AB, 24 Ekim’de yayınlayacağı İlerleme Raporu öncesi Ankara’ya “Türkiye’nin AB politikası milliyetçiliğin kıskacında” uyarısında bulundu. AB’nin ‘ülkede demokratik değerlerin hâkim olması için Türkiye ile yakından ilgilendiği’ni belirten AB kaynakları, “Türkiye’de demokrasinin hâkimiyeti için devlet tabuları yıkmalı. Devlet tabularını yıkmadıkça Türkiye’de ilerleme mümkün değil” diyorlar. AB’ye göre bu tabular Kürt sorunu, başörtüsü, ifade özgürlüğü ve asker-sivil ilişkileri konularında yoğunlaşıyor.
Radikal’in haberine göre, Brüksel, Ankara’ya gönderdiği son bilgi notlarında Türkiye’ nin AB politikasının ‘milliyetçiliğin kıskacında’ olduğuna dikkat çekti, hükümetin ‘yeni bir iletişim stratejisiyle halka AB’nin gerçeklerini’ anlatmasını istedi. AB’nin ‘Türkiye’de demokratik değerlerin hâkim olması için Türkiye’yle yakından ilgilendiği’ni belirten AB’li kaynaklar, “Türkiye’de demokrasinin hâkimiyeti için devlet tabuları yıkmalı. Devlet tabularını yıkmadıkça Türkiye’de ilerleme mümkün değil” diyor. AB’ye göre bu tabular Kürt sorunu, başörtüsü, ifade özgürlüğü ve asker-sivil ilişkileri konularında yoğunlaşıyor. AB’nin bu konularda yönelttiği eleştiriler şöyle:
‘Türkiye’nin tabuları’
Kürtler: Türkiye’deki hiçbir Kürt, ülkeden kopup, bağımsız yaşamak istemiyor. Tek istedikleri kültürel haklarına saygı gösterilmesi. Bu doğrultuda hükümetin Kürtçe yayın uygulaması takdirle karşılandı, ancak bu yayınlar genişlemeli. Mevcut yayınlar sembolik nitelikte. Kürtlerin ortak hayat arzusuna, nedense devletin üst düzey yetkilileri şüpheyle bakıyor.
Başörtüsü: Türkiye’nin yıllardır başörtüsü yasağının getirdiği sorunları çözememesi, bu konunun doğrudan siyasetçiler tarafından seçim malzemesi olarak kullanıldığını gösteriyor. AKP hükümeti de, bu sorunu çözmek için gerekli uzlaşı ortamını oluşturamadı. Yapılan tüm tartışmalar yapay bir zemine oturtuldu ve toplumda Kemalist-İslamist kutuplaşması doğurdu.
İfade özgürlüğü: Hükümetin ifade özgürlüğü önündeki yasal engelleri tümüyle kaldırmak istememesi, Türkiye’deki özgürlüklere şüpheli yaklaşımları beraberinde getiriyor. Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinin yürürlüğünün kaldırılmamasındaki ısrar anlaşılır gibi değil.
Asker-sivil ilişkisi: Bu ilişkilerin saydamlaştırılmasına hem askeri yönetimden hem hükümet kuruluşlarından direnç gösterildiği gözlemleniyor. Hemen her politik tartışmanın içine asker de giriyor. Halkta ‘Asker ne diyor’ merakı uyandırılıyor. Türkiye’de her olayda ‘Son sözü asker söyler’ anlayışı yaygınlığını koruyor.
|