Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Mehmet Dadak, yerel ve bölgesel medyanın önemli olduğunu belirterek, ‘’Patron medyası istemiyoruz, halkımızın gözü, kulağı olan medya istiyoruz’’ dedi.
RTÜK tarafından Erzurum’da bir otelde düzenlenen ‘’Yerel ve Bölgesel Radyo ve Televizyon Yayıncılarına Yönelik Eğitim Semineri’’nde konuşan Dadak, göreve geldikleri 14 ayı değerlendirerek, Türk dilinin kullanımı, yayıncıların görev ve sorumlulukları hakkında bilgi verdi.
Türkiye’de halen 36 yaygın, 102 bölgesel, 952 yerel radyo ile 23 yaygın, 16 bölgesel ve 253 yerel televizyonun yayın yaptığını belirten Dadak, RTÜK’ün bunları denetleme ve düzenleme görevi bulunduğunu hatırlattı.
‘’Bizim için önemli olan yerel ve bölgesel medya’’ diyen Dadak, şöyle konuştu: “RTÜK olarak buna önem ve değer veriyoruz. Çıkaracağımız yasada getireceğimiz teşviklerle o yaygın medya karşısında sizleri güçlü hale getireceğiz. Biz gücün medyasını istemiyoruz. Patron medyası istemiyoruz. Halkımızın gözü, kulağı olan medya istiyoruz. Bu benim kişisel kanaatim.’’
Türk dilinin kullanımı ve önemine değinen Dadak, dilin, ulusal birlik ve bütünlüğü sağlayan, pekiştiren en önemli ortak payda olduğunu vurguladı. Medyada dilin çok önemli bir referans noktası olduğuna dikkati çeken Dadak, şunları söyledi: “Günümüzde ne yazıkki izlediğimiz, dinlediğimiz kanalların bazılarının adları bile Türkçe değil. Çok üzülüyorum. Star TV, Flash TV, Numberone, Dream TV gibi. Ulusal bilinci olan, Çanakkale’yi yaşamış, Sarıkamış’ı okumuş ve Birinci Dünya, Kurtuluş savaşlarını yaşamış insanların böylesine isimleri kullanmasını doğrusu kınıyorum.’’
Şehirlerdeki mağaza isimleri, ticarethaneler, firma isimlerinin gittikçe yabancı sözcüklerle Türk dilini işgal ettiğini belirten Dadak, şöyle devam etti: “Kültürel anlamda ilk büyük darbe dilimize vurulunca zaten gerisi de çorap söküğü gibi geliyor. 300 civarında kelimeyle konuşan Türk insanı, özellikle gençlik, şimdi kullanabildiği Türkçe sözcükleri de statü uğruna kaybetmek üzere. Halbuki radyo ve televizyon yayınlarında, mutlaka doğru Türkçe, Türkçeleşmiş Türkçe ile olabildiğince öz Türkçe sözcük ve dizelerle anadilimizin kullanılması yasa gereğidir.’’
SORUMLU YAYINCILIK ÇAĞRISI
Dadak, radyo ve televizyonların, eğitim ve kültür aracı olarak toplumu eğitmek, eğlendirmek, kültür ihtiyacını karşılamak, kültür ve san’at varlığını zenginleştirerek korunmasına hizmet etmek ve gelecek kuşaklara aktarılmasına uygun ortamı hazırlamak durumunda olduğunu ifade etti. Yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de halen 7,5 milyon kişinin okuryazar olmadığını, yaklaşık 7 milyon kişinin özürlü, 950 bin kişinin açlık, 19 milyon kişinin de yoksulluk sınırı altında olduğunu ifade eden Dadak, şunları kaydetti: “Ulusal gelir 3 bin 500-4 bin dolar civarında. Günde ortalama 4,5-5 saat televizyon izliyoruz. Nüfusun önemli bir bölümünde de tek odalı evde, çocuklar, gençler, aile büyükleri televizyon izliyor. Ve yaygın medya bu kitleyi hedef kitle olarak seçiyor. Burada yerel ve bölgesel medya sorumluluk ve vebal altındadır. Ülkemizin bugün içinde bulunduğu durumdan hepimiz sorumluyuz. Cumhuriyet bizden bilimi, aklın önderliğini referans almamızı, çağdaş düşünceli, özverili ve azimli olmamızı, ulus, toplum çıkarlarını kişisel ve reyting çıkarlarının üstünde tutmamazı istiyor.’’
|