Doğru kararları; zamanında vermek de önemli...
Bakıyorsunuz; mahkemeden bir karar verilmiş.. Ama öyle bir zamanda verilmiş ki karar, adeta haklı tarafı haksız, haksız tarafı haklı çıkartır gibi bir sonuç çıkmış ortaya...
Konuyu kısaca özetleyeyim.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile insan hakları derneği, Milli Güvenlik Kurulunca hazırlanan ve irtica adlı ne idüğü belirsiz hayali suçun da dayanağı olarak gösterilen, “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin kabul ve onayına ilişkin Bakanlar Kararının ve Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin iptali ve yürümesinin durdurulması istemiyle dâvâ açmış..
Danıştay’ın nöbetçi dairesi olarak 10. Dairede de, dün kararını vermiş: “Yürütmeyi durdurma talebinin reddine...”
Yürütmeyi durdurma talebi niçin reddedilmiş acaba? “Milli Siyaset Belgesi çok güzel tesbitler içeren bir belge.. Olması gereken bir belge.. Kanuna, hukuka uygun olarak düzenlenmiş.. Bu belgeye dâvâ haklı değildir” falan demiyor Danıştay!..
Ya ne dyior?
“Belge, tavsiye niteliğindedir. Tavsiye niteliğindeki işlemler için dâvâ açılmaz!”
Üstelik talebi incelemeye bile gerek görmüyor: “Tavsiye niteliğinde bir karar olması nedeniyle, bu işlem yönünden yürütmenin durdurulması isteminin incelemeksizin reddine.”
Bana soracak olursanız, dört dörtlük bir karar..
Gerçekten de, idare hukukunun en temel kurallarındandır; “kesin ve icrai nitelikteki kararlar için dava açılabilinir”!
Tavsiye mahiyetindeki kararların hiçbir önemi yoktur ki, aleyhinde dava açılıp iptali de istensin!
Karar dört dörtlük bir karar da; bu kararı, şu veya bu ihtilaf sebebiyle önüne gelen herhangi bir davada, daha önceleri verseydi ya Danıştay!
Hani şu meşhur 28 Şubat sürecinde!..
Hükümetlerin tepesinde, “MGK kararları var. MGK kararları çerçevesinde karar ders veriyor, haydi bakalım şu Milli Siyaset Belgesi denilen bürokrasinin dayatması evrak hakkında da bir karar versin, bakalım “demekratik kurallar çerçevesinde mi, yoksa totaliter zihniyete üstünlük tanıyan bir mantıkla mı” karar verecek diye merak ediyoruz.
Onlar etliye sütlüye karışmadan bu işi de çözüme bağlıyor!
“İptali istenen kararın icrai anlamda bir etkisi yok ki! Sadece tavsiye mahiyetinde bir belge. Yürütme organı ister uygular, isterse uygulamaz” diyerek konuyu kapatıyorlar!”
İyi güzel de, şu söylediğiniz ilkeyi, daha önce söyleseydiniz ya.. Söyleseydiniz ki, “MGK kararları, siyaset belgesi” falan deyip, İmam Hatipler’in orta kısımlarının kapatılması için hükümete baskı uygulandığında biz de diyebilseydik; “ Bakın Danıştay’ın da kararı var. Bunlar tavsiye mahiyetinde kararlardır" diye..
Olur mu; Danıştay, mütedeyyin insanları rahatlatacak kararlar alacak hütümete böyle bir destek verir mi hiç?
Önüne dava gelse bile, yanından geçer, köşesinden döner, konuyu kapatır, “MGK kararları tavsiye mahiyetindedir” demez.. Dediği an; hükümete yönelik antidemokratik baskıların tümünün etkinliğinin sıfırlanacağını bilir çünkü..
Ama gün olur, devran döner, bu sefer bürokraside biraz daha mantıklı işler yapılmaya başlanınca, “MGK kararlarının tavsiye niteliğinde olduğu” ilkesi hatırlatılır kararlarda.
“Niçin siyaset belgesi için dava açtınız ki, bu belgenin hiçbir önemi yok” denilir. “Belgenin hiçbir önemi yok ama, o belgeyi dayanak alıp, bu ülkenin neredeyse yarıdan fazlası, ‘mürteci olmak’la suçlanıyor” diyemezsiniz..
Hayali bir irtica suçu icad ederler. Sonra her askeri törende, her resmi törende konuşmaya onunla başlarlar: “Birinci tehdit olan irtica.”
İşte söyledi Danıştay. “O belgenin hiçbir önemi yok” dedi.
Bekleyip görelim, “irtica irtica” diyenler, bu karardan sonra olsun, biraz utanıp, bu hayali suçu, insanların haklarını kısıtlamak için kullanacaklar mı hâlâ!?
Vakit , 30 Ağustos 2006
|