İstanbul Topkapı’da İnönü’ye suikast düzenleyeceği iddiasıyla tutuklanıp Yassıada’da idamla yargılanan Veli Duman, hatıralarını Yeni Asya’ya anlattı.
TAKDİM
Veli Duman Amcayı Zeytinburnu’ndaki evinde ziyaret edip hatıralarını dinleyince, Türkiye’de çok sayıda demokrasi ve hak mücadelesi veren, ama ismi bilinmeyen kahramanların olduğunu hatırladık. Veli Duman, Menderes döneminde DP Zeytinburnu ilçe teşkilâtını kurmuş ve siyasetle meşgul olmuş. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra ise, “İsmet İnönü’ye suikast düzenleme iddiasıyla” tutuklanıp Yassıada’da idamla yargılanmış. Sonradan afla çıkmış olsa da 3 yıl cezaevinde kalmış. Bu sırada, hanımı İsmihan Duman Teyze de çok sıkıntılar çekmiş. Hatıralarını dinlerken o ağladı, bizim de gözlerimiz yaşardı. Veli Amcayı ziyaretimizde, gençliğinden bu yana siyasetle uğraşan kahraman Demokrat İbrahim Şencan Ağabeyimiz de bulundu. Buyurun...
Veli Amca, sizi tanıyabilir miyiz? Veli Duman kimdir?
1928 Edirne, Meriç doğumluyum. Çocukluğumuz sporla ve siyasetle geçti. Esasında Selânik muhaciriyiz. Dedem ve babam Selânik’ten gelmiş. Edirne Meriç’e yerleştirilmişiz. İlkokula orada başladım. İlkokuldan sonra okuyamadım. Spora başladım. Askerliğimi Afyon’da yaptım. Ondan sonra Zeytinburnu’na yerleştim ve hep burada yaşadım. Devlet Demiryolları’nda çalıştım. Siyaset ve futbolla uğraştık. TCDD’de memur olarak çalıştık, Zeytinburnu’nda... Kondüktör olarak çalıştım. Askerliği 3 yıl yaptım.
Siyasete nasıl başladınız?
Merhum Adnan Menderes’in kurduğu Demokrat Parti’nin Zeytinburnu ilçe başkanıydım. Aynı zamanda Zeytinburnu ilçe (DP) kurucusuydum.
DP Zeytinburnu ilçe teşkilâtını kurmayı size kim teklif etti, nasıl kurdunuz?
Çok sayıda siyasî arkadaşımız vardı. Hep beraber kurduk, ben başkan oldum. Zeytinburnu o tarihde ‘ocak’tı, sonra ilçe oldu.
Merhum Menderes ile tanışıklığınız ne ölçüde idi?
DP ilçe başkanı olduğumuz için Menderes’le İstanbul’a geldiği çoğu zaman görüşürdük. Ayrıca Yassıada’da beraber yargılandık zaten. Menderes çok iyi bir siyasetçiydi. Bak, resmi burada (evinin köşesindeki fotoğrafı gösteriyor) durur her zaman. İnönü dönemi memlekete çok zarar vermişti. O dönemden sonra merhum Menderes geldi ve millet rahat bir nefes aldı. Tabiî, siyaset bambaşka bir şey. Neticede biz de idamla yargılandık, Yasssıada’da.
Ben Demiryollarında çalıştığım için toplumla iç içeydim. Merhum Menderes İstanbul’a geldiğinde parti yöneticisi olarak bizlerle de görüşürdü, konuşurdu. Zaten o da halkla iç içeydi her zaman.
Siyasete rant için girenler de her zaman olur. Biz, o işlere bulaşmadık, hiç.
(Veli Duman'ı, İbrahim Şencan (solda) ile birlite ziyaret ettik.)
Sizi niye tutukladılar?
Demokrat Partili olduğumuz için tutuklandık. O zamanlar ocak-bucak vardı. Bizim de Demiryollarında kariyerimiz vardı. DP’liydik. İnönü’nün DP’ye büyük bir hıncı vardı. Darbeyi fırsat bildi. Bizi, İnönü’yü öldürme, ona tuzak kurma iddiasıyla tutukladılar. Güya, İnönü’yü Topkapı’da öldürmek istemişiz, bunun için plan yapmışız falan... Öldürmeye teşebbüs... Yassıada’da 3 yıl kaldım.
Menderes’le orada da karşılaştınız mı?
Tabiî, biz de cezaevindeydik, onlar da. Hem mahkemede hem de cezaevinde karşılaşıyorduk. Haberleşmemiz vardı, ama görüşme imkânı olmuyordu. Yasaktı çünkü. O zaman Yassıada askerlerin kontrolündeydi. Avukatımız vardı. İdam iddiasıyla yargılandık. Suikast yapılacakmış, bunu da biz planlamışız güya. Neticede aftan istifade ile çıkabildik. Suçumuz sabit görülmedi, ama 3 yıl hapiste kalmış olduk. Ziyaretimize gelmek isteyenler kolay gelemezdi. Sıkıntılar vardı.
Yassıada’dan sonra da siyasetle ilgilendiniz mi?
Memuriyete döndüm önce. Sonra da imkân oldukça siyasetle ilgilendim. Sonra da emekli oldum zaten. Artık siyaseti TV’den takip ediyoruz...
Bu iddiayla suçlanan başka arkadaşlarınız var mıydı?
Vardı tabiî. Bakırköy’den arkadaşlar da bu suçtan yargılandılar. DP’ye sahip çıktığımız için husûmet duyuldu bizlere.
O yıllar fakirlik yıllarıydı. Neler hatırlıyorsunuz?
Babam mübaşirdi, burada. Ben de memurdum. Kötü işlere bulaşmadığımız için çok rahattık. Kötü insanlardan her zaman sakınırdık. Çocukluğumuzda Kur’ân öğrenemedik. Yasaktı, biliyorsunuz. Öğrenemedik... Ama annem-babam okumayı bilirlerdi. Cezaevinde kaldığım sürede Kur’ân okumayı öğrendim ve hep Kur’ân okuduk. Cezaevi şartları çok kötüydü tabi.
Menderes’in idamını nasıl duydunuz?
Biz hapisteydik, orada duyduk ve çok üzüldük, ağladık. Hapishanede askerlerle konuşmak da yasaktı. Ben de zaten en ağır suçla suçlanıyordum. Bana, “Sen itiraf et. DP’lileri suçla. ‘Beni buna azmettirdiler’ de, seni bir gün bile burada tutmayız” dediler. Çok baskı yaptılar bunun için... Yassıada’dan sonra Sultanahmet Cezaevinde tutuklu iken, benim hanımım parası olmadığı için Zeytinburnu’ndan yürüyerek oraya geliyordu. O da çok sıkıntı çekti.
Gençlere ne tavsiye edersiniz?
Allah, onları dinden imandan ayırmasın. Ne diyeyim ki? Dışarısı tehlikeli bir hal aldı...
Zamanında Tercüman gazetesinde de çalıştım. Zeytinburnu Spor Kulubünün kurucu başkanıyım. Bu vesile ile Türkiye’nin pek çok yerini de görme imkânı bulduk. Emre Belözoğlu bizim sporcumuzdu vaktinde... Onları yetiştirdik... Paran varsa peşinde koşarlar, yoksa yok...
MENDERES’İN BAŞINI YEDİLER
Veli Duman’ın hanımı İsmihan Duman Teyze de çok sıkıntılar çekmiş... İşte anlattıkları...
İsmihan Teyze; Veli Amca bu işlerle boğuşurken siz neler çektiniz?
1960 darbesinden sonra Ragıp Gümüşpala’nın partisini biz gizli bir şekilde kurduk. Veli Abin içerdeyken, biz dışarda yeni parti kurduk. Gittik (İstanbul) Belediye Sarayına... 9 kişi Ankara’ya delege gidecek, dediler. Birinci ben çıktım. Benim de okumuşluğum yok. Abdullah Mamak Abiyi çağırdım, dedim ki benim okumuşluğum yok. Tabiî o da üzüldü, ben delege olamadım bu yüzden. Ama parti kurulduktan sonra tekrar Ankara’ya gittik, başka vesile ile. Ben çok çalıştım o partiye... Ama gizliydi, serbest değildi. Oraya toplantı, buraya toplantı. Çayı sen alırdın, şekeri ben alırdım, öyleydi bizim çalışmamız.
Veli Abi nasıl tutuklandı, nasıl götürüldü? Bir de sizden dinleyelim?
Veli Abinizi, dairede, çalışırken işten almışlar. Tutuklandı ve biz bunu bile duymadık. Haberimiz olmadı. Biz onu arıyoruz, onlar tutuklayıp götürmüşler meğer. Tutuklandığını sonradan ailesinden duyduk. Sonra sabahtan askeriye evimizi bastı. Ne tavanlar kaldı, ne birşeyler. Çocuklarımın ikisi de kızamıklı... Çıkardılar dışarı, hava soğuk... Rifat Öztürk vardı doktor, rahmetli. (AP eski senatörüydü) Bunları yarın hastaneye götürelim, dedi. O akşam bir kadın vardı mahallede. Çocukları yıkadı, yağladı birşeyler yaptı.
Doktor sabah geldi ki, çocuklar iyileşmiş. O da şaşırdı. (Rifat Öztürk, para almadan hastalara bakar, Zeytinburnu’nun ‘baba’sıydı rahmetli.)
Veli’yi içeri almışlar, görüştürmüyorlar. Önce Balmumcu’daydılar. Sonra haber geldi ki Yassıada’da son görüşme yapılacak. Gittik, gördük. Tabiî Veli’nin ağzını burnunu kırmışlar. Dişleri de yoktu. Mahkeme salonuna giriyordum ben. Merhum Menderes de örtülü ödenek duruşmasından dışarı çıkıyordu. Yüz yüze geldik. Benim yakamda “Sanık yakını” yazıyordu. Rahmetli, yakama baktı, boynunu büktü, geçti gitti. Onun o hali beni hep ağlattı. O gün hep ağladım. Garibimin (Menderes’in) başını yediler...
Veli’yi son görüşümüz diye bir subay nezaretinde bir arada bunuluyoruz. Subay, bana işaret ediyor, ama ben anlamıyorum. Meğer Veli Amcanız, paraları yere atmış benim almam için. Parayı aldık, cebimize koyduk. Son görüşmemiz oldu. Bunları oradan Adana’ya götürmüşler. Ben de ardından Adana’ya gittim. 3 ya da 4 ay Adana’da kaldım. Ama hep zenginler bana yardımcı oldu. Sabancı’larda kaldım ben. Çok iyi insanlardı.
Onları nereden buldun?
Bizim gideceğimizi duymuşlar, gelip karşıladılar. Misafir ettiler. Sonra oradayken af çıktı ve Veli Abiniz tahliye oldu. İstanbul’a döndük.
Sultanahmet’teyken Zeytinburnu’ndan yürüyerek oraya gittim, yürüyerek geri döndüm. Çocuklar küçük, para yok... Benim çektiğim çileyi kimse çekmedi. (ağlıyor...) Şimdi ötüyor bülbül gibi... Bizim partiyle ne işimiz vardı? Parti, parti, parti. Partilere girdi, benim de dünyamı burnumdan getirdi. (ağlamayı sürdürüyor...)
(Veli Bey araya giriyor; ama, Zeytinburnu Sporla her yere gittik beraber...)
Zeytinburnuspor’un bütün formalarını ben yıkardım. O zaman makina yok ki! Yıka Allah yıka...
İnşallah bu sıkıntıların karşılığı ahirette kat be kat verilecek...
İnşallah... Adana’da bize çok iyi baktılar. Belki hapisten çıkınca orada kalsaydık daha mı iyi olurdu diye bazen düşünüyorum. Nasip...
Nerelisiniz?
Afyon...
Veli Amcayı nasıl buldunuz?
Ben ona kaçtım yavrum. (Gülüyoruz...) Ben 14 yaşındaydım, ona kaçtığımda... Afyon’da askerdi, ona kaçtım. İstanbul’u göreyim diye kaçtım. Maşallah, bir İstanbul görmüşüm ki... Geldik gecekondusu yok, elektrik yok... Güya Afyon’dan geldik buraya, rahat etmeye... 2 oğlum, 1 kızım var. Çalıştım, onlara baktım. Sonra Zeytinburnuspor kulübünde koştuk karı koca. Ben 1934 doğumluyum. 81 yaşındayım...
Yassıada’ya giderken biz motorun bodrumunda gidiyorduk, hiçbir yeri görmüyorduk. Şakşakçılar üstte, biz bodrumda. Yassıada’dan sonra uçakla Adana’ya nakledilirden de dövmüşler Veli Amcanızı. Çocukluğumuzda fakirlik vardı. Ekmek bulamazdık, karne ile ekmek alıyorduk. Ben çocuk olduğum için babam karneyi bana verirdi, ben ekmek almaya giderdim, biliyorum. Afyon’da öyle sıkıntı vardı. Kur’ân öğrenemedim, camiye gidemedim. Ne okul gördüm, ne cami gördüm yavrum. Namaz kılacak kadar biliyorum. İsmihan Duman. Kızlık soyadım Dumanlıdağ... Dağı gitti sadece... :)
Bizim kökümüz de Selânik’ten gelme. Biz de muhaciriz.
Röportaj: Faruk Çakır / [email protected]