Mazlum-Der tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Gazeteci Aydın Çubukçu, “Her iki olay da aynı suç merkezinde planlanmış ve uygulanmıştır. Aradan geçen zaman içinde kimin kazandığına baktığımız zaman bu sonuç ortaya çıkıyor. Kazanan ‘millî güvenlik konsepti’ olmuştur. Şeriatçılık ve bölücülük tehlikesini göstererek topluma biçim verme tezleri güçlenmiştir. Başbağlar’da öldürülen de, Madımak’ta yakılan da aynı toplumun halkıdır. Toplum olarak aynı merkezden yönetilen şiddetli bir saldırı altındayız” dedi.
MAZLUMDER Genel Başkanı Ayhan Bilgen, "toplumsal çatışmaya karşı barış ve kardeşliği güçlendirelim" çağrısında bulunarak, "Ezberleri bozalım, kamplaşmalara izin vermeyelim” dedi.
MAZLUMDER Madımak ve Başbağlar katliamlarını ele alan “İki Ateş Arasında Barış ve Kardeşlik” isimli yuvarlak masa toplantısını Ankara Mola Otel’de gerçekleştirdi. Sivil toplum örgütü temsilcileri, akademisyenler ve yazarların katıldığı toplantıda Madımak ve Başbağlar katliamları kınanarak her iki olayın tüm sorumlularının açığa çıkarılması istendi ve birlikte barış içinde yaşama arzusu dile getirildi.
Toplantıda konuşan MAZLUMDER Genel Başkanı Ayhan Bilgen, toplantıyı düzenleme amaçlarının; empati kurmak, korku ve önyargıların aşılmasını sağlamak olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Her acı ve sıkıntı sadece kendi toplum kesiminde karşılık buluyor. Oysa farklı kesimler birlikte kaygı ve beklentilerini ifade edebilmeliler. Herkesin yaşama hakkına saygı gösterilmeli. Bizim kastımız Madımak ve Başbağlar olayları arasında kıyas yapmak değil. Acıları ve öfkeleri kaşımak istemiyoruz. Herkesin ötekinin açısını anlamasını istiyoruz. Barış içinde yaşamanın gerekli koşulu budur. Toplumsal çatışmaya karşı barış ve kardeşliği güçlendirelim. Ezberleri bozalım, kamplaşmalara izin vermeyelim.”
“HÂLÂ LİNÇ KÜLTÜRÜ TEŞVİK EDİLİYOR”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Yusuf Alataş, hem Sivas hem de Başbağlar olaylarında bütün toplumun sınıfta kaldığıını kaydederek şöyle konuştu:
“Bu olayları devlet mi yaptı, yapmadı mı? Soruları hala devam ediyor. Bu olaylarda devletin direk olarak değilse bile, devlet erkini kullanan kamu görevlilerinin ve siyasi iktidarların sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Olaylar sonrası toplum kendine düşen sağlıklı refleksi gösteremedi. Bugün de hala linç kültürü teşvik ediliyor. Oysa daha çok barışa, hoşgörüye ihtiyacımız var şimdi. Birbirimizin açılarını anlamalıyız. Geçmişteki provokasyonların toplumu yönlendirmesine son verelim. Farklı düşüncelere, farklı inançlara saygı gösterelim. Buna hepimizin ihtiyacı var.”
“İKİ OLAYI DA AYNI MERKEZ PLANLADI”
Gazeteci Aydın Çubukçu da, Madımak ve Başbağlar katliamlarının, topluma şeriatçılık ve bölücülüğü iki düşman olarak gösteren devlet tezine halkın inandırılmasını sağladığını belirtti. “Her iki olay da aynı suç merkezinde planlanmış ve uygulanmıştır” diyen Çubukçu, aradan geçen zaman içinde kimin kazandığına bakıldığı zaman bu sonucun ortaya çıktığını söyledi. Çubukçu, bu iki olayla Türkiye’deki egemen çevrelerin çıkarlarının pekiştiğinin görüldüğünü kaydederek, şöyle devam etti:
“Artık istedikleri olmuş ve iki mezhep mensupları arasında kan girmiştir. Solcu aydınlar ‘Bu halk adam olmaz’ tarzı geleneksel yaklaşımı benimser hale gelmiş, bir yılgınlık psikolojisi hakim olmuştur. İslami kesime ise derin bir suçluluk psikozu empoze edildi. İslami kesin sürekli kendini savunmak, kendi inançları dolayısıyla kınanmak gibi durumlarla karşılaştılar. Bunları topladığımız zaman kazananın ‘Milli Güvenlik Konsepti’ olmuştur. Şeriatçılık ve bölücülük tehlikesini göstererek topluma biçim verme tezleri güçlenmiştir. Başbağlar’da öldürülen de Madımak’ta yakılan da aynı toplumun halkıdır. Toplum olarak aynı merkezden yönetilen şiddetli bir saldırı altındayız. Bölünme ve parçalanmayı sağlamak için birbirimize düşman ediliyoruz” diye konuştu.
“HİÇ BİR GEREKÇE OLAYI ÖRTEMEZ”
Rize eski Milletvekili Mehmet Bekaroğlu da, iki olaydan 80 yıllık geçmişi olan “Milli Güvenlik Konsepti İdeolojisi”nin kazançlı çıktığını vurguladı. Bekaroğlu şunları söyledi: “ İki olayda da en temel insan hakkı olan yaşama hakkına kastedilmiştir. Hiçbir gerekçe bu olayı örtemez. Birlikte yaşama iradesine, geleceğe, barışa kastedilmiştir. Artık bu tür olaylarla yüzleşmek zorundayız. Toplumda hala fay hatları, çatışma alanları mevcuttur. Bir olayı ve bu olayın perde arkasını konuşurken kategorik olarak bir dini ve mezhebi suçlayamayız. Böyle yapıldığı için bu olayları planlayanların, kışkırtanların amacına toplum olarak hizmet etmiş olduk. Olayları değerlendirirken empati kurabilirsek ancak başarılı oluruz.”
“AYNI EL”
MEKDAV adına toplantıya katılan Celal Sancar ise; Zenginliklerin oluşturulan kavgalarla tarumar edildiğini söyleyerek, “Sivas’taki el ile Başbağlar’daki el aynı eldir. Bizler aynı trendeyiz. Bu treni devirmek isteyenlere izin vermeyelim” dedi.
“YAŞANANLARDAN DERS ÇIKARILMALI”
Yaşanan olaylardan dersler çıkarılması gerektiğini belirten Öğretmen-Sen Başkanı Yusuf Tanrıverdi, geçmişi kendimize öğretmen yaparsak daha güzel bir gelecek kurabiliriz. Herkes aynı ailenin farklı düşünen çocukları olduğumuzun bilincinde olmalı” dedi.
|