20 Haziran, her yıl Dünya Mülteciler Günü olarak kutlanıyor. Dünyada yaklaşık 13 milyon insan, “resmen” mülteci olarak tanınıyor, ancak kesin rakam belli olmamakla birlikte binlerce insan mülteci statüsü kazanabilmek için bekliyor.
Helsinki Yurttaşlar Derneği Mülteciler Komitesi’nin verdiği bilgiye göre, Dünyada yaklaşık 13 milyon insan, resmen mülteci olarak tanınıyor. Türkiye de, eski Yugoslavya, Çeçenistan, Irak, İran, Sudan, Somali, Etiyopya, Eritre ve daha birçok Afrika ve Asya ülkesinden mülteci akınına uğruyor. Türkiye’de büyük çoğunluğu kayıt dışı olduğundan, mültecilere ilişkin kesin ve güvenilir rakamlar yok.
TÜRKİYE, COĞRAFYA ÇEKİNCESİ KOYDU
Türkiye’yi Avrupa’ya geçiş için transit ülke olarak kullanmayı tercih ediyor. Mültecilere ilişkin 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi, “mülteci”yi kısaca şöyle tanımlıyor: Mülteci, ırkı, dini, milliyeti, siyasal düşüncesi veya belirli bir sosyal gruba mensubiyeti nedeniyle haklı bir zulüm korkusu ile ülkesini terk etmek zorunda kalan kişidir. Türkiye, bu sözleşmenin hazırlayıcı ve ilk imzacılarından biri, ancak bu sözleşmeye coğrafya çekincesi koymuş dünyanın çok az sayıdaki ülkesinden biri aynı zamanda... Bu çekinceye göre Türkiye, ancak Avrupa ülkelerinden birinden zulümden kaçan insanları mülteci olarak kabul ediyor. 1994 tarihli yönetmeliğe göre Avrupalı mülteciler, Türkiye Devleti’ne başvurabilirken, Afrikalı ve Asyalı mülteciler Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (BMMYK) başvurmak zorunda bırakılıyor. Buna karşın Türkiye bugüne kadar hiçbir Avrupalı mülteciye 1951 Cenevre Sözleşmesi uyarınca mülteci statüsü tanımış değil.
ZOR ŞARTLARDA HAYATA
TUTUNMAYA ÇALIŞIYORLAR
Mülteciler Türkiye’ye genellikle hiç Türkçe bilmeden, hatta Latin Alfabesi ile tanışmamış olarak geliyor. Uğradıkları insan hakları ihlâlleri sebebiyle ağır psikolojik sorunlarla boğuşuyorlar. Geçmişleri, geldikleri ülkeler gibi çok çeşitli... Bir mülteci, hükümeti eleştirdiği için ülkesini terk etmek zorunda kalan İranlı bir gazeteci de olabilir, Janjaweed milislerinin veya Sudan ordusunun etnik temizlik harekâtından kaçan Darfurlu bir köylü de. Türkiye’ye vardıklarında eğitim ve çalışma hakkından yoksun kalıyorlar. Sağlık hizmeti alma hakları da oldukça sınırlı tanınıyor. Geçmişleri ve birikimleri ne olursa olsun, Türkiye’deki hayatlarına kesif bir yoksulluk damgasını vuruyor. Buna karşın mülteciler güvenilir bir ülkede yeni bir hayat kurma isteği ve cesareti ile dolu.
ÇEÇENLER’E MÜLTECİ STATÜSÜ VERİLMİYOR
Türkiye’de yaşayan 1000’i aşkın Çeçen mülteci var, ancak hiçbirine resmî mülteci statüsü tanınmış değil. Mülteciler, Türkiye’ye Asya ve Afrika’nın farklı ülkelerinden geliyor. Başlıca ülkeler Irak, İran, Somali, Sudan, Etiyopya, ve Eritre. ABD-İngiliz işgalinden önce ve sonra Irak’taki zulümden kaçan binlerce Iraklıya ise mülteci statüsü haklarından yararlanma ve başvurma hakkı henüz tanınmıyor. Türkiye’de maddî destek görmeden, durumlarının ele alınacağı belirsiz bir tarihi bekliyorlar.
|