Geçen hafta bir sohbet sırasında AKP’nin dış ilişkiler konusunda aktif bir milletvekili, birkaç dostun yanında kendisine “limanlar konusu” açıldığında yekten “açamayız!” dedi.
“Neden?” diye sorulduğunda, önce “Devlet müsaade etmiyor” diye cevap verdi. Bu cevabının sohbet ettiği insanları tatmin etmediğini görünce bu sefer, “Genel seçimlerden sonra imzalarız” dedi. Nedeni ise AKP seçimden önce limanları Güney Kıbrıs yönetimine açarsa seçimi tek başına kazanamayacaklarını düşünmesi idi!
Başbakan o milletvekilini doğruluyor.
“Efendim bunlar Kıbrıs’ta limanları verecekler, havaalanlarını açacaklar, Ek Protokol’ü imzalayacaklar gibi çirkin muhalefetin içerisine girmek çok yanlış...” derken attığı imzayı dahi inkár edebiliyor.
* * *
Ben 28 Şubat’ta mağdur edildiği için Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıktım. Bir liberal-demokrat olarak da başta “AB politikaları” olmak üzere bugün peşine düştüğü statükoya karşı çıkan tüm tavırlarına destek verdim.
Ancak son bir yıldır AKP, statükonun girdabına kapıldı gitti!
Bu girdabın etkisiyle Milli Görüşçü tabana sarıldı, popülizmin pençesine düştü!
Başbakan, Kıbrıs’ta statükonun tüm tehdidine rağmen, “Annan Planı”na destek verdiğinde, bugünkü korkularının tersine, milletten aldığı desteği hiç kaybetmediğini dahi unutmuş gözüküyor.
Ben AKP’den liberal politikalardan vazgeçtiği gün koptum.
Kendilerini liberal-demokrat addeden bazı dostlarımın, katıldığım bazı TV programlarında AKP’yi savunmalarını da hayretle izledim.
Bakalım, izleyelim; liberal-demokratlar şimdi nasıl tepki verecekler?
Hürriyet, 18.6.2006
|