Rahmetli babacığım Bekir İbiş’in 20 mart 2016’da vefatından bugüne dört yıl geçti. En sevdiği şeydi Nur Talebeliği, Nurculuk... Üstadını ve Risale-i Nurlar’ı o kadar çok severdi ki en hasta halinde bile ‘Haydi nurculuk yapalım’ demek onu hasta yatağından kaldırmaya yeterdi. Nur kardeşliğini her şeyden üstün tutardı.
Rahmetli babacığım Bekir İbiş’in 20 Mart 2016’da vefatından bugüne dört yıl geçti. Bir gün dahi anmadığımız, hatırlamadığımız günün olmadığı dört yıl... Çok şükür hergün rahmetle ve Kur’’ân’larla andık.
Denizli’nin Tavas ilçesi Solmaz Köyü’nde başlayıp, Isparta, Aydın ve Tekirdağ’da devam edip hitam bulan yetmişiki yıllık ömrünü Risale-i Nurlar’la ve iman hakikatlerine adamıştı. Son nefesine kadar tavizsiz bir çizgisi vardı.
Isparta’da Risale-i Nurlar’la tanışıp yolunun Nurlar’la kesişmesi babam için ve elbette gelecekte bizim için çok önemli bir dönüm noktası idi. Ve bütün hayatını etkileyecek, yön verecek gelişmeler buna göre şekillenecekti. 1980 senesinde İzmir’e taşınma kararı alıp ev tutup kirasını verip temizliğini dahi yaptıktan sonra taşınmaktan vazgeçti; sırf hizmetler aksamasın diye...
Risale-i Nur eserleri, hayatını Kur’ân’a ve sünnete uygun yaşamak, düzenlemek için her alanda rehber oluyordu. Öncelikle kararlılık ve dâvâda musırrane devam ve sadâkat... Hiçbir baskı ve iltimasa boyun eğmeden son nefesini verene kadar hizmette istikamet üzere olmak. İşte biz ailecek istikamette olmayı, meşverete uymayı, sünnete uygun hareket etmeyi, adab-ı muaşerete uymayı ondan öğrendik. O bunları bize yaşayarak gösterirdi. Zorla değil kavli leyyin ile, güzel sözlerle lâtifelerle, tatlı tatlı öğretirdi. Hayatın her alanında, yolda yürürken, bir yere girer çıkarken, toplumda vs. ticarette alış veriş yaparken hak hukuk meselelerine, helâl ve ve harama azamî ehemmiyet vermeyi bize öğretti. Her işini sünnete uygun yaptığını bize göstererek öğretirdi.
Ve sünnetin bir özelliği olan nezakete sahipti. Yazdığı bir şiir sebebiyle Medrese-i Nuriyede kalan babacığım Bekir İbiş, aynı zamanda ölen kedimize şiir yazacak kadar da duygulu bir kişi idi.
Bypass ameliyatına giderken ezberden ‘Hastalar Risalesi’ni doktor ve hemşirelere okuyordu.
En sevdiği şeydi Nur Talebeliği, Nurculuk... Üstadını ve Risale-i Nurlar’ı o kadar çok severdi ki en hasta halinde bile ‘Haydi Nurculuk yapalım’ demek onu hasta yatağından kaldırmaya yeterdi. Nur kardeşliğini her şeyden üstün tutardı. Bir Nur Talebesinin başı sıkışsa muhakkak elinden geleni yapmaya çalışır boşvermezdi. Hizmet için hiç üşendiğini görmedim. Memleketimizin dört bir yanını ve yurt dışında bir çok ülkeyi sadece hizmet için ziyaretlerle gerçekleştirmişti.
Biz de senden görüp öğrendiklerimizi yapmaya devam etmek istiyoruz. Senin sevdiklerini sevmeye devam edeceğiz. Vefatından dört sene geçmesine rağmen her daim aklımızda ve yüreğimizdesin. Senin güleryüzün orada da hep gülsün.
Sana müjdeler olsun babacığım, senin evlâtların da Risale-i Nurlar’dan ve Yeni Asya ekolünden taviz vermiyorlar ve inşaallah kıyamete kadar devam etsin diye duâlar ve şükürler ediyoruz. Bu vesile ile tekrar rahmet diliyorum ve cümlenizden helâllik istiyorum.
MERHUM BEKİR İBİŞ’İN OĞLU ALİ SAİT İBİŞ...