Asâ-yı Mûsa - page 359

• Ve madem, nasıl ki kâinatın sahibi, kâinattan zemi-
ni ve zeminden nev-i insanı intihap edip, gayet büyük bir
makam, bir ehemmiyet vermiş; öyle de, nev-i insandan
dahi makasıd-ı rububiyetine tevafuk eden ve kendilerini
iman ve teslim ile ona sevdiren hakikî insanlar olan en-
biya ve evliya ve asfiyayı intihap edip kendine dost ve
muhatap ederek, onları mu’cizeler ve tevfikler ile ikram
ve düşmanlarını semavî tokatlar ile tazip ediyor. Ve bu
kıymetli, sevimli dostlarından dahi, onların imamı ve
mefhari olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmı inti-
hap ederek, ehemmiyetli küre-i arzın yarısını ve ehem-
miyetli nev-i insanın beşten birisini uzun asırlarda onun
nuruyla tenvir ediyor. Âdeta, bu kâinat onun için yaratıl-
mış gibi, bütün gayeleri onun ile ve onun dini ile ve
kur’ân’ı ile tezahür ediyor. Ve o pek çok kıymettar ve
milyonlar sene yaşayacak kadar hadsiz hizmetlerinin üc-
retlerini, hadsiz bir zamanda almaya müstahak ve lâyık
iken, gayet meşakkatler ve mücahedeler içinde altmış üç
sene gibi kısacık bir ömür verilmiş. Acaba hiçbir cihetle
hiçbir imkânı, hiçbir ihtimali, hiçbir kabiliyeti var mı ki,
o zat, bütün emsali ve dostlarıyla beraber dirilmesin ve
şimdi de ruhen diri ve hayy olmasın; idam-ı ebedî ile
mahvolsunlar? Hâşâ, yüz bin defa hâşâ ve kellâ! evet,
bütün kâinat ve hakikat-i âlem, dirilmesini dava eder ve
hayatını sahib-i kâinattan talep ediyor.
• Ve madem, Yedinci Şua olan
Ayetü’l-Kübra
’da, her
biri bir dağ kuvvetinde, otuz üç adet icma-ı azîm ispat
etmişler ki: Bu kâinat, bir elden çıkmış ve bir tek zatın
AsA-yı MûsA
D
okuzuncu
H
üccet
-
i
i
ManiYe
| 359 |
dokuZunCu ŞuaIn mukaddimesi
terebilecekleri büyük harika iş.
muhatap:
kendisine söz söyleni-
len kimse.
müstahak:
hak etmiş.
nev-i insan:
insan çeşidi, insan
cinsi.
ruhen:
ruh olarak.
sahib-i Kâinat:
kâinatın sahibi
olan Allah.
semavî:
gökle ilgili.
talep:
isteme, arzu.
tazip:
azap verme.
tenvir:
nurlandırma.
teslim:
kendini Allah’ın emrine bı-
rakma.
tevafuk:
uygun gelme, uygunluk.
tevfik:
yardım.
tezahür:
ortaya çıkma.
zat:
Allah, kişi, şahıs, fert.
zemin:
yer, yeryüzü.
asfiya:
takva sahibi büyük
zatlar.
Ayetü’l-Kübra:
Risale-i Nur’da
Yedinci Şua adlı eser.
cihet:
yön, taraf.
dava:
fikir, iddia, ülkü.
ehemmiyet:
pek önemli ol-
ma, değerlilik.
enbiya:
peygamberler.
evliya:
keramet sahibi , velîler.
hadsiz:
sınırsız, .
hakikat-i âlem:
dünyanın ger-
çeği, aslı.
hakikî:
gerçek.
hâşâ:
asla, kat’iyen.
hay:
diri.
icma-ı azîm:
çok büyük delil-
lerden meydana gelen büyük
görüş.
idam-ı ebedî:
sonsuza kadar
yok olma.
ihtimal:
bir şeyin olabilmesi.
ikram:
bağış, ihsan.
imkân:
olabilirlik.
intihap:
seçme, seçmek.
ispat:
doğruyu ortaya koyma.
kabiliyet:
yetenek.
kâinat:
varlıklar.
kellâ:
hiç bir zaman.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
mahv:
yok olma.
makasıd-ı rububiyet:
Allah’ın
bütün varlık âlemini idare ve
egemenliği altında tutmasın-
daki maksatlar ve gayeler.
mefhar:
övünme sebebi.
meşakkat:
sıkıntı.
mücahede:
mücadele, çaba,
gayret.
mu’cize:
Allah tarafından veri-
lip, yalnız peygamberlerin gös-
1...,349,350,351,352,353,354,355,356,357,358 360,361,362,363,364,365,366,367,368,369,...570
Powered by FlippingBook