Türkiye genelinde 57 bin profesyonel arıcı bulunduğunu ve kayıtlı arı kovanı sayısının ise 6,6 milyon olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin bal üretiminde Çin'den sonra dünyada ikinci sırada geldiğini vurgulayan Yılmaz, bu yıl geçen seneye göre ülkenin bol yağış almasının arıcıların yüzünü güldüreceğini belirtti. 

Kış aylarında arı kayıplarının normal sınırlar içerisinde yaşandığını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:

"Kışın arılara olumsuz bir etkisi olmadı. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinin yaylalarında da yeterli yağış var. Karın olması, yaylalarda bahar suyunun yeteri kadar bitki köküne ulaşması anlamına geliyor. Bu anlamda Türkiye'nin tamamında  arıcılık sezonu çok iyi geçti. Yağışlarbal verimini olumlu etkiler, kaliteyi artırır. Yağışın olması, çiçeğin olması, iklimin yumuşak geçmesi demektir. Bu yıl 100 bin tonun üzerinde bal rekoltesi bekliyoruz. Bu da Türkiye'nin ihtiyacını karşılayacak düzeydedir. Geçen yıl 94 bin ton rekolteyi yakalamıştık."

Türkiye'nin her bölgesinin kış aylarında yeteri kadar yağış aldığını ve arıcılar açısından sezonun iyi geçmesini beklediklerini dile getiren Yılmaz, geçen yıl 5 bin ton civarında olan ihracatı bu yıl artırmayı hedeflediklerini belirtti. 

Bilinçsiz yapılan ilaçlamalar

Arıcıların en büyük sıkıntısının bilinçsiz yapılan ilaçlamalar olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Arıcılarımızın kışlak olarak kullandıkları Çukurova bölgesinde bilinçsizce yapılan ilaçlama arılarımızda verim kaybına neden oluyor. Sivaslı, Ordulu, Malatyalı, Diyarbakırlı başta olmak üzere Türkiye'nin her yerinden arıcılar Çukurova'da kışlama yapıyor. Türkiye arıcılığının en büyük sıkıntısı bilinçsiz yapılan ilaçlamalardır" diye konuştu. 

Glikozun bal diye satılmasının da arıcılar açısından büyük sıkıntıya neden olduğunu ifade eden Yılmaz: "Arılar sahte bal yapmaz, çünkü balı yavruları için yapıyor. Glikoz, pazarımıza ortak oluyor ve arıcılarımız mısır şurubuyla rekabet etmek zorunda kalıyor" dedi.

AA