Mühim Bir Sual: Bazı ehl-i tahkik derler ki: “Elfaz-ı Kur’âniye ve zikriye ve sair tesbihlerin her biri müteaddit cihetlerle insanın letaif-i maneviyesini tenvir eder, manevî gıda verir. Manaları bilinmezse, yalnız lâfız ifade etmiyor, kâfi gelmiyor. Lâfız bir libastır; değiştirilse, her taife kendi lisanıyla o manalara elfaz giydirse, daha nâfi’ olmaz mı?”
Elcevap: Elfaz-ı Kur’âniye ve tesbihat-ı Nebeviyenin lâfızları câmid libas değil, cesedin hayattar cildi gibidir; belki mürur-u zamanla cilt olmuştur. Libas değiştirilir; fakat cilt değişse, vücuda zarardır. Belki namazda ve ezandaki gibi elfaz-ı mübarekeler, mana-i örfîlerine alem ve nam olmuşlar. Alem ve isim ise, değiştirilmez.
Ben kendi nefsimde tecrübe ettiğim bir hâleti çok defa tetkik ettim, gördüm ki o hâlet hakikattir. O hâlet şudur ki:
Sure-i İhlâs’ı Arefe gününde yüzer defa tekrar edip okuyordum. Gördüm ki bendeki manevî duyguların bir kısmı, birkaç defada gıdasını alır, vazgeçer, durur. Ve kuvve-i müfekkire gibi bir kısım dahi, bir zaman mana tarafına müteveccih olur, hissesini alır, o da durur. Ve kalp gibi bir kısım, manevî bir zevke medar bazı mefhumlar cihetinde hissesini alır, o da sükût eder.
Ve hakeza, git gide, o tekrarda yalnız bir kısım letaif kalır ki pek geç usanıyor; devam eder, daha manaya ve tetkikata hiç ihtiyaç bırakmıyor. Gaflet kuvve-i müfekkireye zarar verdiği gibi ona zarar vermiyor. Lâfız ve lâfz-ı müşebbî olduğu bir meal-i icmâlî ile ve isim ve alem bulundukları mana-i örfî onlara kâfi geliyor. Eğer manayı o vakit düşünse, zararlı bir usanç verir.
Ve o devam eden latîfeler, taallüme ve tefehhüme muhtaç değiller; belki tahattura, teveccühe ve teşvike ihtiyaç gösterirler. Ve o cilt hükmündeki lâfızları onlara kâfi geliyor ve mana vazifesini görüyorlar. Ve bilhassa o Arabî lâfızlar ile, kelâmullah ve tekellüm-ü İlâhî olduğunu tahattur etmekle, daimî bir feyze medardır.
İşte kendim tecrübe ettiğim şu hâlet gösteriyor ki ezan gibi ve namazın tesbihatı gibi ve her vakit tekrar edilen Fatiha ve Sure-i İhlâs gibi hakaikleri, başka lisan ile ifade etmek çok zararlıdır. Çünkü menba-ı daimî olan elfaz-ı İlâhiye ve Nebeviye kaybolduktan sonra, o daimî letaifin daimî hisseleri de kaybolur. Hem her harfin lâakal on sevabı zayi olması ve huzur-u daimî bütün namazda herkes için devam etmediğinden, gaflet içinde, tercüme vasıtasıyla insanların tabiratı ruha zulmet vermesi gibi zararlar olur.
Mektubat, s. 396
LÛGATÇE:
alem: sembol, simge, işaret.
elfaz-ı Kur’âniye ve zikriye: Kur’ân ve zikre ait lafızlar, sözler.
elfaz-ı mübareke: mübarek lafızlar.
lâakal: en azından.
lâfz-ı müşebbî: doyurucu, tatmin edici söz.
letaif: hisler, duygular.
mana-i örfî: insanlar arasında yaygın olarak bilinen mana.
mürur-u zaman: zaman geçmesi.
nâfi’: faydalı, kârlı.
tefehhüm: anlama.
tekellüm-ü İlâhî: Cenab-ı Hakkın konuşması.
tenvir etmek: nurlandırmak, aydınlatmak.