(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
ípq
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
W
o
â«/
ªo
jn
h»/
«r
ë
o
j
o
ór
ªn
?r
G o
¬n
dn
h o
?r
?o
Ÿr
G o
¬n
d o
¬n
d n
?j/
ôn
°T n
’ o
?n
ór
Mn
h *G s
’p
G n
¬'
dp
G n
B’
(3)
o
Ò°/
ün
Ÿr
G p
¬r
«n
dp
Gn
h l
ôj/
ón
b m
Ar
?n
T p
q
?o
c '
¤n
Y n
ƒo
gn
h o
ôr
«n
ÿr
G p
?p
ón
«p
H o
äƒo
ªn
j n
’ w
?n
Mn
ƒo
gn
h
S
ABAH VE AKŞAM
namazından sonra tekrarı pek çok
fazileti bulunan
(4)
ve bir rivayet-i sahihada İsm-i Azam
mertebesini taşıyan
(5)
şu cümle-i tevhidiyenin on bir
kelimesi var. Her kelimesinde, hem birer müjde ve
beşaret, hem birer mertebe-i tevhid-i rububiyet, hem bir
İsm-i Azam noktasında bir kibriya-i vahdet ve bir kemal-i
vahdaniyet vardır. Bu büyük ve ulvî hakikatlerin izahını
sair Sözlere havale edip, bir vaade binaen, şimdilik
mücmel bir hulâsa suretinde iki Makam, bir Mukaddime
ile ona bir fihriste yapacağız.
Mukaddime
Kat’iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en
yüce neticesi
iman-ı billâh
’tır. Ve insaniyetin en âlî mer-
tebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh
içindeki
marifetullah
’tır. Cin ve insin en parlak saadeti ve
AsA-yı MûsA
o
nuncu
H
üccet
-
i
i
ManiYe
| 367 |
yirminCi mekTup
âlî mertebe:
yüce mertebe, yük-
sek derece.
bâkî âlem:
ebedî, sonsuz, sürekli
ve kalıcı olan âlem.
beşaret:
müjde, sevindirici haber.
beşeriyet:
insanlık.
cümle-i tevhidiye:
Allah’ın birli-
ğiyle ilgili cümle.
ebed:
sonu olmayan gelecek za-
man, sonsuzluk, daîmilik.
ebedî:
varlığının sonu olmayan.
ezel:
başlangıcı olmayan geçmiş
zaman, öncesizlik.
ezelî:
varlığının başlangıcı olma-
yan.
fihriste:
liste.
fıtrat:
yaratılış.
gaye:
maksat, hedef; netice.
hamd:
methetme, övme.
havale etme:
bırakma, bir işi veya
bir şeyi başka birine bırakma.
hilkat:
yaratılış.
hulâsa:
özet olarak.
iman-ı billâh:
Allah’a iman.
ins:
insan.
İsm-i Azam:
Cenab-ı Hakkın bin
bir isminden en büyük ve manaca
diğer isimleri kuşatmış olanı.
kemal-i vahdaniyet:
Allah’ın birli-
ğinin mükemmelliği.
kibriya-i vahdet:
Cenab-ı Allah’ın
birliğinin büyüklük ve azameti.
marifetullah:
Allah’ı bilme, isim ve
sıfatlarıyla tanıma.
mertebe-i tevhid-i rububiyet:
bütün varlıkları terbiye ve idare
edici olan Allah’ın birliğine inan-
manın mertebesi, derecesi.
minnet:
iyiliğe karşı duyulan şü-
kür hissi.
mukaddime:
başlangıç, giriş.
mücmel:
kısa ve özet hâlinde.
mülk:
sahip olunan üzerinde ta-
sarruf hakkı bulunan şey; varlık.
Rahîm:
çok merhametli olan, esir-
geyen, koruyan, acıyan Allah.
rivayet-i sahiha:
Peygamberimiz-
den doğru olarak, sahih olarak
nakledilmiş hadisler.
saadet:
mutluluk.
suret:
biçim.
tenzih:
Allah’ı şanına lâyık olma-
yan şeylerden, her türlü eksik ve
noksandan uzak ve yüce tutma,
münezzeh sayma.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve
noksanlardan uzak tutma, Cenab-ı
Hakkı şanına lâyık ifadelerle an-
ma.
ulvî:
yüksek, yüce.
vaat:
söz verme.
1.
Allah’ın adıyla. Onu her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. • Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur.
O birdir. Allah bir olur, ortağı yoktur. Mülk Onundur. Ezelden ebede her türlü hamd ve öv-
gü, şükür ve minnet Ona mahsustur ve Ona lâyıktır. Hayatı veren ve devam ettiren yine
Odur. Ölümü de yaratan ve bâkî âleme alan da Odur. O ezelî ve ebedî hayat sahibidir. Her
hayır Onun elindedir; yapılan her hayrı da kaydeder ve karşılığını verir. Onun her şeye gü-
cü yeter ve hiçbir şey Ona ağır gelmez. Dönüş yalnız Onadır. (Buharî, Ezan: 155, Teheccüt:
21, Cihad: 133; Müslim, Zikir: 28, 30, 74, 75, 76, Vitir: 24, Cihad: 158; Tirmizî, Mevakit: 108,
Hac: 104; İbniMâce, Menasik: 34, Edep: 58, Dua: 10, 14, 16; EbuDavud, Menasik: 56; Darimî,
Salât: 88, 90; Müsned, 1:47, 2:5, 3:320.)
4.
Müsned, 4:50, 5:415; Mecmaü’z-Zevaid, 10:107.
5.
İbniMâce, Dua: 9.