Bağdat morguna günde ortalama 70 ceset geliyor. 50’sinin kimliği meçhul. Temmuz ayında ise rekor kırıldı: 1855 ceset... İsrail bombardımanında ölü sayısı bini aştı. Neredeyse yarısı çocuk. Rakam yazmak midemi bulandırıyor. Ölümü sıradanlaştırıyor. Bu kutlu gemide dümeni ellerine geçiren barbarlar bizlere ne yapıyor?
İnsanlık nereye gidiyor?
Bırakın yan yana dizilmiş bin cesedin nasıl bir görüntü vereceğini hayal edip dehşetin boyutunu kavramaya çalışmayı.
Hayatınızda bir kere olsun kucağınıza aldığınız 3 yaşında bir çocuk düşünün.
Onun o minik ellerini, avuç içi kadar ayaklarını hatırlayın.
Cennet kokan pespembe tenini okşamanın sizi nasıl mutlu kıldığını...
Sonra o masum bedenin toza bulanmış, paramparça cansız halini hissedin.
İçinizde bir şey kıpırdıyor mu?
Boğazınızda bir şey düğümleniyor mu?
Bu çocuk sizin çocuğunuzsa...
Yahudi, Türk, Arap, Müslüman, Hıristiyan olması neyi değiştirir?
Artık sessiz kalmayın.
Ne olur hepiniz, hepimiz bir şeyler yapalım.
Nihat Genç şehirlerimizi bu çağın Nuh’un gemilerine benzetti.
Nuh Peygamber ayrım gayrım yapmadan herkesi bir büyük tufandan kurtarmak için gemisine aldı.
Türü ne olursa olsun tüm mahlukatı...
Bu modern tufanda Nuh’un gemisini yakıyor bu şuursuz tiranlar.
Şehirlerimizi yakıp, bizi birbirimize boğazlatıyor.
Ben bir pasif direniş kıvılcımının bu topraklardan çıkabileceğine inanıyorum.
Bunun için de beklememeye karar verdim.
Etrafımda kim varsa, herkes, istisnasız herkes, gidişata ‘dur’ demenin, ‘bir şeyler yapmanın’ gerekliliğine inanıyor.
Bunu yapacak olan sensin.
Benim.
Biziz.
Bizleri taşıyan bu insanlık gemilerini; şehirlerimiz denen modern Nuh’un gemilerini yakan bu tiranları alaşağı edebileceğimizi göstermeliyiz.
Daha kalabalığız.
İlk önce, sadece, daha kalabalık olduğumuzu ve onlarla aynı fikirde olmadığımızı gösterelim.
Bunu medya aracalığıyla yapmak mümkün değil.
Bir sembol etrafında toplanmalı.
Bir slogan altında birleşmeli.
Ve kendimizi göstermeliyiz.
Ne olur artık AYAĞA KALK..!
Akşam, 13.8.2006
|