Ankara’da görülmeye başlanan Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz'un öldürülmesiyle ilgili 18'i tutuklu 41 sanığın yargılandığı dava ertelendi.
6-7 Ekim 2014'te Kobani (Ayn el Arap) bahanesiyle gerçekleştirilen izinsiz gösterilerde Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz'un öldürülmesi ile ilgili 18'i tutuklu 41 sanığın yargılandığı davanın altıncı duruşması Ankara’da yapıldı.
Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır'dan Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine alınan davanın altıncı duruşmasına tutuklu ve tutuksuz sanıklar, şikayetçi aileler ve tarafların avukatları katıldı. Suça sürüklenen çocuk A.S. ile sesli ve görüntülü sistem üzerinden, tutuklu bulunduğu Diyarbakır D Tipi Cezaevinden bağlantı kuruldu. Duruşma için arasında paravan olan Ankara 10. ve 11. Ağır Ceza Mahkemeleri salonu kullanıldı.
Hakim Cafer Aşık, Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinde açılan iki davanın Yargıtay tarafından bu davayla birleştirilmesine karar verildiğini aktardı, ardından dosyaya giren belgeleri okudu.
Bazı tanık beyanlarının dosyaya ulaştığını bazılarının ise halen beklendiğini açıklayan Aşık, Anadolu Ajansının olaya ilişkin görüntüleri üzerinden TRT'de görevli bilirkişiden rapor alındığını, bilirkişinin, sanıklardan Rıdvan Baş, Mehmet Çağlar ve Erkan Balaban'ın görüntülerde yer aldığına ilişkin "muhtemel tanımlama" derecesi verdiğini, diğer sanıkların ise "eşleşmediği" yönünde rapor hazırladığını aktardı.
Olay tarihlerinde Diyarbakır 10 Nisan Polis Merkezine yönelik saldırıya ilişkin görüntü olup olmadığı konusunda Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden cevap verildiğini bildiren Aşık, görüntülerin olmadığı ancak 6-10 Ekim 2014 tarihlerinde meydana gelen olaylara ilişkin evrakta, saldırıyla ilgili bilgiler verildiğini kaydetti.
ÇOCUK SANIK İFADESİ
Duruşmada daha sonra görüntülü sistem üzerinden suça sürüklenen çocuk A.S'nin savunması alındı. A.S'ye, sanıklardan Sedat Çoban'ın, kendisini, dört kişinin öldürülmesine ilişkin olaylar sırasında teşhis ettiği, maktullerin sığındıkları eve giren saldırganlar arasında yer aldığı ve terör örgütü PKK/KCK lehine slogan attığı yönündeki beyanları hatırlatıldı.
A.S, savunmasında, aslında simit sattığını, olay günüyse pamuk fabrikasında çalıştığını anlatarak, "Bayramın ilk iki günü çalışmadık, 6-7 Ekim'de çalıştık. Olaylar şiddetlenince 8 Ekim'de çalışmadık. Ben simit, çörek satarım. Sedat Çoban'ı yalnızca birkaç kez pazarda yeşillik satarken gördüm. 9-10 senedir ilaç kullanıyorum. Zaten kavgalarda havale geçiriyorum." diye konuştu.
Hakim Aşık, çocuğa, "Sedat ile alıp veremediğin var mı? Sana iftira atması için sebep var mı?" sorusu üzerine, "Çoban'ı sadece birkaç kez pazarda gördüm." dedi.
Ardından söz alan sanıklar Sedat Çoban ve Mecnun Akkoyun, emniyette A.S. hakkındaki sözleri baskı altında söylediklerini iddia etti.
Şikayetçi ailelerin avukatlarından Hasan Bozdaş, suça sürüklenen çocukların fotoğraflarının alınarak, görüntülerin bir kez daha bilirkişiye gönderilmesini istedi.
Polisin, maktullerden Ahmet Dakak'ın cep telefonunu sonradan F.P. ve R.E. adlı kişilerin kullandığını ve ifadelerini aldığını belirten Bozdaş, bu kişilerin, ifadelerinde birbirlerini suçladıklarını anlattı ve mahkemeden, bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmasını talep etti.
Şikayetçi avukatlarından Mehmet Mahmut Doğan da Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünden MOBESE görüntüleriyle ilgili çelişkili raporlar geldiğini ifade ederek, "Bu çelişki 10 Nisan Karakoluna yönelik saldırıya ilişkin de devam ediyor. Biz, 'Emniyet neden vazifesini yerine getirmedi? Bu çocuklar neden katledildi?' diyorduk ama görüyoruz ki emniyet, kendi karakoluna saldırıya ilişkin tahkikat yapmaktan da aciz." ifadelerini kullandı.
Doğan, karakola saldırıya ilişkin kayıtların silinip silinmediği konusunda suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Tutuksuz sanık Rıdvan Baş, dosyaya gönderilen HTS kayıtlarının evinin bulunduğu yerleri gösterdiğini belirterek, "Adresim olay yerinden 25-30 metre uzakta. Dört can katledildi. Bu suçu işlemişsek, cezayı hak ettik. Eğer işlememişsek, burada gasbedilen bir hayat var. Bir sene boş yere yattım." dedi.
Tutuksuz sanık Erkan Balaban da "olayla hiçbir alakasının olmadığını" savundu.
Cumhuriyet Savcısı Selda Binboğa Kurtuluş, dosyadaki eksiklerin giderilmesini, hakkında yakalama kararı çıkarılan sanıkların yakalanmasının beklenmesini talep etti.
"PKK/KCK terör örgütünün çağrısıyla gerçekleşen olaylar sonrasında, mağdur Yusuf Er'in beyanları, bunların dosyadaki raporlarla doğrulanması, tanık, gizli tanık ve bazı sanıkların beyanları birlikte değerlendirildiğinde, tutuklu sanıkların atılı suçları işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesi olduğunu" ifade eden Kurtuluş, bu sebeplerle sanıkların tutukluluk hallerinin devamını istedi.
Tutuklu sanıklar ve avukatlarının tahliyeye yönelik beyanlarının alınmasının ardından mahkeme heyeti, ara kararlar için duruşmaya bir saat kadar ara verdi.
Daha sonra Hakim Aşık, ara kararları açıkladı.
Buna göre, tutuklu sanıklar Ali Güler, Hasan Uyanık, Mahsun Kurt, Ahmet Tura, Sedat Çoban, Uğur Doğanay, Abdurrahman Turan, Abdurrahim Pamuk, Ümit Doğanay, Ahmet Taylan, Remzi Özşan, Mehmet Şah Yüce, Ali Karakurt, Mecnun Akkoyun, Mehmet Çağlar, Erkan Balaban ve Resul Savur ile suça sürüklenen çocuk A.S'nin tutukluluğunun devamına karar verildi.
Sanıklar Ersin Filizer, Burhan Ay, Cevher Türk ve İsa Özel ile suça sürüklenen çocuklar Y.U. ve F.G. hakkında çıkarılan yakalama emirlerinin infazının beklenmesi karara bağlanırken, suça sürüklenen çocukların olaylarda yer alıp almadığının belirlenmesi bakımından, fotoğraflarının çekilmesi ardından dosyanın bilirkişiye gönderilmesi kararlaştırıldı.
Şikayetçi avukatlarının F.P. ve R.E. hakkında suç duyurusunda bulunulması talebini, "kendilerinin de suç duyurusunda bulunabileceklerini" hatırlatarak reddeden mahkeme, gizli tanıklar "Tunç" ve "Zümrüt"ün suça sürüklenen çocuklarla ilgili beyanlarının alınması için bulundukları yerdeki mahkemelere talimat yazılmasına ancak bulundukları yerlerin açığa çıkarılmaması bakımından bu evrakın UYAP dışından gönderilmesine karar verdi.
Bazı evrakların beklenmesini de karar altına alan heyet, duruşmayı 18 Ağustos 2016 saat 10.00'a erteledi.
İDDİANAMEDEN
İddianamede Yusuf Er, Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz'un 7 Ekim 2014'te, Diyarbakır'da terör örgütü PKK/KCK mensuplarınca, "DAEŞ üyesi oldukları" iddiasıyla saldırıya uğradığı belirtiliyor.
Maktuller ile olayda yaralanan Er'in, saldırı üzerine Bağlar semtinde bir daireye sığındıkları, eylemi gerçekleştiren grubun binanın çevresini sardığı ve bu kişileri aramaya başladığı aktarılan iddianamede, eylemcilerin, Er ile maktullerin 5 numaralı dairede olduğunu anlamaları üzerine bir kişinin mutfak balkonundan daireye girdiği ve içeridekilere silahla ateş etmeye başladığı kaydediliyor.
Silahlı kişinin kapıyı açarak, grubun diğer üyelerini de eve aldığı, eylemcilerin ikametgaha sığınanları linç ederek, ateşli ve delici silahlarla yaralayıp üçünü kattaki camdan aşağı attıkları, birini de sürükleyerek binadan dışarı çıkardıkları anlatılan iddianamede, aşağı atılan ve can çekişen maktullere sopa, taş ve tekmeyle saldırıya devam edildiği aktarılıyor.
Olayda Er dışındakilerin öldüğü, ikametgahın tuvaletine sığınan ve bir süre fark edilmeyen Er'in daha sonra bulunduğu, darbedilerek ve kesici aletle yaralanarak buradan çıkarıldığı ancak Er'in, sanıkların elinden kaçmayı başardığı ve 500 metre kadar gittikten sonra bayıldığı da iddianamede yer alıyor.
Sanıkların, dört maktulü "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" suçundan dörder, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma" suçundan birer olmak üzere, beşer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.
İddianamede sanıkların, Er'in yaralanmasına ilişkin de ayrıca cezalandırılmaları talep ediliyor.
DAVALARA BİRLEŞME
Olaylara ilişkin yaşı 18'den küçük biri 6, diğeri 1 suça sürüklenen çocuk hakkında Diyarbakır'da açılan ve daha sonra Ankara'ya gönderilen davalar da Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyayla birleştirildi.
Kararın ardından dosyadaki sanık sayısı 41'e yükseldi.