Şair Mehmet Arslan, Müslümanların ve İslâm dünyasının kültür ve sanatla birçok şeyi başaracağını söylüyor.
Edebiyat ve sanat dünyası eskiyi tekrar ede dursun biz yenilikler şairi Mehmet Arslan’dan biraz bahsedelim.
Edebiyat dünyasının hiçbir yenilik yapmadan kendini tekrar ettiği bir dönemde şiire ve edebiyata “Yüz Yenilik” getiren şair Mehmet Arslan bir hayli gündemde konuşuldu ve tartışıldı. Ve adeta yenilikler şairi olarak anılmaya başlandı. Çok sayıda kitabı bulunan Mehmet Arslan’ı kitaplarını dağıtırken konuşma imkanımız oldu.
Edebiyat dünyasına birçok yenilik getirip monotonluğa son veren şair Arslan diğer şairlerden bir hayli farklı yöntemler kullanıyor. En başta şiirlerinde kafiyeyi mısraların başında kullanıyor. Bu ise alışılmış bir tarz değil. Ancak bunun yanında Mehmet Arslan serbest şiire de karşı olmadığını, onu bir güzellik olarak gördüğünü bizlere ifade ediyor. O edebiyatta sürekli yeni ve özgün çalışmaların gerekliliğine inanıyor. Türkiye’de şiirde ve edebiyatta bir monotonluk olduğunu, bunun aksine kendisinin yenilikler peşinde olduğunu hatırlatıyor. Hem özde, hem de içerikte yenilikler yapmaya çalıştığını belirten Arslan’ın grafik şiirler, bulmaca ve matematik şiirler, tümevarım, tümdengelim yöntemleriyle şiirler, sözel ve aritmetik ve spor gibi ilginç şiir denemeleri var. Şair ayrıca özgün ve özgür yazdığını düşünüyor.
Müslümanların ve İslâm dünyasının kültür ve san’atla birçok şeyi başaracağını düşünen Mehmet Arslan yaptığı çalışmalarla buna bir katkı sunmak istediğini vurguluyor. İdeolojik, haram ve mekruh konularda şiir yazmamaya çalıştığını bizlere belirtiyor. İslâmın evrensel bir din olduğunu ve yazdığı şiirlerle Allah’ın rızasını kazanmak için uğraştığı ifade ediyor.
Edebiyata getirdiği yüz yeniliğin çok önemli olduğunu, başta kafiye kullanımının dünya edebiyat tarihinde şu ana kadar hiç kullanılmadığını açıklıyor ve kimseden etkilenmediğini hatırlatıyor. Mehmet Arslan, “Gençler roman okuyor ve sürekli televizyon izliyor. Bu televizyon izleme kültürü gençleri çökertti. Şiir insanın ahlâkını güzelleştiriyor. Dünyanın en ünlü romanı baştan sona kadar en fazla bir defa okunur. İkinci defa okumak insana bıkkınlık verir. Ama şiir defalarca okunabilir ve bıkkınlık vermez” diyor.
Sanat ve edebiyatın tekelinin olmadığını, bununla ilgilenen bazı insanların şiir estetiğinden mahrum olduğunu düşünen şair, Türkiye’deki rejimin san’at ve edebiyatı da etkilediğini açıklamalarına ekliyor.
Şiirin tarihine de değinen şair Mehmet Arslan “Peygamberimiz döneminde şiir basının yerini tutuyordu. Bununla insanlar yönlendiriliyordu. Hatta bazen yazılan şiirler savaşlara bile sebep olabiliyordu. Ortadoğu ülkelerinde şiir çok revaçtadır. Körfez savaşı sırasında Kuveyt işgal edildiğinde Saddam’a tenkit şiirleri Arap radyolarında gür bir şekilde seslendiriliyordu” dedi.
Ülkemizde düzenlenen şiir yarışmalarının hatır-gönül ilişkileriyle sonuçlandırılmasından duyduğu rahatsızlığı da dile getiren yenilikçi şair gençler taklitçi olmamalı tavsiyesinde bulunuyor. Müslümanların ilim, kültür, san’at, edebiyat ve teknolojide geri kalmasından duyduğu üzüntüyü ifade etmeye çalışıyor. Bunların aşılması için her alanda yeniliklere ihtiyacımız olduğunu vurguluyor.
Şair Mehmet Arslan son olarak bu sorunların sebeplerini şöyle sıralıyor, “Devlet adamlarımızın sürekli yanlış politikalar sürdürmeleri, halkın duyarsızlığı ve ilim adamlarımızın yeniliklerden yana olmayışları, yeniliklere karşı olmaları.”
|