Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Provokatörün ruh hali

Artık hepimiz birer terör uzmanıyız maşallah. Bunca yıldan sonra o kadar tecrübeliyiz ki toplum olarak, hangi eylemin PKK’nın işi, hangi eylemin Türk milliyetçi örgütlerinin işi olduğunu; hangi eylemin ardında “derin PKK”nın, hangisinin ardında “derin devlet”in yattığını, yabancıların hangi durumlarda işe burnunu soktuğunu şıp diye anlıyoruz.

Diyarbakır’daki son bombalamada da öyle oldu. Herkes anında aynı teşhisi koydu: Bu iş, Kürt ya da Türk terör örgütlerinin işine benzemiyor. Onların dışında birileri, şiddetten beslenen birileri şiddetin durma ihtimali karşısında paniğe kapıldı. Öyle bir panik ki bu, Güneydoğu’da şimdiye kadar olmayan oldu. Ölenler ne kadar masum olursa ve ne kadar çok olursa o kadar iyi deyip doğrudan çocuklara attılar bombayı...

Öfkeyi tırmandırabildikleri kadar tırmandırmak; bizi bir arada yaşayamaz, yöneticilerimizi de ülkeyi yönetemez hale getirmek istiyorlar. Çünkü terörün hız keseceği paniği içindeler. Besbelli ki PKK terörü konusunda bir dönüm noktasındayız. Bir şeyler oluyor, hem de iyi bir şeyler... Bakıyoruz: Washington’un bunca oyalamadan sonra nihayet ciddi olarak devreye girmeye hazırlandığına dair işaretler var. Silah bırakması için PKK üzerindeki Amerikan baskısının arttığı günlerdeyiz. Bush’un PKK ile mücadele koordinatörü Ankara’ya gelmiş. Belli ki Bush Erdoğan’ın Ekim’deki Washington ziyaretinden önce “bir şeyler” yapmaya çalışıyor. Avrupa Birliği, PKK’yı doğrudan hedef alan açıklamalarıyla terör örgütünden dolaylı ya da dolaysız bütün desteğini kestiğini bir kez daha ilan ediyor. PKK, Barzani ve Talabani tarafından da silah bırakmaya zorlanıyor. Patlamadan birkaç gün önce DTP, PKK’ya koşulsuz ateşkes çağrısı yapmış. Kimse DTP’nin ortada fol yok yumurta yokken, yani PKK’dan bir işaret almamışken böyle bir çağrı yapacağına inanmıyor. Demek ki, o kanatta ciddi bir şeyler oluyor. Yine aynı günlerde Kürt ve Türk, sağcı ve solcu, dindar veya değil, ama hepsi etkili, hepsi önemli 150 isim bir araya gelip “bu son çağrımız” diyerek PKK’ya şiddeti kayıtsız şartsız sona erdirme çağrısı yapıyor. Belki de en önemlisi, Güneydoğu başta olmak üzere, bütün Türkiye şiddetin tırmanışından tedirgin.

Her iki taraftan da sağduyulu kitleler kışkırtılan Kürt-Türk çatışmasının varabileceği tehlikeli boyutları görüyor ve ürperiyor. Kürtler, iktidarın iyi niyetli demokratik açılımlar yapmaya çalıştığı bir dönemde PKK’nın bu açılımların karşısına silahla dikilmesine tepki duyuyor. Ve bu tepki bir biçimde PKK’yı etkiliyor. İşte bomba bu koşullarda patlıyor. “Çözüm” için güçlü bir isteğin, güçlü bir girişimin ortaya çıktığı koşullarda, bu isteği ve bu girişimleri sabote etmek için gaddarlaşabildiği kadar gaddarlaşmaya, alabildiği kadar çok masum canı almaya, öfkeyi tırmandırabildiği kadar tırmandırmaya çalışıyor. Ehh, bütün bunları görüyorsak, parçaları bir araya getirebiliyor ve provokatörün kafasından ve gönlünden geçenleri okuyabiliyorsak, provoke olmamız için de bir sebep yok demektir. Görüldüğü gibi artık provokatörlerin işi zor Türkiye’de. Bombasının pimini çektiği anda herkesin birden “Provokatöre bakın” diye bağırmaya başladığı bir ülkede işini icra etmek kolay mı?..

Bugün, 15 Eylül 2006

Gülay GÖKTÜRK

16.09.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Askerler de eleştirilebilir

  Bush ve hukuk

  Can alıcı bir soru

  Provokatörün ruh hali

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004