Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu eski üyesi ve Asbaşkanı Avukat Remzi Kazmaz, şike davasının son durumu ile ilgili olarak Muğla’nın Bodrum ilçesinde bir basın açıklaması yaptı.
Davada sona gelindiğini belirten Kazmaz, Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin bozma kararı ile ilgili 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, tarafların dinlenmesinden sonra bozma kararına uyulduğunu ifade etti.
Şike davalarının birleştirilmesi gerektiğini ileri süren ve hukuka aykırı deliller ile hukuka uygun kararlar verilemeyeceğini belirten Avukat Kazmaz, "Mahkemeler aynı dava için farklı karar verirse adalete güven sarsılır. Türkiye’de 3 Temmuz 2011’de başlayan 'ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yaratmak' ve 'şike yapmak' iddiasıyla yapılan yargılama birçok safhadan geçti." diyerek şunları söyledi:
"3 Temmuz 2011 yılında başlayan davada şikeye teşebbüs, şike gibi suçlamaların yanısıra resmi evrakta sahtekarlık ve çete kurma, örgüt kurma davası da açılmıştır. 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin özel yetkili mahkeme olması sıfatıyla şike davasına vermiş olduğu mahkumiyet kararları, Yargıtay tarafından kısmen onandı. Dün Yargıtay'ın bozma kararına karşı 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin vereceği karar önemliydi, direnme kararı verebilirdi. Direnme kararıyla birlikte Ceza Genel Kurulu'na gidecek olan bu dava, belki de ortada bir kaos yaratacaktı.
Şike davası bölük pörçük oldu. Yargıtay'ın vermiş olduğu bozma, onama ve düşme kararından sonra ortaya çıkan sonuçla 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başında gerçekten çok sıkıntılı bir durum var. Bir hukukçu olarak, iki davada 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Aziz Yıldırım’ın yeniden yargılanma olayı ve 31 sanıkla ilgili uyma kararıyla iki davanın da bir dosyada birleşme durumu olabilir düşüncesindeyim. Bu davada önümüze çıkacak bir sorun var. 16. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili bir mahkemeydi. Orada uygulanan kanun ve hükümleri değişikti. 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise normal olarak yoluna devam ediyor. KCK davalarında da aynı durum vardır. Bu durum Anayasa Mahkemesi'ne iletilerek nasıl bir yol, nasıl bir usul izleneceği hakkında ana yasa mahkemesinin vereceği kararı 13. Ağır Ceza Mahkemesi beklemeli. Bir daha kaosa sebep olacak bir ortam yaratmaması için bu şart. Bugün yarın anayasa mahkemesinin KCK hakkında vereceği karar 13. Aağır Ceza Mahkemesi'nin bir yol göstericisi olacağını umuyorum.
Bu dava başlarken özel yetkili savcılık, özel yetkili mahkemeler tarafından belli bir amaca hizmet etmek için başlatıldı. Hak, hukuk vicdanın olmadığı bu dava geldiği aşamada ise normal mahkemelerce yargılama devam etmekte. O zaman farklı yollarla hukuka usule uygun olmayan yöntemlerle elde edilen delillerle mahkumiyet kararı çıkan bu davada şu anda yargılama yeniden yapılacaktır. Deliller hukuki anlamda değerlendirilecek ve toplanacaktır. Yani geçmişteki tapeler, geçmişteki deliller, resimler, ses kayıtları bu davaya asla delil olamayacaktır. Yasal yollarla elde edilebilecek olan deliller baz alınarak mahkeme görülecektir. Halkın vicdanı o zaman rahatlar. Delil olmasa suç olmaz, suç olmazsa ceza da olmaz ama sayın mahkemenin vereceği karar hakkında şu anda bir şey söylemek uygun olmaz."
"MAHKEMELER AYNI DAVA İÇİN FARKLI KARAR VERİRSE ADALETE GÜVEN SARSILIR"
Türkiye’de 3 Temmuz 2011’de başlayan malum davanın yapılan yargılamalar sonunda birçok safhadan geçtiğini de belirten Avukat Kazmaz, "En son Yargıtay’ın 5. Ceza Dairesi’nin vermiş olduğu bozma kararı ile ilgili 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tarafların dinlenmesinden sonra mahkeme Yargıtay’ın bozma kararına uydu. Yargıtay’ın bozma kararına karşı eğer direnme kararı verseydi o zaman dosya Ceza Genel Kurulu’na gidecekti ki bu durum şike davasının bütünlüğünü bozacaktı." diyerek şunları söyledi:
"Bu nedenle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Yargıtay’ın bozma kararına uyması olumlu bir gelişme olarak karşılandı. Gelinen noktada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, bir tarafta Aziz Yıldırım ve arkadaşları ile ilgili yeniden yargılama; diğer taraftan da Yargıtay’ın bozma kararıyla 31 sanık hakkındaki yeniden yargılama davası olarak iki ayrı dosya bulunuyor."
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) eski Disiplin Kurulu Üyesi ve Spor Hukukçusu Avukat Kazmaz, aynı suçla ilgili iki ayrı dosya bulunmasının aynı konuda iki ayrı cezanın tayinine neden olabileceğine dikkati çekti. Uygulamayı usule aykırı bulan Avukat Remzi Kazmaz, bu nedenle dosyaların birleştirilmesi gerektiğini söyledi. Avukat Remzi Kazmaz, yaptığı açıklamada, şike sürecini ve davaların geleceğine ilişkin değerlendirmelerinde ise şu ifadelere yer verdi:
"Şike davasında yeknesaklık mutlaka tartışmalıdır. Dosyaların birleştirilmesine karar verilmelidir. Zira ortada var olan suçlarla ilgili taraflara farklı cezalar verilmemelidir. Aksi halde mahkemelere olan güven azalır. Bilindiği üzere İstanbul Cumhuriyet Savcısı Musa Çoşkun aynı hukuk durumunda sanıklara farklı cezalar verilmesi ve özel yetkili mahkemelerin kapatılması gerekçesiyle yeniden yargılama talep etmişti. Savcı gerekçesinde şike teşvik primi, şikeye teşebbüs suçlarının faillerinin aynı eylem nitelendirilmesi ile cezalanmasını istemişti. Aynı suçlar için farklı kişilere farklı ceza tayin edilmesinin hukuka, yasalara aykırı olduğundan bahisle yapılan başvuru mahkeme tarafından kabul edildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de futbolda şike davasında Aziz Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu sanıkların 'yeniden yargılama' ve 'infazın durdurulması' talebini kabul etti. Yeniden yargılama kararı ile birlikte sanıklar hakkında verilmiş cezalarda bozulmuş oldu. Yeniden yargılama ile birlikte İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, daha önce Özel Yetkili Mahkeme’de görülen davalara bakacak. Bu anlamda her işlemi hukuka uygunluk denetimi bakımından kamuoyunun ilgisine mazhar olacak ve mercek altına alınacak. Özellikle artık sona yaklaşılması yükü daha da ağırlaştırıyor.
Bizce dosyalar birleştirilmeli ve emsal teşkil etmesi bakamından Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) KCK dosyasında Özel Yetkili Mahkeme'ler (ÖYM) konusunda verileceği karar beklenilmelidir. Öncelikle mevcut durumda her iki davanın da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi, davaların aynı dosyada toplanacağı anlamına veya davaların birleştirileceği anlamına gelmez.
2 AYRI KARARDAN SONRA YENİ TARTIŞMA BAŞLAR
Eğer bu davalar farklı dosyalar üzerinden devam ederse her biri yeni karar hükmünde olacak ve temyize gidecekler. Aynı olayda farklı dosyalarla yürüyen bu davalarda farklı sonuçlar ortaya çıkarsa tartışma yeniden başlayacak çünkü daha önce taraflar aynı suç maddesi ile yargılanmalarına rağmen farklı cezalar olması sebebiyle bu hukuki kargaşa yaşanmıştı. Bizce en doğrusu, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının yeniden yargılanması dosyası ile Yargıtay’ın bozma kararındaki sanıkların dosyasının birleştirilerek davanın tek bir dosyada toplanarak devam etmesidir.
Burada dikkat edilmesi gereken ikinci önemli nokta da yargılamanın yeniden yeni CMK hükümleri ve ÖYM’lerin kaldırılmasından sonra uygulanan usul hükümlerinin hâkim olduğu bir yargılama ile davanın görülmesidir. Bunun nasıl olacağı hususunda ise AYM’nin kararını beklemektedir. Zira şu anda KCK davası ile ilgili ÖYM’lerden sonra yapılacak yargılama usulü konusunda, nasıl davranılması gerektiğine dair yol gösterici olacak kararı verecek olan AYM kararı beklenilmelidir.
Hukuki kargaşanın bir an önce ortadan kaldırılması için her iki davanın duruşma gününün 13 Ocak 2015’e ertelenmesi bu konuda doğru bir gelişmedir.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına dayanak deliller, tapeler hukuka aykırı delil teşkil ettiğinden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde verilecek karara dayanak teşkil edememelidir. Hukuka aykırı deliller ile hukuka uygun kararlar verilemez. Bizce İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyadaki tüm delil ve dayanakları hukuka uygunluk denetiminden geçirmeli ve hukuka aykırı durumda bulunan delilleri dosyadan çıkartmalıdır."