Tarihçe-i Hayat - page 1125

MED‹NE-‹ MÜNEVVERE’DE BULUNAN VE
NURUN HAK‹KAT‹N‹ TAM ANLAYAN VE
‹SLÂM‹YETE H‹ZMET EDEN B‹R ZATIN
MEKTUBUDUR
Gönüller fatihi pek muhterem ve mükerrem Üstad›-
m›z Hazretleri,
Mübarek ellerinizden öper, bütün aziz ve sadâkatli ta-
lebelerinizle beraber s›hhat ve selâmette daim olman›z›
Bârigâh-› Kibriya’dan niyaz eylerim.
Müslümanlar için en büyük bir bayram diye ancak va-
s›fland›r›labilen beraatiniz bütün Nurcular› flad ve handan
eyledi¤i gibi, bendenizi de dünyalar kadar memnun ve
mesrur eylemifltir. Nas›l memnun etmesin ki? Sizin, eser-
lerinizle birlikte beraatiniz demek, ruhun maddiyata, nu-
run zulmete, iman›n küfre, hakk›n bat›la, tevhidin flirke
ve irfan›n cehle galip gelmesi demektir.
Y›llardan beri önüne s›rada¤lar gibi engeller, korkunç
uçurumlar gibi mâniler konulan “Nur Ça¤layan›,” en so-
nunda mu’cizevî bir flekilde bütün setleri y›km›fl, mânile-
ri aflm›fl Nur ile bütün zulmetleri tarümar eylemifltir.
“Mu’cizevî harikalarla do¤an ‹lâhî tecellilerin vasf›nda
kalemler k›r›l›r, fikirler gürülder, ilhamlar yanar, kül olur”
derlerdi. Hakikaten bendeniz, flimdi bu müstesna zaferin
karfl›s›nda ayn› aczi bütün varl›¤›mla hissediyorum. Zira,
tefekkür ve ilham›ma nihayetsiz bir ufuk aç›l›yor; cihan,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 1125
R
‹SALE-‹
N
UR
VE
H
AR‹Ç
M
EMLEKETLER
tulur cinsten fleyler
mâni:
engel
Medine-i Münevvere:
Nurlu Me-
dine flehri.
mesrur:
sevinçli, memnun
mu’cizevî:
mu’cizeye ait, mu’cize
ile ilgili, mu’cizeyi and›r›r flekilde.
muhterem:
sayg› de¤er, hürmete
lây›k, sayg›n
Mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu
mükerrem:
aziz, sayg›de¤er,
muhterem.
müstesna:
benzerlerinden üstün
olan, seçkin, mümtaz
nihayetsiz:
sonsuz, s›n›rs›z
niyaz:
Allah’a yalvarma ve yakar-
ma
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k
Nurcu:
Bediüzzaman Said Nur-
sî’nin eserlerine ve fikirlerine ta-
raftar olan, Risale-i Nur’lar› oku-
yup neflreden kimse.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n te-
meli ve sebebi olan manevî varl›k
s›hhat:
sa¤l›k, esenlik
sadâkat:
ba¤l›l›k, do¤ruluk
selâmet:
salimlik, eminlik, kurtu-
lufl, korku ve endifleden uzak ol-
ma
set:
mâni, perde, engel
flad:
sevinçli, nefleli, memnun,
mutlu, bahtiyar.
flirk:
Allah’a ortak koflma, Al-
lah’tan baflka yarat›c›n›n bulun-
du¤una inanma
talebe:
ö¤renci
tarümar:
karma kar›fl›k, da¤›n›k,
periflan.
tecelli:
belirme, bilinme, görün-
me
tefekkür:
derin düflünme; eflya-
n›n hakikatini, yarat›c›n›n s›rlar›n›
kavramak ve ibret almak için zih-
nen ve kalben düflünme
Tevhid:
Allah’›n bir oldu¤una
inanma, birleme
vas›f:
s›fât.
Zat:
kifli, flah›s
zulmet:
karanl›k
‹lâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-›
Hakka dair
acz:
zay›fl›k, güçsüzlük
aziz:
izzetli, muhterem, say-
g›n
bârigâh-› kibriya:
Cenab-› Al-
lah’›n azamet ve kudretinin
huzuru.
bat›l:
bofl ve manas›z olan,
gerçe¤e uymayan, do¤ru ve
hakl› olmayan
beraat:
temize ç›kma; bir da-
van›n neticesinde suçsuz ol-
du¤u anlafl›lma
cehil:
cahillik, bilgisizlik
daim:
devam eden, devaml›,
sürekli.
fatih:
fetheden, açan
hâk:
do¤ruluk, gerçek, haki-
kat
Hakikat:
gerçek
Hakikaten:
hakikat olarak,
do¤rusu, gerçekten
handan:
gülen, gülücü, nefle-
lenen, flen.
harika:
ola¤anüstü vas›flar
tafl›yan ve hayranl›k hissi
uyand›ran
ilham:
belli bilgi vas›talar›na
baflvurmadan Allah taraf›n-
dan insan›n kalbine veya zih-
nine indirilen mana
iman:
inanç, itikat
irfan:
yarat›l›fltan bilme, anla-
ma, Allah’›n s›r ve gerçekleri-
ni kavrama, kâinat›n s›rlar›n›
bilme kudreti
küfür:
Allah’›n varl›¤›na, birli-
¤ine inanmama, müflriklik,
imans›zl›k
maddiyat:
maddî ve cismanî
fleyler, gözle görülüp elle tu-
1...,1115,1116,1117,1118,1119,1120,1121,1122,1123,1124 1126,1127,1128,1129,1130,1131,1132,1133,1134,1135,...1390
Powered by FlippingBook