Evliliğin kadın ve erkeğin ömür boyu birlikte yaşama, birbirlerine destek olma ve hayatı paylaşma sözü ve inancıyla gerçekleşen bir akit olduğunu belirten Bireysel ve Aile Terapi Derneği Başkanı Psikolojik Danışman ve Aile Danışmanı Emine Özdemir, "Eşler birbirlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmalıdır.
Sorumluluklar ihmal edildiğinde veya yapılmadığında problemler ortaya çıkmaya başlar." dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2001 yılında 544.322 çift evlenirken, 91.994 çift boşandığının görüldüğünü belirten Özdemir, "2013 yılına baktığımızda evlenen çift sayısı 600.138’de kalmış, buna karşın boşanan çift sayısı 125.305 olarak gerçekleşmiştir. Elde edilen verilere göre son 12 yılda evlilik oranı yüzde 10 artarken, boşanma oranı yaklaşık yüzde 38 artmıştır. Evliliğin ilk beş yılı oldukça önemlidir. Yine aynı verilere göre boşanmaların yaklaşık yüzde 40’ı evliliğin ilk beş yılı içinde gerçekleşmiştir. Evliliğin ilk yıllarının evliliğe uyum süreci olduğunu düşünecek olursak; boşanmayı tercih eden çiftlerin bu süreci tamamlayamadıklarını ve evliliği sonlandırmaya karar verdiklerini söyleyebiliriz." ifadelerini kullandı.
Yaşadıkları sorunları çözemeyen çiftlerin bir kısmı boşanmayı gerekli bir seçenek olarak gördüğünü belirten Özdemir, "Yaşadıkları sorunları çözme becerisini yapamayan çitler çareyi boşanmakta buluyorlar. Peki nedir bu çözülemeyen sorunların başlıcaları ise; karşılanamayan beklentiler giderilemeyen ihtiyaçlar (maddi ve manevi), evliliğe dışarıdan müdahale." diye konuştu.
Çiftlerin neden evlendiklerinin asıl gayesini unutmamaları gerektiğini belirten Özdemir, "Öncelikle evliliğin gayesi göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çerçevede eşler birbirlerine Allah’ın emaneti nazarıyla bakmalı ve öyle muamele etmeli. Evlilik ile ilgili beklentiler gerçekçi olmalıdır. Çünkü yüksek olan ve karşılanamayan beklentiler hayalden öteye gidemez. Eşler birbirini olduğu gibi kabul etmeli ve değiştirmek için baskı yapmamalıdır. Ancak koşulsuz kabul ve sevgi olursa değişim başlar. Eşler birbirlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmalıdır. Sorumluluklar ihmal edildiğinde veya yapılmadığında problemler ortaya çıkmaya başlar." dedi.
"KADINLAR İÇİN DUYGUSAL İHTİYAÇLAR ÖNCELİKLİ, ERKEKLER İÇİN BEDENSEL İHTİYAÇLAR"
Giderilemeyen ihtiyaçlarin kişide gerginlik ve öfkeye yol açtığını belirten Özdemir, şöyla devam etti: "Bu yüzden ihtiyaçlar mümkün olduğunca karşılanmaya çalışılmalıdır. İhtiyaçlardaki öncelik, kadın ve erkek için farklılık gösterebilir. Örneğin kadınlar için duygusal ihtiyaçlar (ilgi, sevgi vs) çok önem arz ederken, erkek için bedensel ihtiyaçlar (yemek, uyku, dinlenme vs) öncelikli olabilir. Eşlerin birbirine zaman ayırması ve birbirini dinlemesi sevgi bağlarını kuvvetlendirir. İletişim azalmaya başladığında evlilikte çatırdamalar oluşmaya başlar. Bu durumu önlemek için ailece yapılan etkinliklerin ve paylaşımın arttırılması gerekir. Aile ile ilgi meselelerde eşlerin birbirine danışması ve birlikte karar vermesi önemlidir. Zaman zaman evliliğe dışarıdan müdahaleler olabilir. Özellikle aile büyükleri iyi niyetle evliliğe müdahale edebilirler. Bu gibi durumlarda aile büyüklerini incitmeden ama onların aşırı müdahalesine de fırsat vermeden sorunu çözmeye çalışmak daha sağlıklı olacaktır. "
Eşlerin birbirlerine saygı duyması ve iletişimde üslup konusunda hassas davranması oldukça önemli olduğunun altını çizen Özdemir, "Birbirine saygı duymayan ve konuşurken üslubuna dikkat etmeyen çiftler için uzun süreli bir birliktelikten söz edilemez. Eşlerin aşamadıkları bir problem yaşadıklarında, problemin kendiliğinden geçmesini beklemeden bir Aile Danışmanından destek almaları sorunu daha sağlıklı çözmelerini kolaylaştıracaktır. Çünkü problemin çözümü ne kadar gecikirse, sorun o kadar kronikleşir ve çözümü daha zor bir hal alır. Bu yüzden sorun kronikleşmeden uzman yardımı almak gerekir." şeklinde konuştu.