"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İsnat ve iddialara izahlı cevaplar-5

M. Latif SALİHOĞLU
26 Nisan 2024, Cuma
Bediüzzaman Said Nursî hakkında yalan konuşmak ve iftira atmakta rekor kıran Kadir Mısıroğlu, vaktiyle bizim ve başka ağabeylerin yapmış olduğu ikaz ve düzeltmeleri hiç kaale almadı ve hiçbirine kulak asmadı.

Hatta, tehevvürle “Kıtıpiyoz!” diye kızıp alay etti. Dahası, kendisine yüzde yüz haklı oldukları noktada itiraz eden Nur Talebelerine yönelik olarak yine konuyu çarpıtarak “putçuluk yapıyorsunuz” ithamında bulundu. Hem de, kendisi Sultan Abdülhamid’e tapınırcasına yaptığı meddahlığı unutarak…

*

İddia-5: 

Prof. Osman Turan Hocadan dinledim. Said-i Nursî, son seyahatini yapacağı Urfa’ya doğru yola çıkarken Ankara’ya uğramış. O tarihte Ankara’da bulunan Sultan Abdülhamid’in varislerinden helâllik almak istemiş. Abdülhamid’e olan itirazından dolayı bir nevi özür dilemiş…

Ondan sonra da Urfa’ya gidip orada vefat ediyor. Ben bunları yazdığım zaman, belki kırk kişi telefon edip “Vay, sen böyle şeyleri nasıl söylersin?” diye itirazda bulundular.

(NOT: Mısıroğlu, videosunda, vaktiyle yazıp anlattığı bu tür şeylerin asılsız olduğunu kendisine hatırlatan Nur Talebelerini terslediğini de itiraf eden ifadeler kullanıyor. Telefonda terslediği kişilerden biri Hüsnü Bayramoğlu; Pendik’te ikamet eden Macit Türkmenoğlu Ağabey de, 2007’deki yazılarımızı okuduktan sonra, Mısıroğlu ile görüşerek yanlışlarını tashih etmeye çalışacağını bize söyledi.)

*

İzahlı cevap:

Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi, hizmetkârı ve onu son yolculuğu Urfa’ya götüren şoförü Hüsnü Bayramoğlu, önce telefonla Mısıroğlu’nu arayıp yanlışını tashih için şunları söyledi: “Kadir Bey, Hz. Üstad’ı Urfa’ya götüren otomobilin şoförü benim. Üstadımızın ağır hasta olarak yattığı Emirdağ’dan yola çıktık ve doğruca Urfa’ya gittik. Gizlilik içinde seyahat ettiğimiz için, arabanın plakasını bile çamurla kapattık. Ne Ankara’ya uğradık, ne da başka bir yere.”

Mısıroğlu, bu telefon meselesini doğrulayarak, sunturlu yalanını bir başka yalanla örtmeye çalışarak diyor ki: “Canım, Urfa’ya gittiği aynı gün olmaz da, bir gün önce olur. Olamaz mı yani.?!”

Bunu üzerine, Hüsnü Bayramoğlu, bizzat giderek hakikat-i hâli Mısıroğlu’nun yüzüne karşı söylüyor. (Youtube’de bunun da videosu mevcut.)

Ne var ki, Kadir Mısıroğlu, güya “Kitabın bundan sonraki baskıları Hüsnü Abinin tashihinde geçirilsin” dediği halde, daha sonraki videolarında kendi sesinden bunu ilân etmeyip, yazdığı yanlışlarla, yaptığı hatalarla, işlediği günahlarla birlikte göçüp gitti bu dünyadan. Bakalım, öbür âlemde bu yaptıklarının hesabını nasıl verecek…

*

Prof. Osman Turan (1914-1978) meselesine gelince…

Sultan Abdülhamid’in torunlarından Satıa Hanımla evli olan Osman Turan, üniversitede yıllarca hocalık yaptı. Tarihçidir; birçok kitabını beğenerek okumuşluğumuz var. Bilhassa Selçuklu tarihine dair. 

Aynı zamanda, Demokrat bir ilim adamıydı. 1950’den son Demokrat Parti’de siyaset yaptı. 1960 darbesinden sonra Yassıada’da yargılandı, işkence gördü. 1965’ten sonra aynı siyasî misyonu sürdüren Adalet Partisi’nde çalışmaya devam etti.

Osman Turan Hocanın onlarca kitabı var. Velud bir kaleme sahip olan bu şahsiyet, Mısıroğlu’nun naklettiği hatırayı bizzat kendisi de yazabilirdi. Oysa, şimdiye kadar öyle bir kayda rastlamış değiliz. Mısıroğlu, onun vefatından sonra çıkıp “Bizzat kendisinden dinledim” demesinin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Kendi uydurma ve düzmecelerine, diğer zevât gibi maalesef onu da alet etmeye çalıştığı anlaşılıyor. Merhum Turan Hocanın varislerinden konuya dair bir açıklama gelirse, onu da memnuniyetle yayınlarız.

Okunma Sayısı: 1568
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    26.4.2024 09:21:02

    Külahı Püsküllü, önüne ge lene verip veriştiriyor.Ken di yalan ve yanlışlarına odaklı olarak konuşup, yazıyor.Aksi ispatlar onu hiç ilgilendirmiyor.Adam çifte eneli olduğu için geri adım da atmıyor.Üstad' Ankara'ya gitmemiş, bir gün önce gitmiş olamaz mı diyor!..Buda mantıktan ne kadar mahrum olduğu nu gösteriyor.İşte peşin fi kir ve tarafgirlik insanı böy le komik durumlara düşürüyor.Bu dünyanın he sabı kolaydır; burada iftira ve ithamlarını tamir eder, helallaşıp öyle ahiret alemine gidebilirdi.Bu im kân vardı.Bunu yapmadı, günahıyla, hatasıyla, hesa bı çetin olana öteki diyare intikal etti.Zarara rızası ile razı olana...ilaahir.

  • S.topuz

    26.4.2024 07:02:21

    DECCALIZMIN ve Süfyanizmin devamı için her şey mübahtır ve meşrudur bu ahir-zaman muharebesi ve mücadelesi ve mücahedesinde! Herkes tarafına yardımcı olur, direk veya indirekt! Bilerek veya bilmeden, sehven veya çok bilmişlikten(!)! Ne demiş Atalarımız; " Kol daima içeri bükülür!" ..."Halbuki demiştik: Bu dünya tecrübe meydanıdır. Akla kapı açılır, fakat ihtiyarı elinden alınmaz. Öyle ise o eşhas, hattâ o müdhiş Deccal dahi çıktığı zaman çokları, hattâ kendisi de bidayeten Deccal olduğunu bilmez. Belki nur-u imanın dikkatiyle, o eşhas-ı âhirzaman tanılabilir."... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Sözler - 344. Meyveli ağaç her zaman taşlanır, kıyamete kadar da taşlamaya devam edileceği şüphesiz! Her şeyin en doğrusunu Allah c.c daha iyi bilir, vesselam!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı