"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İktidar hukuka uyarsa bandrol engeli kalkar

21 Kasım 2014, Cuma
Risalelere uygulanan bandrol yasağı hukukî bir mecburiyetten değil, AKP’nin keyfî tasarruflarından kaynaklanmaktadır. Keyfîliği bir yönetim biçimi halinde getirmiş AKP hükümeti hukuka uygun hareket ederse bandrol yasağı derhal sona erecektir.

-Dünden devam-

Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur’ların devlet eliyle ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından neşredilmesini arzu etmiştir. Risalelerin Diyanet İşleri Başkanlığı veya Kültür Bakanlığı tarafından da neşri  niyeti,  tebrik ve teşvik görmüş, desteklenmiştir.  Risalelerin devlet eliyle neşredilmesi için devlet tekeline alınması gerekmemektedir. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez de bu gerçeği ifade etmek için “Risale-i Nurlar ümmetin malıdır, tekelimize almayacağız” açıklaması yapmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Nurları neşretmesine hiçbir kesimden tepki gelmedi, aksine bu niyetin bir an önce tahakkuk ettirilmesi istendi. Sayın Görmez’in “Bandol engelimiz yok” demesine rağmen,  seçim meydanlarında yedi ay önce konu edilen İşarat-ül İ’caz Diyanet Yayınevinde  vitrine çıkmadı. 

Aziz Üstadımız Risalelerin devlet tekeline alınması gibi bir arzu ve imâda bulunmamış, aksine “Yüz elimiz de olsa ancak nura kâfi gelir” diyerek kamu otoritesinin, gücün  Nurlara perde olmasından ısrarla kaçınmıştır.  

Sayın Akbaş, Risaleleri devlet tekeline alacak düzenlemenin CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşınması ile ilgili safahatı aktarır mısınız?

Risale-i Nur Külliyatını devlet tekeline almayı hedefleyen düzenlemenin komisyona gelmesi üzerine Mecliste grubu bulunan bütün siyasî parti yetkili ve milletvekilleri ile temaslar kuruldu. Sayın Nurettin Tokdemir Beyin tavassutu ile muhtelif ziyaretlerde bulunuldu. Bu ziyaretlerde Bakanlar Kurulunun fikir ve düşünce özgürlüğü alanında dilediğinde keyfi düzenlemeler yapma yetkisi elde edeceği, bu düzenlemenin Anayasa ve AİHM içtihadlarına aykırı yönleri, uygulamada siyasal iktidarların bu düzenlemeyi nasıl kötüye kullanabilecekleri aktarıldı. Biz konuyu tamamen fikir ve düşünce özgürlüğü, fikri haklar üzerindeki mülkiyet hakkı, devletin fikir ve san’at eserleri üzerinde elde ettiği müsadere ve sansür yetkisi yönünden değerlendirdik. 

Komisyon ve Genel Kurul çalışmaları sırasında düzenlemenin Risalelerin devlet tekeline alınması amacıyla yapıldığı gündeme geldiğinden görüşmelerde konunun bu yönünü de paylaştık. Muhataplarımıza  Risale-i Nur Külliyatının bugüne kadar elli dile tercüme edilmiş,  binlerce makale ve yüzlerce kitaba kaynaklık etmiş olduğunu, bandrol uygulaması başladığı günden bugüne kadar 27 milyon nüsha basılmış olduğunu, çok geniş bir halk kitlesini alâkadar ettiğini aktardık.

Sayıları milyonları bulan ve farklı yayınevleri etrafında kümelenmiş Nur Talebeleri için Risalelerin neşrinin her şeyden öncelikli olduğunu, değişiklik ile Risaleler kamuya mal edilerek, basım yetkisi Bakanlar Kurulunun uhdesine verilerek, Nur Talebelerinin, Risalelerin neşri üzerinden baskılanmak, iradelerine ipotek konulmak istendiğini ifade ettik.

Risale-i Nur Külliyatının neşir iznini siyasal destek için pazarlık kozu olarak kullanmak, siyasal iktidarlara karşı mesafeli duran grupları cezalandırmak, siyasal destek vermelerini sağlamak veya muhalif duruşlarını sona erdirmek, pasif bir tutum takınmalarını sağlamak amacıyla kullanılmak istendiğini, gerektiğinde Risalelerin neşrine engel olma tehdidi ile Nur Talebelerinin  pasifize edilmek istendiğini aktardık.

Değişiklik ile siyasal iktidarlara, hiçbir şart aranmaksızın, kamu yararının olup olmadığı, eserin topluma ulaştırılmış olup olmadığı yönünden hiçbir değerlendirme yapılmaksızın fikir ve san’at eserleri üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi verildiğini, bu düzenleme ile siyasal iktidarların topluma ulaşmasını istemedikleri her türlü fikir ve sanat eserini müsadere etme, kamuya mal etmek suretiyle toplumdan gizleme yetkisine ulaşacağını ifade ettik.  
Eski düzenleme sadece malî hakların kamuya mal edilmesine izin vermişken, değişiklik  ile esere ilişkin bütün hakların kamuya mal edilmesinin öngörüldüğünü, bu düzenleme ile manevî haklar da kamuya mal edilerek siyasal iktidarların eser üzerinde diledikleri gibi tasarrufta bulunabilmesinin önünün açıldığı kanaatimizi paylaştık. 

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, siyasal iktidarlara fikir ve san’at eserleri üzerinde, hiçbir kamu yararı gözetmeksizin, kayıtsız şartsız tasarrufta bulunarak eserleri müsadere etme yetkisi veren bir düzenlemenin bulunmadığını, düzenlemenin  siyasal iktidarlara fikir ve san’at eserleri üzerinde tamamen keyfi tasarruflarla el koyma, böylelikle fikir ve düşünce özgürlüğü alanını olabildiğince daraltma yetkisi verdiğini ısrarla ifade ettik.
Bu endişelerimizin muhataplarımız tarafından paylaşıldığını memnuniyetle müşahede ettik. Düzenlemenin  Anayasanın ilgili maddelerine, aynı zamanda AİHM içtihatlarına ve Avrupa Birliği’nin konuya ilişkin direktiflerine aykırı olduğu anlaşılınca CHP yönetimi konuyu diğer bazı düzenlemelerle birlikte  Anayasa Mahkemesine götürme kararı aldı. Bu süreçte gösterdikleri alâkadan dolayı Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu’na, İzmir Milletvekili Sayın Rıza Türmen’e ve özellikle de Grup Başkan Vekili Sayın Akif Hamzaçebi’ye teşekkür etmek istiyorum. 

Bu süreçte maalesef müşahede ettik ki, tek partili dönemde CHP’nin icra ettiği fonksiyonu, maalesef bugün AKP büyük bir iştiyakla yerine getiriyor. Son birkaç yıldır gündeme gelen kanunî düzenlemeleri bir bütün olarak değerlendirecek hakperest, objektif nazarlar bu değerlendirmemizde bize hak vereceklerdir. 

Sayın Akbaş, bu düzenleme CHP tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmemiş olsaydı, Risaleleri devlet tekeline alan maddeyi Anayasa Mahkemesinin önüne getirmek mümkün olacak mıydı?

Elbette ki mevcut kanunî düzenlemeler bize bu hakkı vermektedir. Bir kanun maddesinin iptali talebiyle  Anayasa Mahkemesinin önüne getirmenin birden fazla yolu var. Öncelikle Cumhurbaşkanının, Ana Muhalefet Partisinin ve belli sayıda milletvekilinin imzası ile Anayasa Mahkemesine başvurulabiliyor. Konumuz olan düzenleme yönünden sadece CHP Anayasa mahkemesine başvurabilme hakkına sahipti. CHP bu yola başvurmamış olsaydı, Bakanlık aleyhine açacağımız bir davada bu düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğunu delilleri ile ortaya koyacak ve mahkemeden, öncelikle düzenlemenin iptali için dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunacaktık. Ayrıca yapılacak on binlerce bireysel başvuru ile hak ihlali iddiasıyla konuyu Anayasa Mahkemesinin önüne getirme imkânına sahiptik. Kur’ân-ı Kerîm’in hukukuna, Risale-i Nurların hukukuna ve Aziz Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’nin hukukuna bu denli dehşetli bir tecavüze karşı  ilgisiz kalmamak, haklarını korumak için meşrû hukukî zeminleri kullanmak, Üstadımızın meslek ve meşrebine sadakatin gereğidir.

Sayın Akbaş, Risaleleri devlet tekeline alan düzenlemenin iptali halinde bandrol yasağı sona erecek midir?

Öncelikle şunu açıkça ifade etmek gerekir ki Risalelere uygulanan bandrol yasağı hukukî bir mecburiyetten değil, AKP’nin keyfi tasarruflarından kaynaklanmaktadır. Keyfiliği bir yönetim biçimi halinde getirmiş AKP hükümeti hukuka  uygun hareket ederse  bandrol yasağı derhal sona erecektir. Risalelerin neşrini siyasî pazarlık konusu yapan AKP iktidarı, hukuku katletmek pahasına Risale-i Nur’a bandrol vermeyerek, fiilen Nurların neşrini yasaklamıştır. 

Risale-i Nur Külliyatı Said Nursî’nin 23.03.1960 tarihinde ebediyete intikalinden bugüne dek talebelerinin kurduğu yayınevleri tarafından elli dört yıldır kesintisiz basılmakta ve neşredilmektedir. Çünkü Bediüzzaman Said Nursî’nin kanunî mirasçıları murislerinin bu yöndeki arzularına uyarak Risalelerin Said Nursî’nin talebeleri tarafından basılması yönünde bir irade ortaya koymuşlardır.  Bakanlık elli dört yıldır kesintisiz olarak ortaya konan, artık hukuksal bir gerçeklik ifade eden ve herkesi bağlayan bu tavrı görmeli ve bandrol yasağını sona erdirmelidir. 

Gökhan YILMAZ
[email protected]
Twitter: @MGokhanYlmz

Okunma Sayısı: 3031
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı