Kâinatın Efendisi, bin dört yüz yıl öncesinden, kişisel gelişimde altın kural olan "İki günü musavi (eşit) olan ziyandadır" prensibini bizlere yol gösterici olarak tavsiye etmiştir. Maalesef bu prensip, günümüz Müslümanları tarafından çok iyi algılanamamıştır. Buna hal-i âlem şahittir. Ancak bu prensibi Japonlar kendi iç dinamiklerinde benimseyerek yaşatmışlar ve hem kişisel gelişimde, hem de örgütsel gelişimde "kaizen politikası" ile optimal bir şekilde uygulayarak bugünkü güçlerine erişmişlerdir.
Kaizen, aynen Kâinatın Efendisi'nin buyurduğu gibi, iki günü eşit olmaktan kurtulmaktır. Japoncada "kai" değişim; "zen" daha iyi anlamına gelmektedir. Bu kelimeden mülhem olarak Japonlar oluşturdukları "Zen Mabetleri"nde işgücünü de en iyi bir şekilde yetiştirmekte ve çalışacakları işyerlerindeki sisteme göre oryantasyon eğitiminden geçirmektedirler.
Kaizen modeli, geçmişi değerlendirmek, hataları tesbit ederek düzeltmek ve mevcut durumun daha iyisini üreterek gelişmek prensibine dayanmaktadır. Bu prensip esasına dayalı olarak faaliyet gösterenler, velûd, yani üretken ve mucit özelliklere kavuşurlar. Zirâ, bu prensip esasına göre çalışanlarda, mevcuda iktifa anlayışı bulunmamaktadır. Bu tür insanlarda, sürekli gelişme ve sürekli daha iyiye doğru değişme mantalitesi etken unsur olarak bulunmaktadır.
Kaizen modeline göre, kişisel gelişimlerini sürdürenlerin vizyonları oldukça engindir. Olaylara asla at gözlüğüyle bakmazlar. Üç boyutlu resme bakar gibi, olayları değerlendirirler. Yapılan hataları ve yanlışlıkları iyi tesbit ederek, düzeltme yoluna giderler. Sorunları balık kılçığı analizi gibi tahlil ederek, temeline inerler ve kökten düzeltme yolunu seçerler. Bu faaliyetleri sürekli bir şekilde sürdürerek, sıfır hata prensibini yakalamayı amaçlarlar.
Kaizen modelinde araştırma, merak, soru sorma, sorun çözme, karar alma, bilgi paylaşımı, beyin fırtınası, kalite çemberleri, empati, sempati, güven gibi sosyal erdemler en önemli faktörler olarak sürekli aktif haldedirler. Zira bunların olmadığı hiçbir yerde başarıdan ve gelişmeden söz etmek mümkün değildir.
Kaizen modeline göre, çalışanlarda, çevreye ve çevredekilere kolay uyum prensibi hakimdir ve bu insanlar ergonomik, esnek çalışma sistemine sahip ve iletişim açısından mükemmel donelere sahiptirler. Bu tür insanlar kendilerini, sadece zihinsel açıdan değil, aynı zamanda ruhsal, duygusal ve fiziksel açıdan da geliştirme eğilimindedirler. Adab-ı muaşeret kurallarına, zihinsel gelişimlerine mütenasip bir şekilde uyum sağlarlar.
Kaizen modelinde, problemi kabul etmek, az girdi ile çok çıktı elde etmek, benchmarking (kıyaslama) yaparak daha iyiye doğru gitmek, sadece ekonomik düşünmemek, niceliği değil; niteliği hedef almak, öncelikleri iyi tesbit etmek, planlayıp-programlamak, uygulamak ve kontrol ederek yeniden düzeltmek ve düzeltirken doğru çözüm enstrümanlarını kullanmak, esas prensipler olarak etken rol oynamaktadır.
İnsan merkezli ve insana yatırım esaslı gelişim süreci modeli olan "kaizen modeli"ni uygulayan toplumlar, sürekli gelişim ve sürekli değişim anlayışıyla küresel rekabete göğüs gerecek bireyler yetiştirmişlerdir.
Risk almaktan korkmayan, atılımcı, girişken, zihinsel melekelerinin yanı sıra ruhsal değerlerini de yücelten bireyleri "kaizen modeli" ile geleceğe hazırlamayı misyon edinmeliyiz.
|