AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, yapılan yasama çalışmalarına rağmen uygulamada belirsizliklerle karşılaşıldığını kaydederek, Türkiye’nin uyumsuzluklarından birinin de Müslüman ya da Müslüman olmayan dinî azınlık ve cemaatlere yeterli özgürlüğü sunmaması olduğunu vurguladı.
Geçen hafta Lüksemburg’da Türkiye ile AB arasında fiili müzakerelere başlandığını da belirten Rehn, müzakerelere başlamış bir ülke olan Türkiye’den beklentilerinin tabiî olarak arttığını da kaydetti.
Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi, Rehn’in de katılımıyla Hollandalı Hıristiyan Demokrat üye Camiel Eurlings tarafından hazırlanan ‘’Türkiye İlerleme Raporu’’nu tartışmaya başladı.
Rehn, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin siyasi kriterlere tam saygı göstermesinin son derece önemli olduğunu belirterek, ‘’Bu yıl kesinlikle yeni somut ilerlemelere ihtiyaç hissediliyor. 3 yıldan fazla süren önemli reformlar sürecinde hızın kaybedilmiş olmasından endişeleniyorum. Bu Türkiye ile 12 Haziranda yapılan Ortaklık Konseyi’nde verilen mesajdı’’ diye konuştu.
Türkiye’nin, yeni bir reform paketini TBMM’den geçirmeye çalıştığını anımsatan Rehn, bunu memnuniyetle karşıladıklarını ve Türkiye’nin siyasi dönüşümüne yönelik reform sürecinde yeni bir canlanma olacağını umduklarını belirtti. Yapılan yasama çalışmalarına rağmen uygulamada belirsizliklerle karşılaşıldığını öne süren Rehn, şunları kaydetti: ‘’Örneğin ifade özgürlüğü alanında, şiddete başvurmadan düşüncelerini açıklayan yazarların, aydınların, gazetecilerin artık daha fazla beraat ettiklerini görüyoruz. Fakat emsal kararların oluşması süreci, zaman alıyor. Gerçekte hala şiddete başvurmadan fikirlerini açıklayan insanlar hakkında belli sayıda davalar devam ediyor. Bunlara son örnek, vicdani reddi savunduğu için yargılanan gazeteci Perihan Mağden’dir.’’
Rehn, Türkiye’de hakim ve savcıların ceza kanununu sınırlayıcı yorumlamayı sürdürmeleri halinde tek seçeneğin, geniş bir dille yazılmış maddeleri AB standartlarına uygun şekilde değiştirmek olduğu görüşünü de dile getirdi. Türkiye’nin diğer bir uyumsuzluğunun ise Müslüman ya da Müslüman olmayan dini azınlık ve cemaatlere yeterli özgürlüğü sunmaması olduğunu ileri süren Rehn, TBMM’nin gündeminde bulunan vakıflarla ilgili yasa tasarısının bütün ihtiyaçlara cevap vermekten uzak olduğunu vurguladı.
Güneydoğu’daki şiddetin, kendisini özellikle endişelendiren diğer bir konu olduğunu ve sadece güvenlik temelli yaklaşımların bölgenin sorunlarını çözmede yeterli olmayacağını ifade eden, Rehn,’’Bölgenin yüksek işsizlik ve yoksulluk gibi sosyo ekonomik sorunları bulunduğunu ve şiddet sarmalının, olağanüstü halin kaldırılmasının ardından kaydedilen olumlu gelişmeleri felce uğrattığını’’ da kaydetti.
Sivil-asker ilişkileri kapsamında da Şemdinli davasına değinirken,’’askerin yargının işlerine müdahale ettiğini’’ öne süren Rehn, ‘’Kara Kuvvetleri Komutanı’nı itham eden savcının işten kovulmasını hatırlatıyorum’’ dedi. Rehn, ‘’Beklentim odur ki, Şemdinli olayları ile ilgili yargılama, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığına uygun şekilde yapılır’’ diye konuştu.
|