Asâ-yı Mûsa - page 287

W
(1)
p
án
ªr
µ
p
?r
Ép
H n
?u
`Hn
Q p
?«/
Ñ°n
S '
‹p
G o
´r
Oo
G
ayetinin bir nüktesi ve bir İsm-i Azam veya İsm-i
Azamın altı nurundan bir nuru olan ism-i
HAkeM
’in
bir cilvesi, Ramazan-ı Şerif’te görüldü. Ona yalnız
bir işaret olarak, Beş Noktadan ibaret Üçüncü Nük-
te acele olarak yazıldı, müsvedde hâlinde kaldı.
ÜÇÜNCÜ NÜKTENİN BİRİNCİ NOKTAsı
onuncu sözde işaret edildiği gibi, ism-i
Hakem’
in
tecelli-i azamı şu kâinatı öyle bir kitap hükmüne getirmiş
ki, her sahifesinde yüzer kitap yazılmış; ve her satırında
yüzer sahife derç edilmiş; ve her kelimesinde yüzer satır
mevcuttur; ve her harfinde yüzer kelime var; ve her
noktasında kitabın muhtasar bir fihristeciği bulunur bir
tarza getirmiştir. o kitabın sayfaları, satırları, tâ
noktalarına kadar yüzer cihette
Nakkaş’
ını,
Kâtib’
ini öyle
vuzuhla gösteriyor ki, o kitab-ı kâinatın müşahedesi, kendi
vücudundan yüz derece daha ziyade
Kâtib’
inin vücudunu
ve vahdetini ispat eder. Çünkü bir harf kendi vücudunu
bir harf kadar ifade ettiği hâlde, kâtibini bir satır kadar
ifade ediyor.
evet, bu kitab-ı kebirin bir sayfası, zemin yüzüdür. o
sayfada nebatat, hayvanat taifeleri adedince kitaplar
AsA-yı MûsA
B
eşinci
H
üccet
-
i
i
ManiYe
| 287 |
30. lem’a / ÜçÜnCÜ nÜkTe
zı, karalama.
müşahede:
görme, seyretme.
nakkaş:
nakış yapan, sanatkâr.
nebatat:
bitkiler.
nur:
ziya, ışık.
nükte:
ince söz ve mana.
Ramazan-ı Şerif:
şerefli Ramazan
ayı.
sahife:
sayfa.
taife:
bölük, familya, grup.
tarz:
biçim, suret.
tecelli-i azam:
en büyük görüntü.
vahdet:
birlik.
vuzuh:
vazıh olma hâli, açıklık.
vücut:
var olma, varlık.
zemin:
yeryüzü.
ziyade:
fazla.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
cihet:
yön.
cilve:
görünme, tecelli.
derç etmek:
almak, toplamak,
kaydetmek.
fihriste:
özet; liste, içindekiler.
hayvanat:
hayvanlar.
hükmüne:
değerine.
ibaret:
oluşan, müteşekkil.
ifade:
anlatma.
ism-i Hakem:
Cenab-ı Hakkın
haklı ile haksızı ayıran ve her
işi hikmete göre olan anlamın-
da Hakem ismi.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
terme, kanıtlama.
kâinat:
bütün âlemler, varlık-
lar, evren.
kâtip:
yazıcı.
kitab-ı kâinat:
kâinat kitabı;
bir kitap gibi yazılan, sayısız
anlamlar ifade eden ve her ki-
tap gibi yazarını gösteren kâ-
inat; evren.
kitab-ı kebir:
büyük kitap.
mevcut:
var olan.
muhtasar:
ihtisar edilmiş, kı-
saltılmış.
müsvedde:
sonradan temize
çekilmek üzere yazılan ilk ya-
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Rabbinin yoluna hikmetle çağır. (Nahl Suresi: 125.)
1...,277,278,279,280,281,282,283,284,285,286 288,289,290,291,292,293,294,295,296,297,...570
Powered by FlippingBook