Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Türbanlı da meydanlara dökülürse?

İngiltere’de Tony Blair ve İşçi Partisi’ne iktidar yolunu açan ‘yeni sol-üçüncü yol’ çizgisinin önde gelen mimarı Prof. Anthony Giddens geçen hafta İstanbul’daydı.

Pazartesi günü Milliyet’te Derya Sazak’ın sohbete odasına da konuk olan Giddens’in şu sözlerinin altını çizdim:

“Türkiye siyasetinde radikal bölünmeler olmamalı. Merkezde yer almak son derece önemli. Eğer toplum radikal biçimde bölündüğü izlenimini verirse, bu Türkiye’nin AB üyeliği için hiç iyi olmaz. Gerek başörtüsü gerekse laiklik konularında radikal bir kutuplaşmaya yol açmak, yapılmaması gereken en önemli şey. Toplumu yok eder bu. Türkiye’de muhalefetin başörtüsü konusunda şu sıralar biraz aşırıya kaçtığını seziyorum.”

Önemli bir gözlem.

Önemli bir uyarı...

Bir yanda laiklik diye, diğer yanda türban diye toplumu keskin kutuplara ayırmanın ülkemiz için ne kadar büyük bir tehlike olduğunun farkında mısınız?

Böyle bir cepheleşmenin bu ülkede herşeyin başı olan istikrarı altüst edeceğini biliyor musunuz?

Bırakalım olsun mu?..

Dün canı yananlar Anıtkabir’e yürüdüler. Ya yarın türbanlılar, başörtülüler, Allahuekber diye bağıranlar, bir başka gerekçeyle canları yandığı için yollara dökülüp, bilmem hangi camiye doğru yürüyüşe geçerlerse?

Ne olacak o zaman?

Kim kazanacak?..

Kimilerinin sesi kulağıma çalınıyor, biliyorum, “Asker bizden yana!” diyorlar.

Çözüm silah mı?

Hiç silahla çözülebilir mi böylesi sorunlar? Nerede çözülmüş ki, Türkiye’de çözülsün! Siz aklınızı ekmek peynirle mi yediniz?

Biliyorum, Türkiye’yi böyle bir kaba tuzağın içine çekmek isteyen aklı evveller yok değil. Maalesef var. Ama son tahlilde etkili olabileceklerine ihtimal vermiyorum, veremiyorum. Sağduyu yine ağır basacak.Umudum bu. Oyun demokrasi içinde oynanacak.

Türban ve laiklik diye, laik ve anti-laik diye Türkiye’yi cepheleştirmeye çalışanlar, hiç kuşkunuz olmasın, bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıyorlar.

Çünkü böyle bir yolun iyice açılması, Türkiye’de herşeyi altüst eder. Anababa günleri yaşatır Türkiye’ye.

Eğer kendimizi böylesine bir ahmaklığın çukurunda bulmak istemiyorsak, öncelikle herkes kendi üslubunu ayarlamak zorunda.

Kimseyi türban taktığı için toplum dışı saymaya, istiskal etmeye kimsenin hakkı yoktur. Kimseyi muhafazakar değerleri, muhafazakar davranış biçimlerini benimsediği için, özensiz, küçümseyici yorumlara muhatap kılmaya kimsenin hakkı yoktur, olmamalıdır.

Bunun tersi de geçerli tabii.

Kimse kimseyi başı açık dolaştığı, oruç tutmadığı, namaz kılmadığı, muhafazakar değerleri benimsemediği için hor göremez.

Bırakın herkes kendi gibi olsun, kendi istediği gibi yaşasın. Kimse kimseye kendi hayat tarzını dikte etmesin. Etmeye kalkışmasın! Dikte edercesine bir üsluptan da kaçınsın.

Farkındayım.

Sanki vaız veriyorum.

Bu üslubun da itici bir yanı yok değil.

Ama bir tehlikeyi anlatmaya çalışıyorum. Çünkü tek bir kurşunla, tek bir bombayla öfkeli kalabalıkların bir anda sokağa dökülmesi ihtimali huzursuz edici bir durum.

Bugün laikler... Yarın türbanlılar... Öbür gün kara çarşaflılar, Allahüekber diye bağıranlar... Gerekli dikkat ve özeni göstermezsek, yarın tek bir kıvılcım yetebilir, büyük bir toplumsal yangın çıkarmak için, evet öyle.

Yazık olmaz mı Türkiye’ye?..

Milliyet, 8.6.2006

Hasan CEMAL

09.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Türbanlı da meydanlara dökülürse?

  Genç subaylar ve emekli askerler

  Hedefe kilitlenmek gerekiyor

  Ekonomide “dönülmez akşamın ufku”na mı yelken açılıyor?

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004