Son Osmanlı Şeyhülislam’ı Mustafa Sabri Efendi, Bediüz-zaman için, “O davasında muvaffak oldu. sebat etti” dedi.
Tedavi gördüğü hastanede vefat eden İslâmî İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) Başkanı, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi emekli öğretim üyesi ve yazar Prof. Dr. Ali Özek Bey Mustafa Sabri Efendi’nin Bediüzzaman ile ilgili anılarını şöyle anlatır: “Ben 1953-1957 yılları arasında Mısır Ezher Üniversitesi’nde talebe iken, Son Osmanlı Şeyhülislâm’ı Mustafa Sabri Efendi de Mısır’da idi. Sabri Efendi, Bediüzzaman’ı çok iyi tanıyordu. 1953 yılının yaz tatilinde ben Türkiye’ye gelmeye karar verdim. Sabri Efendiye gittim, “Ben Türkiye’ye gidiyorum.” dedim. Dedi ki: “Senden üç şey istiyorum: 1. Çorum leblebisi getir bana. 2. Kırkağaç kavunu getir. 3. Bediüzzaman’la görüşeceksin, benden selâm söyleyeceksin ve ona diyeceksin ki: ‘Kaç taleben var?’ Bunu benim adıma soracaksın. O da sana bir rakam verecek. O zaman diyeceksin ki, ‘Niye duruyor, niye bir harekât yapmıyor Türkiye’de.’ diye sorduğumu söyleyeceksin.”
Bediüzzaman’a Sabri Efendinin sorularını aktardım
Mısır’dan Türkiye’ye geldim, Bediüzzaman’ı aramaya başladım. Sene 1953. Bediüzzaman Hazretleri’nin İstanbul’da Çarşamba’da bir evde kaldığını öğrendim. Bediüzzaman divanda uzanıyordu, gittim elini öptüm, oturdum, “Şeyhülislâm Sabri Efendi’nin selâmı var.” dedim. Selâmı var deyince, doğruldu oturdu divana, “Aleykümselâm, kelâmı nedir?” dedi. “Sabri Efendi kaç talebeniz olduğunu soruyor.” dedim. “Beş yüz bin şakirdim var.” dedi. “Bu talebelerle neden bir hareket yapmıyor diye soruyor?” dedim. Cevaben dedi ki: “Sen Sabri Efendiye selâm söylersin, bizim dâvâmız iman dâvâsıdır. O kendisi Türkiye’ye gelsin böyle bir hareket başlatsın, ben de beş yüz bin talebemle ona destek olayım.” dedi. (gülüyor) Bediüzzaman daha çok ilmi meseleleri, iman dâvâsını anlattı bana.
Bizim dâvâmız iman dâvâsıdır
“Bizim dâvâmız iman dâvâsıdır, imanı kurtaralım yeter. Cihad imandan sonra gelir. Şimdi imana hizmet etmek zamanıdır. Bizim vazifemiz imana hizmettir” dedi. Mısır’a dönünce Sabri Efendiye, Türkiye’de Bediüzzaman’la aramızda geçen konuşmalarımızı aynen naklettim. Sabri Efendi iyice yaşlanmıştı, hastaydı, rahatsızdı. Anlattıklarımı dinledi, başını salladı, “Öyle mi?” dedi. Şu cevabı verdi: “Şeyh Said Efendi gerçekten haklıdır. Evet, söyledikleri doğrudur. O dâvâsında muvaffak oldu. Biz hata ettik. O, memleketten hiçbir yere ayrılmadı, sebat etti...” diyerek Bediüzzaman’ı tasvip etti.