Hiçbir şey yapılmayacak. Çalışmak, okumak, düşünmek, çözmek bugün yassak. Yemek, içmek, uyumak, gezmek, dolaşmak serbest. Olabildiğince gevşemek makbul.
Üzülmek, stres, telâş, kızmak, korkmak da yasaklar arasında.
Eğer çocukluk dünyanıza gidebilirseniz çok iyi gelir. Çocukluğun en tipik örneklerini ortaya koyabilmek ilâç gibi..
Evet, şaka bir yana yarın ÖSS sınavı var. Okumanın çalışmanın yasak olduğu bir günde bu satırlar da tahmin ediyorum hiçbir ÖSS adayı tarafından okunmayacak. Olsun. Zaten onlar için yazmıyorum ki. Bir gencin en az 10, belki 20 kişilik çevresi var. Çevre çapı herkesin farklı.
Bu stresi gençlik yıllarında yaşamış, okumuş, bitirmiş, çocuklarını da hazırlamış, üniversite bitiren ve halen okuyan çocukları olan, başından bütün roller geçmiş bir eğitimci olarak bir iki kelâm hakkımız olmalı. Tecrübeyi önemseyenlere karşı duran bir görüşün sahibi olarak diyorum ki, bu alanda en fazla tecrübeye sahip birisi olarak ÖSS adayına sınavla ilgili diyecek hiçbir şeyim yok. Tekliflerim tamamen sınav konuları dışında uçuk kaçık şeyler. Dinlemeseniz de olur.
Ama veliler, analar, babalara diyeceklerim çok.
Hayatın istikbale yönelik seçenekleri çok olmalı.
Tek seçenek, çözümsüzlük, iki seçenek zorluk, üç ve fazlası seçenek özgürlüktür.
Çocuklarımıza olabildiğince özgür ortam ve fırsat sağlamalıyız. Sağlam değer yargıları, paradigması düzgün hayat felsefesi kazandırmak en öncelikli işimiz olmalı. Gençlere güvenmeliyiz. Hayatın alternatiflerine açık olmasına fırsat tanımalıyız.
Beykent Üniversitesi’nin vakıf kurucusu, yani sahibinin ilkokul mezunu olduğunu biliyor muydunuz?
ÖSS….Gereğinden fazla anlam yüklenmiş bir sınav. Kazananlar ve kazanamayanlar diye bir tanımlama gençliğin güzelim yıllarını, hayallerini, aklını, kalbini tahrip eden bir sınav.
Kaybedenleri “ötekiler” olarak gizli ajandasına yazmış olan hâkim erk tablonun yapımcıları.
“İşte eseriniz!...” Eseriniz olan tablo, yüzde 90 gayri memnun bir kitle. İki milyon gençten ikiyüzbini ipi göğüsleyecek. İki bin 100 ve sonrası, yani 1 milyon sekiz yüz civarındakiler siz ancak “ötekilersiniz!....” anlamına gelen tablonun olumsuz figürleri.
Yine zil çaldı. Ara veriliyor her türlü çalışmaya. Bırakalım bütün kasları, kolları, sinirleri. Olabildiğince gevşeyelim, gülelim oynayalım. Biraz ciddiyetten sıyrılalım.
Keşke sene içinde de çocuklara böyle rahat bir atmosferde çalışma ortamı hazırlayabilsek.
Şu saatten sonra hiçbir bilginin, nasihatin anlamı yok. Zaten dinleyen de yok.
Kolay gelsin.
Tam isteyen ve bedeline pazarlık yapmayanlar ipi göğüsleyecek. İstemenin yöntemini uygulayanlar da derece yapacaklar.
İki yüz binin içine girmeyenler kaybetmeyecekler. Daha çok seçenekler olduğunun farkına varabilirlerse hayat daha güzel olacak onlar için.
|