP bahtının rüzgarına kapılmış, bilinmeyen bir limana doğru yol alıyor. Bilinen bir şey var. O yolun ve limanın sosyal demokrasiyle ve başlı başına demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi yok.
AKP ile birlikte, muhalefet partilerinin de, 301’e sahip çıkması, Türkiye için çok ağır bir fatura.
KUTSAL DEVLET
Türkiye’de önde gelen siyasal partilerin hiç biri demokrasiye teğet bile geçmiyor. Çünkü, böyle bir kültür, böyle bir zihniyet yok.
Bu eksikliğin temeli belli. Eksikliğin temelinde, devlet kutsaldır, anlayışı yatıyor.
Oysa, Batı kültürü tam tersi. Batı’da kutsal olan birey, devlet değil. Batı’da demokrasi, bireyin kutsallığı felsefesine oturuyor. Şu anda bizde önde gelen siyasal partilerin hiç biri, devletin kutsallığını aşmış değil.
Bireyin kutsallığını kavramayan bir ülkenin, AB trenine binmesi zaten çok güç.
Hürriyet, 22 Eylül 2006
|